Türkiye'de yerel seçim için yarışan toplam aday sayısı ne?
Hemen yanıtlayalım:
Bu seçimde belediye başkanlığı, il genel ve belediye meclisleri ile muhtarlık için yaklaşık 1000000 kişi yarışıyor.
Evet; yanlış okumadınız; bir milyona yakın kişi yerel seçim yarışına girmiş bulunuyor.
Bir başka anlatımla neredeyse her 70 kişiden biri aday.
Dökümüne gelirsek...
Seçime katılan 19 partiden, 16 büyükşehir ve anakent ilçeleri, 65 il, 792 ilçe, 2 bin 293 belde, 34 bin 75 belediye meclisi ve 3 bin 122 il genel meclisi için yaklaşık 800 bin aday var...
Bitmedi, 52 bin 929 muhtarlık için de tahminen 200 bin kişi yarışıyor.
Dolayısıyla, bir milyona yakın kişi, büyükşehir, belediye, belde başkanlığı; il genel ve belediye meclis üyeliği ile muhtarlık için mücadele veriyor.
Seçim bütçesi Gelelim ikinci soruya...
Peki, adaylar seçim için günlük ortalama kaç lira harcıyor?
Bir muhtar adayının sadece çay ve benzin parası olarak harcayabileceği seçim giderini baz alıp, en düşük 10 liralık giderden hesabımızı yapalım...
Toplamda karşımıza çıkan günlük rakam 10 milyon lira. (Eski hesaba göre 10 trilyon TL)
Tahmin edileceği gibi aday başına günlük 10 lira seçim için oldukça düşük bir gider.
Arka arkaya düzenlenen mitingler için yapılan masraflardan, kumanyalardan tutun da otobüslere, ses düzenlerine, helikopter uçak şirketlerine yapılan harcamalar da göz önüne alınırsa, bugün aday başına ortalama giderin ne kadar yüksek olduğu tahmin edilebilir...
Dolayısıyla, seçimin piyasadaki günlük işlem hacmine katkısının 50 milyon liradan az olmayacağı görülüyor.
Seçim başlangıç tarihi olan 1 Ocak'tan bu yana toplam işlem hacminin ise 10 milyardan az olmayacağını söyleyebiliriz.
Görüldüğü gibi, sanayi üretiminin düştüğü, perakende piyasasının can çekiştiği bugün, seçimin ekonomiye katkısı hiç de az değil...
30 Mart 2009'da iç piyasadaki işlem hacmine canlılık veren bu döngü duracak.
Piyasada yeni bir gün başlayacak.
IMF'nin talepleri Asıl sorun da bu tarihten sonra ortaya çıkacak.
İşte, Sanayi Bakanı
Zafer Çağlayan 'ın birkaç gündür dile getirdiği
"İç piyasaya dikkat etmeliyiz; bunun için bir an önce önlemler almalıyız" çağrısının gerisinde de bu hesap yatıyor.
Çünkü Türk ekonomisinin toplam cirosunun yüzde 91'i iç pazara dayalı...
İşyerlerinin kapandığı bir dönemde iç piyasada yeni bir kırılma daha yaşanırsa sonucuna katlanılmaz olacağını anlaşılıyor ki Bakan Çağlayan da bunu hesap ediyor.
Hele ki Ankara kulislerinde dolaşan, IMF'nin
"Memur maaşlarına bu yıl hiç zam yapılmaması dahil; başta belediyeler olmak üzere tüm kamu harcamalarının kısılmasına" yönelik taleplerin bulunduğu bilgisi de dikkate alındığında, yazın çok daha sıcak geçeceğini söyleyebiliriz.
Buna sanayi üretiminde yaşanan daralmanın yarattığı işsizliğin ortaya çıkaracağı sosyal sorunları da eklemek gerekir.
Oysa, Merkez Bankası'nın bazı gerekçelere dayanarak geçmişte faizleri zamanında düşürememesi; küresel ekonomik kriz başladığında ise tekrar yükselişe geçirmekte zorlanması krizi daha süratli derinleştiriyor.
Küresel dalganın nasıl gelişeceği; üçüncü bir vurguna yol açıp açmayacağının tahmin dahi edilemediği ekonomide, 30 Mart 2009 günü karşımıza çıkacak tablonun özeti böyle...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 11 Mart 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/11//haber,3C9E34F7D7AE4138930EA110903F50C7.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.