DİPLOMATİK KAPANA KISILMAMAK * Bilimsel veya teorik konulardaki, başka deyişle edebiyat dışı alandaki panellerde temel kaygımız, iki kapana kısılmamaktı. Birincisi, 'diplomatik' kapana kısılmamak, 'Türkiye adına' bir tanıtım, bir sunuş yapmaya kalkmamak. İkincisi, 'folklorik' kapana kısılmamak. Yani, Türkiye'ye özgü kabul edilen beylik gündem başlıklarına sıkışmamak, Oryantalist ilgilere itibar etmemek. Kuşkusuz, Kürt sorunu, İslam ve İslamcılık, demokrasi ve vesayet rejimi konularını halının altına süpürmek anlamına gelmiyor bu. Ancak bu, benzer meseleleri yerel bir ufka kapatmamak ve Türkiye'deki entelektüel aklı ve üretimi bunlarla kısıtlamamak anlamına geliyor. Türkiye'nin canlı ve yakıcı gündemini, tüm dünyanın ve insanlığın meseleleriyle birlikte düşünmeyi denemek ve böyle bakmayı önermek, gayemiz.
EVRENSEL SORUNLAR VE GÖRÜNÜMLER * Günümüzde bütün dünyada sadece entelektüel ve uzmanların değil, her gazete okuyucusunun, her televizyon izleyicisinin kafasını kurcalayan meseleleri kapsayan zengin bir tartışma programı oluşturmaya çalıştık. Global sorunların, evrensel tartışmaların Türkiye'deki izdüşümüne bakmaya çalıştık. Evrensel sorunların Türkiye'deki ve başka yerlerdeki görünümleri arasında zihin açıcı karşılaştırmalar yapmayı deneyeceğiz. Sözgelimi yoksulluk meselesini, sonra gerçek güvensizliklerin artması yanında bir güvenlik paranoyasının ortaya çıkmasını ve buna bağlı olarak güvenlik aygıtlarının tahkim edilmesini, 'yurttaki ve cihandaki' görünümlerini mukayese ederek tartışmak gibi... Sonra, örneğin, İslamcı, feminist, Kemalist kadın hareketleri arasındaki diyalog ve diyalogsuzluk yanında; Batılı feministlerle Türkiyeli ve genel olarak Batı-dışı feministlerin birbirini nasıl gördüğünü veya göremediğini tartışmak gibi...
TAŞRALILIK, YOKSULLUK, MAHZUNLUK * Türkiye'nin bazı bakımlardan dünyanın taşrasında olmasının (veya öyle görülebilmesinin) mahzunluk ve yoksunluk duygusunu, 'dünyaya katılmaya' dönük bir enerjiye dönüştürmek... Böyle tanımlayabiliriz temel derdimizi! Bunu başarabildiğimiz ölçüde, salt olanı temsilden öte, belki bu deneyim Türkiye'nin düşünsel ortamına da mütevazı bir etkide bulunabilecektir.