|
|
|
|
Pendik'te cinayet
Market sahibi kadın 35 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Katil iz bile bırakmadan ortadan kayboldu ama sürpriz tanık soruşturmanın yönünü değiştirdi.
Pendik Anadolu yakasının suç oranı en düşük ilçelerinden... Diğer bölgelere oranla cinayet vakaları burada nadiren görülür ama bir sonbahar akşamı bu sessizlik bozulur. Alışveriş yapmak için yol üzerindeki bir süpermarkete giren Ahmet Uslu, tezgahın arkasında kanlar içinde yatan bir kadınla karşılaşır. Panik içinde hemen ambulans çağırır, polisi arar. Ama kadın için çok geçtir artık... Asayiş şubesi cinayet masası dedektifleri olay yerine geldiklerinde 43 yaşındaki dükkan sahibi Neslihan Kaya'nın öldürülmüş olduğunu gördüler. Polislere göre bir boğuşma yaşandığı çok açıktı. Kurbanın ellerinde yaralar vardı. Ayrıca yüzünde, uzuvlarında, kollarında ve vücudunda toplam 35 farklı bıçak yarası, kesik tespit edildi. Neslihan Kaya kurtulmak için çok boğuşmuştu ve kıyasıya mücadele etmişti. Cinayet masası dedektifleri soruşturmaya kurbanın parmak izlerini alarak başladılar. Olay yerine gelen kriminal polisler de kanıt aramaya koyuldu. Dedektifler sandviç tezgahındaki bıçaklara dokunulmuş olabileceğini düşündüler ve hemen onları kanıt torbasına koydular. Kurbanın otopsisi üzerinde inceleme yapılması için ceset adli tıp morguna gönderildi. Adli tıbbın vereceği rapor polisler için çok önemliydi. Çünkü cesetteki bıçak darbeleri ölçülerek kurbanın nasıl bir suç aletiyle öldürüldüğü ortaya çıkacaktı. Adli Tıp uzmanı Dr. Kemal, her bir yaranın derinliğine ve genişliğine baktı. Ayrıca kurbanın kemiklerindeki kesikleri de inceledi. Dr. Kemal, bıçak yaralarını olay yerinden alınan bıçaklarla karşılaştırdı. Neslihan'ın otopsisinde bıçakların 10- 11 santim derine kadar saplandığını tespit etti. Bıçak kemiği, kaburgaları ve göğüs kemiğini geçmişti. 35 bıçak yarasını tek tek ölçtü. Yaraların uzunluğunu, derinliğini ayrı ayrı hesapladı. Polislerin markette bulduğu bıçakları elemek Dr. Kemal için çok kolay oldu. Çünkü bıçakların hiçbirinin uzunlukları uymuyordu. Doğru kalınlıkta ve genişlikte değillerdi. Cinayet mahallinde araştırmasını sürdüren polis, kurbanı katil dışında son kez gören bir tanık buldu.
KORKUP KAÇTI MI? Tanık, evine giderken marketin önünde eski model lacivert renkte bir otomobil görmüştü. İçinde sürücü yoktu. Ancak otomobil hurda denecek kadar kötü durumdaydı. Polis elindeki ilk ipucunu bulmuştu. Tanığın söz ettiği otomobil 1985 yılında üretimi durdurulan, eski kasa Volkswagen Golf'tu. Trafik tescil şubesinin kayıtlarını inceleyen cinayet masası dedektifleri çok sayıda aynı renk otomobille karşılaştılar. Dedektifler önce Anadolu yakasında bu otomobili kullanan sürücülerle görüştüler. Ama olaydan birkaç gün geçmesine rağmen önemli bir ipucu bulunamadı. Soruşturma duraksamıştı. Dedektifler bu otomobilin onları katile götüreceğine inanıyorlardı. Otomobil üzerinde tekrar yoğunlaşan polis bu kez Avrupa yakasındaki araç sahipleriyle görüştü. İçlerinden biri otomobilini sattığını ve ancak alan kişinin devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Dedektifler araç sahibinin söylediği ismi araştırdıklarında cezaevinden afla çıkan, suç dosyası hayli kabarık bir suçlu profiliyle karşılaştılar. Ve adamın adını üstü çizilmiş kişiler listesine eklediler. Bayram Ünal cinayetin işlendiği yere 100 km uzaklıkta oturuyordu. Dedektifler mahkemeden arama izni alarak şüphelinin evine gittiler. Polis aradıkları adamın silahlı ve tehlikeli olabileceğini düşünüyordu. O yüzden polis eve ani