Şiir için son çağrı...
Pastırma yazı ne zamandır? Ekimin sonu mudur, Kasım mıdır? Genel eğilim Kasım'ın ortaları ya da sonunda olduğu... Ama bana sorarsanız pastırma yazını yaşıyoruz... Pastırma yazı çıtkırıldım bir narinlikte... Zaten, kimi yıllar ortalarda uzunca bir süre salınıp kimi yıllar ise küsüp hiç görünmemesinden de belli bu... Gündüzleri güneşli... Hafif rüzgarlı ve puslu... Geceleri serin... Yağış görülmez ama hava don yapar...
***
Biz pastırma yazı deriz... Çünkü artık "gecikmiş yaz"ın son kırıntıları da kaybolacaktır... Kış daha hızlanarak bize doğru koşmaya hazırlanmaktadır... Kışa hazırlık için pastırma, sucuk kurutma dönemidir... Almanlar pastırma ve sucukla tarihsel bir beraberlikten gelmedikleri için yazdan kalma havalara "kocakarı yazı" derler... İsveçliler "Aziziye Birgitta yazı..." Amerika'da ise bunun adı "Indian summer" dır... "Yerlilerin yazı" olarak çevrilebilir.
***
Uzamış yaz ya da erken sonbahar, ne derseniz deyin, ama "pastırma yazı" kışa girmeden evvel son durak olarak kabul edilir... Yaz evvelden bitmiştir ama henüz bilinç oyalanır... Pastırma yazı o oyalanmanın hülyası gibidir... Sonbaharın çılgın renkleri içinde gömlekle dolaşılan bir iki ödünç alınmış gündür... Ahmet Hamdi Tanpınar'ın son dörtlüğünü okumanız yersiz değildir artık: "Hapsolmuş gibiydim bense, Bir çözülmez bilmecede. Ne güzel geçti bütün yaz, Geceler küçük bahçede."
***
Şairlerin dünyasında "yazlar" ve "baharlar", "pastırma yazından" çok daha yerleşiktir... O ruh ikliminde yazdan kalma günlere değil mevsimlere rastlanır... Cahit Sıtkı şöyle der: "Ah o yaz gecesi, o mehtap, o havuz. Balkonundan gül atan cömert sevgili. Aşkınla deli divane olduğumuz, Sarmaşığa tırmandığımızdan belli..."
***
Şiirin kaybolur gibi göründüğü bir döneme gelebileceğimizi aslında hiç düşünmezdim... Hayatın hızı şiirin önünü kesti... Bir duygu anını, şairlerin kırılgan önderliğinde yeniden ve yeniden yaşayarak bu anı çoğaltmak isteği kayboldu galiba. Halbuki, Yahya Kemal'in anlattığı "geçmiş yaz" bizim geçmiş yazlarımızı da derinleştirir. "Rüya gibi bir yazdı, yarattın hevesinle, Her anını, her rengini, her şiirini hazdan. Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin: Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde; Mehtap... İri güller... Ve senin en güzel aksin... Velhasıl o rü'ya duruyor, yerli yerinde..."
***
Bu hafta sonu ısı düşecek, hava suratsızlaşacak. Ama umarım pastırma yazı Kasım ayı içinde bize birkaç kez görünür... Yazın bittiğini henüz kabullenmeden, yavaşça bizi yeni döneme alıştırır... Gündüzleri güneşli, hafif rüzgarlı ve puslu günleri bir "son yaz" olarak tadarken, "yaz şiirlerini" de anımsarız. Yaz iyice bitiyor, "yaz şiirleri" için galiba pastırma yazı son çağrı... "Rüya gibi bir yazdı. Yarattığın hevesinle..." Hadi acele edin... Şiirsizlik, pastırma yazsız sıkıcı bir sonbahar gibi çünkü... Mehmet Altan kanatlı karınca
|