Elli yıl sonra düşünüyorum, 27 Mayıs olmayabilir miydi?
Gençlik gösterileriyle istenilen sonuç elde edilmişti, üstelik iki de şehit verilmişti, Menderes pes etmiş, Tahkikat Komisyonu'nun
"lağvedildiğini" açıklamıştı...
O komisyon
"CHP'nin darbe kışkırtıcılığı yapıp yapmadığını" araştırmak amacıyla kurulmuştu.
Çünkü, CHP gerçekten de darbe kışkırtıcılığı yapmaktaydı! Son yıllarda dozunu arttırdığı
"hırçın, hatta vahşi muhalefet" çizgisine bir de bunu eklemişti. CHP eğik düzleme girmiş, kapatılmaya doğru gidiyordu.
Fakat Menderes, tepkiyi görünce vazgeçti. 28-29 Nisan olayları amacına ulaşmış, Deniz Baykal'ın beşinci ayın beşinci günü saat beşte Kızılay Meydanı'nda Menderes'in yakasına yapışıp onu tartaklaması işe yaramıştı!...
"Ok yaydan çıktığı için darbecilerin o gece artık geri basamadıkları" söylenir...
Hayır, darbe, Tahkikat Komisyonu dağıtılsa da yapılacaktı, Menderes istifa etse de yapılacaktı... Üzerinde beş yıldır çalışılmaktaydı!
Çünkü bürokrasi, on yıl önce elinden kaçırdığı iktidarı geri istiyordu. Ayrıcalıklar elinden gitmiş,
"zart zurt yetkisi" ve keyfi başkalarının eline geçmişti. Darbeden başka çaresi de yoktu.
1961 seçimlerini, olaylar kendi akışına bırakılsa, CHP'nin
"zaten" kazanacağı söylenir...
Birçok kişi gibi ben de buna inanırdım, artık öyle düşünmüyorum.
1961 seçimlerini gene DP kazanacaktı, belki 1957 seçimleri gibi ıkına sıkına ama gene kazanacaktı... Darbe bu yolu kesti. Bunu, 1965 yılına kadar erteledi. Gelen de DP'nin
"B takımı" oldu. Demirel, Menderes'in
"su müdürüydü" alt tarafı.
Günümüzde olup bitenleri bir de bu açıdan değerlendiriniz: Bütün gürültü patırtıya, Aydın Doğan ve Zafer Mutlu'nun yürüttüğü, toplumun ruh sağlığını zedeleyen bütün o vahşi muhalefete rağmen, ekonomik krize, şuna buna rağmen gene kazanan, hep kazanan, gene kazanacağı anlaşılan bir AKP... Kapatılırsa, yöneticileri tırpanlanırsa ikiye bölüneceği (altmışlı yılların ilk yarısının AP ve YTP'si gibi), yerini ister istemez
"B takımına" bırakacağı ve böylece çaptan düşeceği umulan bir AKP... Asla tek başına iktidara gelemeyeceği bir kere daha anlaşılan bir CHP... Ve de "konjonktür müsait olmadığı" için artık yapılamayan, Silivri çarşafına dolanan yeni bir darbe özlemi...
Günümüzde bir de,
"benim darbem iyidir, seninki kötüdür" kafasında giden basın şaşkınları var: 27 Mayıs iyidir, 12 Eylül kötüdür, 9 Mart iyidir, 12 Mart kötüdür...
27 Mayıs iyi midir?
Solcu geçinenler elli yıldır öyle derler.
"Ömür boyu parlamenterlik" kurumunu getiren,
"seçimle değil de atamayla parlamenterlik" şeklinde, Batı'da on dokuzuncu yüzyılda kalmış ama bizde ilerici olduğu söylenen bir ucube yaratan,
"cahil" halkın seçtiği meclise güvenemeyip onu
"üniversite mezunu bürokrat ve ileri gelenlerden" oluşan bir üst meclisin denetimine veren bir darbe, iyi midir? İleri midir?
Senato pek makbul bir kurumdu da, ilerici CHP memleketi tam yirmi yedi yıl boyunca senatosuz nasıl yönetmişti acaba?
Devletin kurucusu Atatürk bir senatoya niçin gerek görmemişti acaba?
Atatürk'ün anayasası, Atatürkçü geçinen bürokratlar ve gazeteciler tarafından niçin ortadan kaldırılmış, niçin değiştirilmişti acaba?
Küfür etmeden cevap verecekseniz veriniz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 25 Mart 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/25//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.