Yaver çıkmazı
HER alanda 'birinci adam'ın has çevresini meydana getirenlerin hem kendilerini, hem de 'efendi'lerini sürükledikleri hürriyetsizliğe 'yaver çıkmazı' diyorum. Bu, eleştiriyi bitiren baş etkendir. Eleştirinin bittiği yerde efendi dahil kimsenin hürriyeti kalmamıştır. Orada efendi övgülerin esiridir, yaver de yanlışları hayra yorma makinesi.. Bu çıkmaz, hem efendiyi, hem yaveri kendi vicdanlarında pişmanlığa, gündelik parıltılarla teselliye mahkum eder. Yaver; başvezir, başdanışman, sağ kol, hazretin halifesi, ağabey vesairedir. Siyasette, diyanette, riyazette, ticarette; her yerde 'başlar başı'nın birincil yardımcılarını ifade etmek için 'yaver'i terimleştirmek mümkün. Yaver de 'başlar başı' olabilecek kıvamdadır veya en azından kendisini için için o çapta görür. İster sıradan bir danışman, ister başvezir, ister sağ kol konumunda bulunsun yaver, iktidar lezzetini en yüksek sofrada tatmış, dolayısıyla günün birinde kendini 'başlar ba- şı' olarak hayal etmiş kişidir. İnsan doğası, bireyin kendini sadece ve sürekli 'sadık hizmetli' konumu ile sınırlamasına aykırıdır. Keloğlan bile sultanlık rüyası görür. Denebilir ki: - Dünyevi amaçlar için kurulu yapılarda 'yaver çıkmazı' geçerli olabilir amma maneviyat üzere oluşmuş camialar öyle değildir. Oralarda 'mübarek' büyüğün hizmetindeki yaver sadece kendisine verilen görevi yerine getirmeye çalışan fedakarlık timsali insandır... Tam aksine; bin bir cemaat deneyi ile bilirim ki 'yaver çıkmazı'nın en dar ve boğucu olanı, sözde manevi yapılardaki iktidar şehvetinin yol açtığı türdür. Yalnız, kişinin erginleşmesini amaçlayan halis mistik okullardaki mürşit-mürit, usta-çırak ilişkisi 'yaver çıkmazı' ile açıklanamaz. Orada öteki yapılardaki gibi, 1) Birinci adam, 2) Yaverler halkası, 3) Kitle şeklinde bir yapı yoktur. Sivil yapılanış hiyerarşi gerektirmez. Cemaatini çoğaltmak ve büyütmek gibi bir hedef gütmeyen, sadece isteklisine ve meraklısına rehberlik etmeye çalışan mürşit ile bağlılarının ilişkisinde ara halka yoktur. Bu yapılar kitleleri ıslah veya ihya etmeyi öngörmedikleri için tanınmaya ihtiyaç duymaz, aksine şöhretten sakınırlar. Bireyi arındırmak ve manen süslemek üzere gönül kuyumculuğunu esas alırlar. Sahtesi de çok olan bu tür mistik okulların hakikileri Yaver Çıkmazı'ndan tenzihe layık görülebilirler.
Her benlik -ölümü tadıcı olduğu gibi- aynı zamanda da başların başı, tanrıların tanrısı, hiç değilse yeryüzünün tanrısı olmayı isteyicidir.. Firavun'a kendini ilah ilan ettiren ve veziri Haman'a 'Bana bir kule yap da, Musa'nın tanrısının yanına çıkayım' dedirten benlik ateşi herkeste var. Bu beşeri cevher, yaver terimi ile ifade ettiğim, has çevre, merkez takım, başkanın adamları diye bilinen kişileri tehlikeli bir çıkmaza sokar. Çünkü bir efendi- nin sağ kolu olmak her benlik için başlı başına sorundur. Yaver bu sorunu kendi özelinde kolay taşıyamaz. Yakın çevresinin konuşkan soluğunu ve bakışlarını üstünde hisseder: -Ne olacak işte, nihayet sen de emir kulusun, bürokratsın, danışmansın, bakansın; yani kaderin efendinin iki dudağı arasında... Bu gerçek veya varsayımlık taciz yavere mekanizma geliştirtir: -Aslında hizmet ettiğim efendi (lider, patron, üstat, şeyh, ağabey, baba; her ne ise) sizin gördüğünüz gibi sıradan biri değil. Yalın, hatta yavan durduğuna, derinlik vaat etmediğine bakmayın, aslında yakından tanıdınız mı fark ediyorsunuz ki çok ilginç özellikleri vardır.. Peki gerçek bu mu? Genellikle yaver yakından tanıdığı efendisi ile kendisi arasında hiç de önemli bir çap farkı bulunmadığına hükmeder. Ama aksine hayranlığı artıyormuş gibi davranmak zorunda kalır.. Zaman ilerledikçe yaver başkalarının efendiye yönelttiğinden çok daha fazla eleştiriyi kendi zihninde birikmiş buluverir. Lakin, ikbalinin zirvesinde olduğu sürece, bırakın bunları dışa vurmayı, efendinin eleştirilemezliğini kollama memuru haline gelir. Bu da onu efendi hakkında efsane üretmeye, en azından üremiş masalları benimser görünmeye kadar götürür. Artık yaver de, efendi de imajın esiridirler. Bunu korumak için her dem yeni sorunlar çözmek, yeni oyunlar geliştirmek, yeni yalanlar üretmek, üstelik bunlara inanmak veya inanmış görünmek şart olur.. Öyle zaman gelir ki, efendiye en büyük hasmından fazla kızan yaver sükutun altın olduğunu öğrendiği için 'gözünüzün üstünde kaşınız var' bile demekten korkar. Çünkü dükkanı artık 'yaver çıkmazı'ndadır.. Hizmet ettiği 'başlar başı', Tanrı'nın özel tercihidir; içinde bulunduğu şirket, cemaat veya parti de Nuh'un gemisidir..
|