İkilem!
Bekir Atyani Ürdün'ün El Arabiye televizyonunda muhabirdi. 11 Eylül'den sadece üç hafta kadar önce, uzun süredir beklediği haber gelmişti. Usame Bin Ladin, Ürdünlü gazeteciye röportaj vermeyi kabul etmişti. Atyani'yi Kabil'den alan "kimliği belirsiz kişiler", deneyimli gazeteciyi Afganistan-Pakistan sınırında dağlık bölgedeki bir kampa götürdüler. Afganistan'a yalnız olarak gelmesini istemişlerdi. O da bu isteğe mecburen uymuş ve kamera ekibini Ürdün'de bırakmıştı. Usame Bin Ladin; Atyani'ye, yakında Amerikan hedeflerine büyük saldırılar olacağını söyledi. Doğal olarak bu saldırıları kimin yapacağından habersiz(!)di.
Geçen hafta sonunda herkes "netice"si bilinen bir maçı izlerken biz çok uzaklara uçtuk. Hem ülkenin, hem de "gündem"in uzaklarına... Dünyanın çeşitli ülkelerinden yüzlerce gazetecinin yer aldığı uluslararası bir medya toplantısına katıldık. Kazakistan'ın başkenti Almaata'da üçüncüsü düzenlenen "Avrasya Medya Forumu"nu izledik. Medyanın yüz yüze olduğu hemen tüm sorunlar uluslararası çapta ve "siyasetçi-akademisyen-gazeteci" düzleminde tartışmaya açıldı. Ortak sancılar dile getirildi. Devlet kontrolündeki "medya"dan; tümüyle "özel girişim"in sahiplendiği "medya ortamı"na geçişin yarar ve zararları masaya yatırıldı. Bu alanda kafaların hayli karışık olduğu görüldü. Medya kuruluşlarına hakim olan "sermaye"nin; hemen her ülkede, topluma kendi politik gündemini dayatmaya "hevesli" olduğu "ortak" bir gözlem olarak ortaya çıktı. Medyayı evrensel düzeyde etkisi altına alan "eğlence yayınları"nın yol açtığı "kültür erozyonu" da incelenmeye değerdi. Uluslararası çapta yapılan bir araştırma, tüm dünyada televizyon yayınlarının yüzde 85'ini "eğlence ve yarışma programlarıyla gelip-geçici diziler"in işgal ettiğini gösteriyordu. Seçimlerde medyanın oynadığı rol de, bir başka tartışma konusuydu. Medyanın seçim öncesinde "tavır" alışlarıyla; "siyasi bilgilendirme" işlevi yerine, pek çok ülkede "istikrarsızlık"ın kaynağı olduğu da kaydedildi.
*** Ancak; "Forum"un en ilginç tartışması, bu yazının girişinde hikayesini aktardığımız "Bin Ladin" röportajı üzerineydi. Panelistler arasında yer alan Bekir Atyani, eleştiri oklarının hedefindeydi. Neden bir "terörist"i muhatap almıştı? Neden kendi "kamera ekibi"yle çalışmak için ısrar etmemişti? Ve neden dünyadaki milyonlarca insan arasından "o" seçilmişti? Başta, ülkesinde terörün acılarını yaşayan İspanya Büyükelçisi olmak üzere salondakiler Ürdünlü gazeteciyi soru yağmuruna tuttular. Atyani kendini savundu ve bugün de Bin Ladin'le röportaj yapmaktan kaçınamayacağını söyledi. İşte o noktada, paneli yöneten İngiliz televizyoncu salona döndü ve dünyanın dört bir köşesinden gelen gazetecilere sordu: "Bu röportajı yapmayı kabul edecekler ellerini kaldırsın!" Kısa bir şaşkınlıktan sonra havaya kalkan eller çoğalmaya başladı... Biz elimizi kaldırmadık; havaya kalkan elleri saymakla meşguldük çünkü: Garip ama, çoktular!
|