Yeni babalar
Mafya babaları değil. Yeni çağın çağdaş babaları. Onlar artık iskele babası gibi çocuklarının hayatında sadece silik, etkisiz bir figür olarak kalmak istemiyorlar. İsyan ettiler. Artık annelerle, bazen gizli, bazen açık seçik bir savaş içindeler. Çünkü erkek milleti, çocuklarının başlarını sadece uyurken okşamanın artık kendilerini kesmediğini fark etti. "Benim babam bizi çok severdi, ama çok da otoriterdi. Aslında çok şefkatliydi, ama bunu bize asla göstermezdi, biz uyuduktan sonra gelir, severdi," gibi cümleleri yeni nesil artık sadece eski anıların anlatıldığı hikâyelerde duyacak, okuyacak, bilecek. Çünkü yeni babalar ilgi, şefkat, anlayış, hoşgörü, 'arkadaş gibi olma' konularında, annelere ciddi fark atmaya başladı. Bütün dünyada bu böyle. Hollywood'da bile... Bizim çocukluğumuzda bir Şampiyon vardı, bir de Kramer Kramer'e Karşı. Ve iki film de izleyenleri hıçkırıklara boğar, bir salon dolusu izleyiciyi 'over dose'la, 'hüzün komasına' sokardı. Çünkü anne-çocuk aşkına alışkınızdır da baba ve çocuğun birbirlerinin dünyasında bu kadar duygusal ve aktif rol almasına alışkın olmadığımızdan, bu tür yapımlar karşısında hazırlıksız yakalanıyoruz. Fakat dediğim gibi beyaz perdede eskiden tek tük bu tema işlenirken, şimdilerde baksanıza şu gişe rekorları kıran çizgi filmlere: Nemo, Buz Devri, Aslan Kral.. Aklıma gelmiyor, vardır herhalde devamı.... Ama kısa sürede art arda vizyona giren bu üç çizgi film bile, dünyada babaların isyanını gösteriyor bize. Hepsinde baba-çocuk ilişkisi insanın içini titreten bir duygusalıkla anlatılmamış mı?
FİLMLERDEN YANSIYANLAR Ya da örneğin Batman'deki gibi ortada bir baba olmasa bile bir baba figürü oturtuluveriyor senaryoya: Dost, yardımcı, sadık uşak Alfred gibi... Ya da Örümcek Adam'daki kötü adamın, en azından filmin başında, kırmızı elbiseli kahramanımızla kurduğu sıcak diyaloğun ardında da yine bir baba eksikliği alt metin olarak işlenmemiş mi? Ya bizden bir örnek: Babam ve Oğlum nasıldı ama? Üstelik orada iki baba gördük ve Çağan Irmak bize "İki resim arasındaki yedi farkı bulun," demedi mi? Araya mesafe koyan, seven ama belli etmeyen, çocuklarıyla laubali olmayan, onları vakur bir edayla uzaktan sevip kollayan babalar, yerlerini, bu tavırlarından dolayı yaşadıkları travmalardan nasibini almış, tam tersi duruşlu babalara bıraktı.
BABA KIZ TATİLE GİDER Mİ? Hatırlıyorum da bir gün bir arkadaşım iki kişilik minik kamp çadırı arıyordu kendisine. "Ne yapacaksın çadırı, hayırdır dağlara mı vurmaya karar verdin kendini?" dediğimde aldığım yanıt beni şaşırtmıştı: "Kızımın okulunda bir aktivite düzenleniyor da... Sadece babaların katılacağı bir hafta sonu tatili olacakmış. Baba-kız tüm hafta sonunu koyun koyuna geçirip keyif yapacağız anlayacağın." Velayet davaları bile değişti. Eskiden boşanmalarda, çocuğun kimde kalacağı tartışılmazdı bile. Çocuk dediğin, anasının şefkatli kucağından başka yerde büyütülemezdi. Şimdiki davalarda babalar hâkime, kendilerinin de en az anne kadar ilgili ve sevgi dolu olabileceklerini kanıtlamaya çalışıyor. (Burada Rafet-Tuğba ikilisini örnek vereceğimi sanıyorsanız şaşarım size!) Neyse işte. Ben kendi adıma bu yeni baba figürünü pek sevdim. Aslında bu yazı Babalar Günü'ne yaraşırdı ama zaten ben, neyi yerinde ve zamanında yapabilmişim ki? Eee? Ne yapacaksınız işte, bizde yoktu bu yeni babalardan! Öğrenemedik.
|