|
|
|
|
Iraklı Samir anlatıyor 'Saddam'ı nasıl yakaladık'
Saddam'ın yakalandığı an kamuflajlı bir asker dikkat çekiyordu. Askerin gözünde profesyonelliği aşan bir bakış vardı. Herkesin ABD'li sandığı asker ABD'ye göç eden Irak asıllı Samir'di.
Irak'ın devrik devlet başkanı Saddam Hüseyin, 2003 Aralık'ı ayında sekiz ay kaçtıktan sonra Tikrit'te yer altındaki bir sığınakta yakalandı. Onu saklandığı yerden yaka paça çıkaranların başını ise bir Iraklı çekiyordu. Samir adındaki Iraklı o gün Saddam'la yaşadıklarını Discovery Channel için çekilen belgesele anlattı. Irak'ın devrik başkanı Saddam Hüseyin'in, harap bir şekilde saklandığı yerden yaka paça çıkarıldığı anı gösteren fotoğraf herkesin hafızasına kazındı. Fotoğrafta, delikten çıkarılan Saddam'ın çevresini özel bir Amerikan askeri biriminin üyelerinin sardığı görülüyordu. Özellikle de kamuflajın içinde dizlerinin üzerine çömelmiş şekilde bir yandan Saddam'ı tutarken diğer yandan da dosdoğru objektiflerin içine bakan genç bir adam dikkatleri çekiyordu. Adamın gözlerine yaptığı işi profesyonelce başarmanın çok ötesinde bir anlam yerleşmişti. Fotoğraf kısa sürede internet aracılığıyla tüm dünyayı dolaşmaya başladı ve hemen hemen herkes bu genç adamın Amerikalı olduğunu zannetti. Oysa bu adam Samir adında, 35 yaşında Iraklı bir mülteciydi.
SADDAM VE 55 ADAMINA OPERASYON Samir o gün yaşadıklarını Discovery Channel'da yayınlanmak üzere bir belgesel hazırlayan Alex Leith'e anlattı ama bir şart ileri sürdü; soyadının açıklanmaması. Çünkü Irak'ta yaşayan ailesine misilleme yapılmasından korkuyordu. Samir 1991 yılında Irak'tan ayrıldıktan sonra Amerika'da Missouri'ye yerleşti. 20 yaşında bir üniversite öğrencisiyken, 1. Körfez Savaşı'nın sonunda Saddam'a karşı olan binlerce Kürt ve Şii Iraklı'dan biriydi. Saddam'ın, binlerce kişinin öldürülmesine neden olduğu için tutuklanması kararı alındıktan sonra Amerika'ya iltica etti. Üç yıl mülteci kampında kaldıktan sonra Amerika'da kendine yeni bir hayat kuran Samir, 2003 yılında 2. Körfez Savaşı başlayınca Irak'taki ailesini yeniden görebileceği umuduna kapıldı. Amerikan ordusuna emirlerinde olduğunu bildirdi ve kısa sürede çevirmen olarak orduya alındı. 2003 Aralık'ında Kuzey Irak'ta "Task Force 121' adlı özel bir birimin çevirmeni olarak çalışıyordu. Birimin görevi, Saddam rejiminin üyeleri olan "en çok arananlar" listesindeki 55 kişiyi yakalamaktı. Saddam Hüseyin bu listenin en başındaydı. Task Force 121, Saddam rejiminin diğer üyelerini teker teker yakalarken, Saddam Tikrit yakınlarında bir yer altı sığınağında saklanıyordu. Saddam'la ilgili düğüm, 2003 Aralık ayında koruması Mohammed İbrahim Omar al- Musslit yakalandığında çözülmeye başladı. "Şişman adam" olarak bilinen al-Musslit, Saddam'ın nerede olduğunu bilebilecek iki adamdan biriydi. Saddam'ın eski saraylarından birinde sorguya çekildi. "Başta yalan söyledi ama çok fazla dayanamadı" diyen Samir; Musslit'in ağlamaya başladığını ve 'Beni öldürmeyin, çok geç olmadan sizi Saddam'a götüreceğim. Nasıl olsa Saddam yakalandığımı öğrenecek. Hadi şimdi gidelim' dediğini aktarıyor. Operasyon timi, Saddam'ın saklandığı düşünülen iki binayı bastı. Orada saklanan iki genç çiftçiyi ele geçirdi, fakat Saddam'dan iz yoktu. Samir, çiftçi kardeşlere dönüp "Saddam'ın burada olduğunu ve bir yer altı sığınağında saklandığını biliyoruz. Bu sığınak nerede?" diye sordu. İki kardeş inkar etti, Saddam'ı ele vermek istemiyorlardı ama Samir yalan söylediklerini anlamıştı. Biraz daha üzerlerine giderlerse, sonuç alacaklarını fark etmişti. Sonunda al-Musslit getirildi. Özel tim askerleri "Şişman Adam"ın yalan söylediği sonucuna varmıştı. Sığınağın nerede olduğunu öğrenmek amacıyla al-Musslit'e bağırmaya, Samir de çevirmeye başladı: "Bize Saddam'ın burada olduğunu, yerin altında bir sığınak bulunduğunu söyledin. Şimdi bize sığınağın nerede olduğunu göster!" Elleri hala kelepçeli olan al- Musslit, bir an durduktan sonra ellerini kaldırdı ve durduğu yerden dört, beş metre uzaklıktaki bir kilimi gösterdi. Özel tim askerlerinden biri kilimin üstünde duruyordu, şaşırmış bir şekilde ayaklarının altındaki kilime baktı. al-Musslit yavaşça "Sığınak bu, üzerinde duruyorsunuz" dedi ve ayaklarıyla gösterip "Burayı kazın" diye sözlerine ekledi.
