|
|
|
|
|
|
Biz afet nedir bilmiyoruz
Jeoloji alanındaki çalışmaları dünyada da yakından izlenen Prof. Dr. Şükrü Ersoy depremden kuraklığa her türlü afete karşı hazırlıksız olduğumuzu söylüyor.
Endonezya depremini de yerinde inceleyen Prof. Dr. Şükrü Ersoy yeni kitabında doğal afetler hakkında bilinmeyenleri anlatıyor. Ersoy'a göre fay hattı üzerindeki her bölgede kansere neden olan radon gazı var. Ersoy İstanbul'a yapılması düşünülen 200 katlı gökdelenden de endişeli: "Orada çalışacak beş bin kişi gerekirse nasıl tahliye edilecek? Yaşanacak kargaşa hiç düşünülmüyor" diyor.
Afet kültürümüz yok
"Tsunamide Sörf Olmaz" kitabının yazarı Şükrü Ersoy afet kültürüne sahip olmayışımızın bedelinin ağır olacağını söylüyor.
Pof. Dr. Şükrü Ersoy, jeoloji konusunda sadece Türkiye'de değil tüm dünyada çalışmaları yakından takip edilen önemli bilim adamlarından. 3 yıldır da Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi başkanlığını yürütüyor. Çok sayıda uluslararası araştırması bulunan Prof. Ersoy'un gazete ve dergilerde de popüler bilim yazıları yayınlanıyor. Ersoy, merak edilen doğa olaylarına ilişkin sorulara oldukça basit bir dille cevap veren "Tsunamide Sörf Olmaz" isimli kitabını kısa süre önce yayımladı. Ersoy, bilim adamlarının ve aydınların halktan kopuk olmasından, kendi deyimiyle "erişilmezi" oynamasından şikayetçi. Ona göre bilgi toplumu olmanın yolu bilim adamlarının bilgiyi halktan insanlarla paylaşıp kamuoyu oluşturmasından geçiyor. Özellikle basının da pompalamasıyla pop kültürünün yükselişinden çok rahatsız. Bu yüzden bilim adamlarının bilimi ve bilgiyi sevdirmek için yöntemler geliştirmeleri gerektiğini düşünüyor. Kendisine akademik anlamda bir yararı olmayan makaleler ve kitaplar yazmayı sürdüreceğini de özellikle vurguluyor.
İNSAN FAKTÖRÜ Ersoy, dünyanın deprem, tsunami, kasırga sorunu olduğuna değil 'insan ve doğa' sorunu olduğuna inanıyor: "Diğer sorunları ayıklayıp 'deprem sorunu' diye bakarsanız bir yere varamazsınız. 'Doğa içinde insanın rolü nedir, hangi rolü oynamalıyız?' sorularına açıklık getirmeye çalıştım. 'Benim için zararlı olanları ortadan kaldırayım' diye bakmak sorunu azaltmaz çoğaltır. Buna insan merkezli (anthopocentric) bencil yaklaşım deniyor. İnsan kendi rolünü benimsemeyip dünyayı kendine göre şekillendirmeye çalışıyor. Dünyanın en güçlü ülkesinin de afetler kaşısında çaresiz kaldığını Amerika'daki son kasırgalarda gördük." Kitabın adına baktığınızda sadece deprem ve tsunamiden bahsedildiğini düşünebilirsiniz, ancak bunun yanı sıra çok sayıda doğa olayı ile ilgili çarpıcı makaleler de bulunuyor. 24 makaleden oluşan kitapta, "Depremler önceden söylenebilir mi, insan kaynaklı depremler var mıdır, afetler artıyor mu, radon gazı neden kanser yapar, iklimler insanlar olmadan da değişebilir mi, doğal afetler konusunda yanlış inançlar nelerdir, depremlerin beklenmedik etkileri nelerdir, jeoturizm nedir?" gibi herkesin merak ettiği sorulara cevaplar bulunuyor. Ersoy'un bu kitapta yer ayırdığı konulardan biri de "sessiz doğal afet" olarak adlandırdığı radon gazı. Ersoy, bu gazın fay hatlarında yoğun olarak ortaya çıktığını ve kanserojen etkisi olduğunu belirtiyor. Örneğin, Uludağ'da da yoğun olan bu gaz ve etkileri ile ilgili devletin bir istatistik yapmadığını da sözlerine ekliyor. Ersoy kitabında bu gazın yoğun olduğu yerleri bir harita ile gösteriyor ve orada yaşayanların neler yapması gerektiğini teker teker sıralıyor.
TÜRKİYE'DE DURUM Ersoy, 2004 yılında Endonezya'da meydana gelen depremden ve tsunamiden sonra tüm dünyadan bir grup bilimadamı ile UNESCO adına bu bölgede incelemeler yapmak üzere davet edilmiş. Kitapta bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi ve fotoğraflar da bulunuyor. "Peki Türkiye'de neler olacak? İstanbul açıklarında büyük bir deprem olursa neler olur?" sorularına aldığımız yanıt çok da iç açıcı değil. Ersoy; "Bizde afet kültürü yok. Devlet yakın geçmişteki depremler karşısında çaresiz kaldı ve sınıfta kaldı. Hala Marmara depremiyle ilgili 'Birileri çıksa da olmayacağını söylese' tavrı içindeler. Bunu görmezlikten geliyorlar. Depremi yok sayıp günlük hayatımıza devam ediyoruz" diyor. Ersoy, geçtiğimiz günlerde İstanbul'a yapılması düşünülen 200 katlı gökdelen konusunda da çok endişeli: "200 katlı bina İstanbul'un değil, birilerinin prestiji olabilir. Bir saldırı olacağı haberi alındığında şehrin göbeğindeki binada bulunan 5 bin kişinin kaç saatte buradan çıkarılabileceği hiç düşünülmüyor. 5 bin kişi demek aynı zamanda o oranda otomobil anlamına geliyor. Bunların yaratacağı kargaşa hiç düşünülmüyor. Biz deprem de dahil olmak üzere afetlerde ve kriz durumlarında neler yapmamız gerektiğini bilmiyoruz. Çocuklara sembolik eğitimler veriliyor ama yeterli değil. Bu konularda acilen herkesin eğitilmesi gerekiyor."
Aynur ERDEM
|
|
|
|
|
|
|
|
|