kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
12 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Ümit Yaşar Gözüm (Ulusal Yürütme Komitesi Eşbaşkanı)

Ümit Yaşar Gözüm

10.10.2008
KLASİK DÜŞÜNCELERİN ÖTESİNDE
Kültürel alanda son yıllarda yapılan atakların tamamında profesyonel geri planı olmayan bireysel başarıları görmemiz mümkün. Oysa Onur Konukluğu, okul müsamerelerindeki gibi iddialı ve kendini başkalarına beğendirme esasına dayalı bir sunum değil, evrensel ölçütlü, realist bir proje olarak programlandı. Türkiye Frankfurt'ta ruhu dışa dönük bir proje ile yer alıyor. Türkiye mutlaka klasik düşünce ve eylem kalıplarının ötesinde projelere imza atmalı, ama nasıl... Felsefe eğitimi almış birisinin yaşamında karşılaştığı her şey sorgulanmaya muhtaçtır. Bu anlayışla kazanımlarımızı birkaç başlıkta toplamamız mümkün.

AMATÖRLÜK RUHU OLAN PROFESYONELLİK
Onur Konuğu Türkiye projesiyle öncelikle profesyonellerin dünyasındaki işbirliğini öğrendik. Genelde eylemlerimiz el yordamıyla veya deneme yanılma yoluyla öğrenmeye dayanırdı. Yurtiçinde temalı, bir-iki günlük büyük toplantılar yapmışlığımız vardır ama üzülerek belirtmeliyim ki, ülke olarak dışa dönük ve yurtdışında bir yıl süren ve 250'nin üzerinde etkinlik yapma deneyimine sahip değildik. En iyi becerimiz amatör ruhla amatör eylemlerde bulunmaktı. Bu projede böyle olmadı; amatörlük ruhu olan ama profesyonel eylemlerde bulunan deneyimli bir ekibe hem de kültür dünyasının içerisinden gelen kalıcı işler yapabilecek bir ekibe sahip olduk.

PROFESYONELLİK MESELESİ
Onur konukluğuna giden süreçte Türkiye, kültür alanında ilgili meslek kuruluşlarının ülkenin ruhunu dışarıda temsil edebilecek oryantasyonunu yaşadı. Ayrıca yayıncılık alanında Türkiye'nin ruhunu dışa açacak ve rekabet edebilecek 100 yayıncıyı uluslararası arenaya çıkarıyoruz. Bir sektörü ayakta tutabilmenin veya uluslararası arenada olabilmenin en kalıcı yolu sektör bazında profesyoneller yaratmaktan geçiyor.

ÖZGÜVEN SAHİBİYİZ
Bir başka kazanımımız da; üç yıl öncesine kadar ülke olarak bu alanda sıradan ilişkiler ağı içerisinde iddiasız ve sıradan olandan bugün entelektüel atmosferde yapabilecekleri ve yapamayacakları konuşulan, tartışılan odak ülke konumuna gelmemiz. 1990'dan itibaren takip ettiğim süreçte, sadece var olmaya çalıştığımız bir anlayıştan, özgüven sahibi evrensel projeler üreten bir ülke olduğumuzu görmelerini sağlayacak konuma geçmemiz, gelecek için en büyük kazanımımızdır.

ÇEVİRİ BİRİKİMİ
Türkiye'nin çeviri alanında evrensel normlara uygun işler yapabilecek birikimini (özellikle Almanca ve İngilizce için) sorgulayarak çeviri alanında son üç yıldır başlattığı ortak atölye çalışmalarının çok yerinde projeler olduğu ve çevirinin yeniden bir meslek olarak algılanması gerektiği yönündeki kazanımlar da çok önemli.

KÜLTÜREL MİRASIMIZLA GİDİYORUZ
20 yılı aşkın zamandır, kültürel miras, sanat ve edebiyat alanında yazan, planlayan ve yöneten bir teknokrat olarak kurumsallaşmanın sivil toplumun örgütlenmesine bağlı olarak gerçekleşeceğine inanmanın ülkemizi hangi zeminlere götürebileceğine tanık olma ve uygulama mutluluğu da ülkemiz adına büyük bir kazanımdır. Türkiye bu kazanımlarıyla Frankfurt'a gidiyor.