Azerbaycansız laşmak
Ceyhan ve İskenderun arasındaki ilçelerimizin ev sahipliği yaptığı bir dizi mütevazı Azeri etkinliğini izlerken Ankara'nın resmi kayıtsızlığına takıldım. Aslında kitaplık bir soru beynimi kemiriyordu: Bu kopukluk ne gibi psikolojik, patolojik, politik, diplomatik ve stratejik sebeplerden kaynaklanıyordu? Ancak belki de konuya şimdilik bu genişlikte bakmamak ve değinmelerle yetinmek daha hayırlı.
*** Sözünü ettiğimiz etkinliklerin iki ayağı vardı. Dünyadaki 'Türk ve Azeri Dernekleri'ni federasyonlaştırma kongresi.. -Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın iktisadi, siyasi, stratejik ve kültürel boyutlarına ilişkin tartışma.. Azerbaycan, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, iki bakan, Ankara Büyükelçisi düzeyinde katılıyor.. Türkiye'nin teveccühü ise, BOTAŞ Genel Müdürü Bilgiç hariç, neredeyse tamamen 'sivil' düzeyde: Ceyhan, Dörtyol, Payas ve İskenderun ilçe belediye başkanları ve kaymakamları.. Ankara'nın neden bir bakanla olsun bu misafirlere nezaketen eşlik etmediğine dair resmi mazeret sıralamak kolay.. Ancak hiçbir 'açıklama', Ankara'nın Azerbaycan'a yönelik tehlikeli bir 'küçümseme' ile daha da devletsizleştiği gerçeğini gizleyemez. 1990'lara kadar esaret altında yaşayan Azerbaycan kesinlikle bugünkü Türkiye'ye oranla daha bir 'devlet'tir. Vicdanlarımıza soralım; Bakü'nün dünkü merkezine esareti mı ağır, bizim 60 yıllık kıblemiz Washington'a bağımlılığımız mı?. Bir de gayr-ı resmi gerekçeler vardır: -Bırakın şu eski komünist kalıntılarının sahte Türkiye muhabbetini! Onlar sadece iyi nutuk atar, iyi içer, o kadar! Sözde Türkiye'ye çok bağlıdırlar ama Rusya'ya üs verirler! Turancılık edebiyatı yaparlar ama her fırsatta Rusça konuşurlar.. (Mesela..) Türkiye'deki Azerbaycan sevgisinin kökünü kazımak üzere her iki tarafın cümle kalpazanları, namertleri ve şom ağızlıları maalesef bu havayı üretmişlerdir. Bu da dış Türklere ilgi duymayı, Sovyetler öncesinde olduğu gibi yeniden sadece MHP'liliğe indirgedi. Türk Cumhuriyetleri ile çok yönlü gelişmiş ilişkiler hedefi, salt stratejik aklın gereği iken, hamasetin milli rengine düşman kesimlerce şoven bir tasarı sayılır oldu. Halbuki çocuklarının geleceğini Türkiye'de gören her kökenden ve her inanıştan vatandaşın kişisel çıkarı bile Türk Cumhuriyetleri ve diğer Avrasya ülkeleri ile çok ileri düzeyde ilişkileri emreder. Bugün her kim, yukarıda işaret ettiğim türden ithamlarla -sanki bizde sadece sözünün eri insanlar yaşıyormuş gibi- birincil dost edinmemiz gereken Azerbaycan'a ve diğerlerine mırın-kırın ediyorsa, bilerek veya bilmeyerek Orta Asya'daki Rus-ABD rekabetinde taraflardan birine uşaklık etmektedir. Azeri yetkililerin bir kesimi Ankara'nın bu tavrını Türkiye sevgisi ile hala sineye çekebiliyorlar. Umarım ki Azerbaycan'ın devletin bütün yetkilileri, Ankara'nın gösteremediği feraseti sonuna kadar koruyabilirler.
*** Sürecin püf noktalarından biri Türkiye'ye Ermenistan kapısını açtırmaktır! Bunun Türkiye için çok parlak bir ekonomik açılım olacağı yönünde harici telkinler, Ankara'nın Yeşilay'cı tepelerini herhalde sarhoş edemeyecektir. Ama bitmiyor ki: -Sırf Azerbaycan yüzünden bütün Batı'nın husumetini üstümüze çekmeli miyiz?. Hem zaten Ermenistan kapısını kapalı tutuyoruz diye Karabağ sorunu çözülüyor mu? Bu sorun diyalogla çözülür. Biz Ermeni kapısını açarsak, Karabağ için daha etkin olabiliriz.. Bu tezi içerik olarak tartışmak anlamsız. Tavrın gerçek temeli ne olursa olsun; herkesin bildiği Batı dayatması karşısında direnemeyen bir Türkiye Ermenistan'ı ihya edecek kapıyı açarsa Azerbaycan halkı bunu doğrudan kendilerine ilan edilmiş bir savaş gibi algılayacak ve yıkılacaktır. Aralarında hangi tür sorunlar veya kopukluklar bulunursa bulunsun gerçekten öz kardeş olan iki halka bunu yapabilmek için üç ihtimal var: -Stalin kadar şiddetli bir Türk düşmanı olmak. -Kökten bilinç kaybına uğramak. -Kendini karşı konulmaz bir tehdit altında hissetmek.
*** Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ile ayrıca muazzam bir ortaklık oluşturduğumuz Azerbaycan'a duyarlılık, sadece MHP'lilere terk edilemeyecek kadar hayati bir zorunluluktur. Azerbaycan'la kenetlenmek acil bir Türkiye'cilik borcu, hatta bazılarının çok sevdiği deyimle TÜRKİYELİLİK vecibesidir! Onun için bırakınız Azeri devlet ricalini küçümsemek, Azerbaycan duyarlılığını öne almamak bile bu ülkede siyasi intihar gibidir. ABD desteği ve isteği her zaman 'her şey' demek değildir; fazla 'çelebi' olmayalım..
|