| |
|
|
Başbakan eşi demeye bin şahit ister!...
Başlıkta kullandığım cümle ilk bakışta olumsuzluk çağrıştırıyor belki. Ama öyle değil. Başbakan eşinin, yani Emine Erdoğan'ın çok hoşuma giden bir tavrını gözlerimle gördüm, onu paylaşacağım sizinle. Affet anne!.. Önceki gün saat 20.00 suları. Kandili ıskaladım ve anamın elini öpmedim diye içimde daraltı var. Bu konuda çok hassastır, affı yoktur uyy... Gidip türlü çeşit hokkabazlık yapacak; "Anne valla yayın gününe denk geldi kandil. Yoksa hiç..." türünden özür girişimlerinde bulunacağım. Dikkat kesilmişler Haliç Köprüsü'nden ana ocağının olduğu Vatan Caddesi'ne doğru seyir halindeyim. Baktım 200-300 metre aralıkla polisler var yol yanlarında. Trafik ekipleri ise hemen her kavşakta konuşlanmış, dikkat kesilmiş vaziyetteler. Edirnekapı Kavşağı'na geldiğimde gördüm ki; burada polis sayısı daha da fazla. Sağda en uygun yerde yavaşlayıp sordum bir komiser muavinine; - Hayırdır komiserim ne bu telaş, ne bu kalaba haller? - Başbakanımız geliyor Savaş Bey. - Öyle mi?.. Nereye geliyor ki bu havalide?.. - Vakıf Gureba Hastanesi'ne geliyor. Az sonra burada olur. Az bekle anacığım Hastanenin girişi bir arpa boyu ötemde. "Biraz durup bakayım, sonra giderim anama" dedim içimden. Sonra acuk daha sürüp, hastanenin cümle kapısından girdim. Baktım ki orası da epey yoğun. Çevik kuvvet, siviller, hastane güvenliği hepsi oralarda ve pür dikkat durumdalar. Aracı bir köşeye park edip bina girişine yürüdüm. Tam o sırada da Başhekim Nedim Samancı'yı gördüm karşımda. Geçiyordum uğradım!.. Doktorluğunu da, idareciliğini de takdir ederim onun. Çok şey kattı Vakıf Gureba'ya Nedim Hoca. Ona sordum bu kez: - Hocam hayırdır teftiş mi var? - (gülerek) Yok canım, rutin ziyareti sayın başbakanın. - Nasıl yani? Tayip Bey buraya gelip gitmeyi rutine mi bindirdi? - Hayır hayır. Birkaç zamandır böyle oluyor bu. Kayınpederi... Emine Hanım'ın babası burada yatıyor çünkü. - Öyle miii? Vallahi bilmiyordum. Nesi var kendisinin? - Yaşı hayli ileri. Buna bağlı bazı rahatsızlıkları vardı. Yoğun bakımda yatırdık bir süre. Şimdi çok iyi maşallah. Siz nereden duydunuz da geldiniz? - Ben geçerken gördüm önlemleri. Sorunca söylediler. Bir bakayım dedim. - Haa anladım... Çünkü çok da bilinsin duyulsun istemiyorlar. Bakın kaç kez geldiler kimsenin haberi yok. Ailevi bir durum. Kısa kısa dertleşmeler Tam bu sırada bir canavar düdüğü çalıyor ve "giriş" gerçekleşiyor. Kırmızı plakalı başbakan aracı gelip tam kapıda duruyor. İner inmez kapıdaki personelle, bazı hasta yakınlarıyla ayak üstü selamla- şıp, kısa kısa dertleşiyor Tayyip Bey. Emine Hanım da yanına geldiğinde kapıya doğru seğirtiyorlar ve yüz yüze geliyoruz. Tayyip Bey şaşırıyor beni orada görünce. Diyor ki; - Aaa Savaş Bey merhaba. Hayırdır burada böyle? - Buraya çok yakındım, geleceğinizi duydum. Merhabaya uğradım. Bu arada geçmiş olsun hanımefendi babanız rahatsızmış. - Sağ olun, şimdi iyi durumu şükür ki. Doktorlarımız sağ olsun. Kıbrıs çocukları Sonra koridoru yürüyerek geçiyoruz birlikte. Kıbrıs'ta yaptığım programı izlemiş Tayip Bey; "Özellikle okul çocuklarıyla yaptığın söyleşi çok hoştu" diyor. Asansörün kapısına gelip duruyoruz: - Bu bir aile ziyareti ne de olsa. Ben müsaadenizi istiyorum. Geçmiş olsun dileklerimi iletin beyefendiye lütfen. - Sağ olun. Elbette ileteceğiz. Hoşçakalın... Sonra onlar yukarıya çıkıyor ben geri dönüyorum. Maydonoz olunca Koridorda sağ tarafta bir müracaat kabini var. Hemşireler, hastabakıcılar ve birkaç hastane güvenliği kendi arasında konuşuyor, kulak kabartıyorum: - Helal olsun arkadaş. Her imkânları var, burada yatırıyorlar hastalarını! - Valla yaa! Başkaları olsa özel hastaneye filan gider. Kafayı uzatıp maydonoz oluyorum laflarına; - Hiiişt dedikoducular sizi, kim o başkaları bakayım? Önce şaşırıp sonra gülüyor, cevaplıyorlar: - Başkası işte Savaş Abi. Anlarsın ya. Çok var o başkalarından!.. Herkesinki "kıymatlı" Çıkıp tekrar aracıma bindiğimde aynı şeyi düşünüyorum onlarla. Herkesin bir tane ana-babacığı var. Emine Erdoğan istese; hasta babasını çok daha konforlu ve teşekküllü bir hastanede yatırabilir. Ama yapmamış, getirip SSK'ya ait Vakıf Gureba'ya emanet etmişler onu. Bu erdemli davranışı hiç kimsenin ruhu duymasa da en azından orada yatan tüm hastalara, hasta yakınlarına, hastane personeline nasıl bir güven aşısı, nasıl bir moral yapıyor düşünsenize. İşte o yüzden böyle bir başlık koydum yazıya. Gerçekten de; "Emine Erdoğan'a başbakan eşi" demeye bin şahit ister. Yalan mı?..
|