Kokteyl Vakti
New York'un en prestijli araştırma kurumundan birinin kokteylinde sıkılmadan durulmuyor
Burası Council on Foreign Relations ya da Dış İlişkiler Konseyi. New York'un en prestijli araştırma ve siyaset kurumlarından biri. Park Avenue'da bir asra yakın işgal ettiği şaşaalı bina, Amerikan kamuoyu ve siyasetinde ağırlıklı bir konuma sahip. Önemli mevkileri tutan büyükelçiler ve hatta dışişleri bakanları, emekli olduktan sonra CFR'da birer oda kapıp oranın kadrosuna girmek için can atar. Kurum bünyesinde çalışan onlarca uzman ve akademisyen, Uzakdoğu'da nüfus patlamasından tutun Irak'ta demokratikleşme ya da Hindistan-Pakistan barış görüşmeleri gibi önemli önemsiz konular üzerinde uzmanlaşır.
ABD'nin en zenginlerinden alınan bağışlarla kendini idame ettiren kurum, sık sık siyasiler ve devlet adamlarını konuk ederek doğrudan liderlerin kendi ağzından dinler politikalarını (Ocak ayında Tayyip Erdoğan da burada konuştu.) Ve tabii bir de CFR'ın meşhur kokteylleri vardır. Her yıl çevremden birileri beni CFR konferanslarına ya da resepsiyonlarına çağırıyor. Bu sayede Bush'un sağ kolu Condoleezza Rice'dan yabancı ülkelerin liderlerine kadar siyaset dünyasında önemli şahısları uzun uzadıya dinleyip sorguya çekme imkanı buldum. Evden çıkmak istemememe rağmen belki bir iki önemli adam görürüm diye giyinip süslenip gittim. İçeri girdikten bir süre sonra önce Rob sonra da Brooklyn'de yaşayan yazar arkadaşım Amy'ye rastladım. Amy üç çocuk annesi ve yoğun bir temposu olan bir gazeteciyle evli.
Karides, istakoz ve sushi tabakları bir bir yanımızdan geçtikçe, hayatın anlamını daha iyi kavradık. Amy farketti ki etrafımızı saran 30'lu yaşlardaki genç kadın ve erkeklerin çoğu, dış politika tartışmaktan ziyade, iyi biri eş bulmak için oradaydı. Genç bir adam bize yaklaşıp kendini tanıttı. Avukatmış ve şimdi bir güvenlik şirketine danışman olarak Irak'a gidiyormuş. İkimiz de "Ah zavallı" ifadesiyle bakmış olmalıyız ki adamcağız "Tabii umarım bir şey olmaz" diyerek kadehini bir dikişte bitirdi. Biraz sonra oradan sıvışıp Amy'nin kocasını ve Rob'ı bulduk. Böyle partilerde bazen en iyi şey, tanıdığın insanları bulup onlara yapışmak. Zaten kim ister yüzlerce hırslı New Yorklu genç kadın ve adamla bütün gece geyik muhabbeti yapmayı! New York'ta bundan fazlasıyla var. Bu düşüncelerle bütün gece Amy, Tunku ve Rob'ın yanından ayrılmadım. Arkadaş sohbeti, duvardaki portreler ve sushi tabağına konsantre olarak...
|