AĞZINDAN TEK KELİME ÇIKTI: 'AMERİKA NEDEN?' Askerlerden biri biraz kazdıktan sonra aniden durdu. Kazdığı yerde toz toprak içinde iki ip kulp duruyordu. Asker çevredeki toprakları temizleyip kulpları çekti ve bir adamın geçebileceği genişlikteki bir deliği kapatan taş bloğu yerinden kaldırdı. Samir inanmayan gözlerle bakıyordu; "Saddam'ı hep televizyonda kahraman, güçlü, korkunç adam olarak görüyorduk. O küçük, pis deliğin içinde olduğuna inanamadım." Askerlerden biri delikten içeriye ateş etti ve içeriden bir çığlık geldi. Askerlerden biri "Samir, gel ve onunla konuş. Öldürülmeden önce dışarıya çıkmasını söyle" diye seslendi. Samir deliğin başına geldi ve karanlığın içine baktı. Task Force 121 askerleri deliğe bakıp,"ellerini havada görmek istiyorum, ellerini havaya kaldır" diye bağırdılar. İçeriden Arapça ses yükseldi; "Beni öldürmeyin!.. Ateş etmeyin!.. Ateş etmeyin!.. Samir ellerinden tuttuğu anda diğer askerler de elbiselerinden, saçından, sakalından, tutabildikleri her yerinden tutarak Saddam'ı dışarı çekmeye başladılar. Delikten dışarı çıkarılıp toprağın üstüne atıldığında Saddam'ın ağzından İngilizce olarak tek bir cümle çıktı; "Amerika, neden?" Görünüşü tüyler ürperticiydi. "Çok yaşlı ve yorgun görünüyordu. Ayrıca korkmuş ve şok olmuştu. Saçı, sakalı uzamıştı. Saçları yağ içindeydi. Kim bilir ne kadar zamandır banyo yapmıyordu."Askerler Saddam'ın üzerini arayıp ellerini kelepçeledikten sonra Samir Saddam'a söylenmeye başladı: "Ülkemi mahvettin. Televizyonda verdiğin sözlere ne oldu? Koalisyon kuvvetleriyle savaşacağını söylemiştin ama yapmadın. Sen korkak bir adamsın. Ordun nerede? Korumaların nerede? Senin için savaşacağını söyleyenler nerede? Hiç kimse senin için savaşmak istemiyor. Fare gibi bu delikte saklanıyorsun!" Saddam şaşırmıştı ama kısa zamanda toplanıp öfkeyle Samir'e cevap verdi; "Benim için savaşacak insanlarım var. Kahraman Iraklılar Amerika'ya karşı savaşacak. Ben Saddam Hüseyin'im. Ben başkanım. Benimle böyle konuşamazsın! Ben Saddam Hüseyin'im!" Samir sakallarından tutup Saddam'ı sallamaya ve bağırmaya başladı; "Kürtleri öldürdün! Şiileri öldürdün! Ülkeyi mahvettin!" ve ardından Saddam'a vurdu. Saddam, Samir'in kendisini tutan kollarını ısırmaya çalışıyor, bir yandan bağırıyordu; "Sen bir vatan hainisin. Casussun. Iraklı değilsin. Ben ülkemi mahvetmedim. Ülkemi Amerikalılar mahvetti. Ben Sadam Hüseyin'im." Bu sözler Samir'i çileden çıkardı; "Beni çok kızdırdı ve yüzüne yumruk atmak zorunda kaldım." Bunun üzerine askerler Samir'i Saddam'dan uzaklaştırdılar. Fakat Samir patronunun, eski başkanın yanında fotoğraf çektirmesine izin vermesini sağladı. Helikopterin kendilerini alması için beklerken Samir, Saddam'a " yıldızları görüyor musun" diye sordu. Saddam, "yıldızlara bakmadığını" söyledi, Allah'a bakıyordu. Bu cevapla Samir'in tepesi attı; "Allah kelimesinin ne anlama geldiğini bile bilmiyorsun. Eğer bilseydin ve Allah'a inansaydın, ülkene bunları yapmazdın." Saddam ise şöyle cevap verdi: "Ben Saddam Hüseyin'im. Ben iyi bir adamım ve insanlar Saddam'ın kim olduğunu biliyor." Bu sözlerinden sonra helikopter yere indi ve Saddam askerler tarafından yaka paça helikoptere bindirildi.
Derleyen: Eylem Bilgiç
|
|
|
|
|
|
|
|
|