baskın yaptı. Zanlı Bayram Ünal'ı tedbir için kelepçeleyen polis, evde arama yaptı. Bu süre içinde şüpheli, sürekli polislere suçsuz olduğunu söyledi. Dedektifler cinayet saatinde zanlıya nerede olduğunu sordular. Bayram Ünal, markete o gece alışveriş yapmak için girdiğini kabul ediyordu. Ancak marketten içeri girdiğinde tezgahın arkasında kadını kanlar içinde gördüğünü ve sabıkalı olduğu için korkup kaçtığını söyledi. Dedektifler eğer kurban ile şüpheli arasında bağlantı kuramazlarsa Bayram Ünal'ı serbest bırakmak zorunda kalacaklardı. Cinayet masası dedektiflerinden ekip amiri olan Turan, şüphelinin evine kriminal polisleri çağırdı. Şayet zanlının evinde ve otomobilinde bir iz bulunamazsa soruşturma dosyası faili meçhuller arasına kaldırılacaktı. Kriminal polis önce evin içinde arama yaptı. Ancak bir sonuç çıkmadı. Bu kez 1982 model otomobil üzerinde arama yapan polis, şoför koltuğunun altında kan lekeleri buldu. Bu polisler için ikinci dereceden kanıt sayılıyordu ancak şüpheli, otomobilde bulunan kan lekelerini polislere açıkladı. Zanlıya göre kurbanı tezgahın arkasında kanlar içinde görünce ölüp ölmediğini kontrol ettiğini ve kanın muhtemelen o sırada üzerine bulaşmış olabileceğini söyledi. Kriminal polis, evde tekrar arama yapmaya karar verdi. Mutlaka atladıkları bir yer olmalıydı. Odalar tek tek en ince noktasına kadar arandı. Ve polis yatak odasında ilginç bir yeri keşfetti.
GİZLİ BÖLME Yatağın altındaki parkeyi kaldırdıklarında gizli bir bölmeyle karşılaştılar. İçinde bir bıçakla kanlı giysiler vardı. Şüpheli artık konuşmayacağını ve susma hakkını kullanacağını söyledi. Dedektifler buldukları bıçağı ve kanlı giysileri hemen adli tıp doktoru Kemal'e gönderdiler. Adli tıbbın vereceği rapor doğrultusunda zanlı suçlanacaktı. Doktor, polislerin bulduğu kıyafetler üzerinde mor ışık altında inceleme yaptı. (Tişört üzerinde renk değişikliği olursa kan var demektir) Doktor Kemal birden fazla renk değişimiyle karşılaştı. Kimyasal madde karıştırılmış olan pamuklu çubuk ile bulunan kan örneklerinden numune alındı. Bulunan kanın DNA'sını Neslihan Kaya'nın kanıyla karşılaştıran uzman eşleşme ünitesinden uyuşma raporu aldı. Yani tişört üzerindeki kan, kurbanın DNA'sıyla aynıydı. Ama Bayram Ünal zaten olay mahallinde olduğunu kabul ettiği için bu delilden fazlasına ihtiyaç vardı. Doktor Kemal'in evdeki gizli bölmede bulunan bıçağı incelemesi gerekiyordu. Bıçağı ölçtü ve bütün boyutlarını kaydetti. Bıçak Neslihan Kaya'nın yaralarına uyuyordu. Doktor daha sonra bıçağın yüzünü kadının kemiklerindeki kesik izleriyle karşılaştırdı. Bunlar da eşleşiyordu. Bıçağı alıp yüzünü, boyunu, kalınlığını ve genişliğini ölçtü. Asıl otopside aldığı kemikle bıçağı karşılaştırdı. Bıçakla kemiği eline alan doktor bir eldivenle el gibi birbirlerine uyduğunu gördü. Bu da bıçağın kemikteki yaralarla aynı boyutta olduğunu ortaya çıkardı. Yani bilime göre katil zanlısı Bayram Ünal'dı. Adli tıp uzmanı çıkan raporu dedektiflere sundu. Artık polisin zanlıyı sorgulaması gerekiyordu. Kanıtlardan habersiz olan zanlı cinayeti işlemediğini ısrarla tekrarlıyordu. Dedektifler Adli tıbbın raporunu şüpheliye gösterdiklerinde zanlı Bayram Ünal sonunda daha fazla dayanamayarak cinayeti para için işlediğini itiraf etti. Suç aleti bulunmamış olsaydı muhtemelen bu davadan kolaylıkla sıyrılmış olacaktı. Ancak Adli Tıp Kurumu Ünal'ın cinayeti işlediğini kanıtladı. Bayram Ünal adalet önüne çıkarıldı ve birinci derece cinayetten tutuklanarak afla çıktığı cezaevine geri gönderildi.
Emrullah Erdinç
|
|
|
|
|
|
|
|
|