Hangi yıldız parlıyor
Hükümet, muhalefetin yok denecek kadar silik kalışını, hem kendisi için, hem de ülke için 'yıldızın parladığı'na yoruyor. Şiddetle esen, sonra biraz duraksar gibi olan ama belki sandık saatinde yine patlayacak olan 'Erdoğan rüzgarı' gerçekten kendisi ve partisi için 'nimet', ülke için 'mürüvvet' mi? Doğrusu şahsen henüz ülkem için 'yıldızın parladığı' bir dem göremiyorum. Aksine muhalefetsizlik beni ürkütüyor. Muhtemeldir ki, iktidar partisinin zirvelerinde bu ürküntü, başka parti veya partiler adına duyduğum vahlanışla açıklandığı için dudak bükülüyor. Tabii kimsenin kalbi ile dilinin aynı sözü söylediğine ihtimal tanımaz, ülkenin hayrı ve sizin akıbetiniz için fikir beyan edebileceğine inanamazsanız, herkesi haksız ve akılsız, yalnızca kendinizi haklı ve akıllı bulmanız kaçınılmazdır. O zaman da, sözgelimi Baykal yerlere serilirse niye fena olsun ki? Sandık, muhalefetteki bütün partilerin daha da geriye gittiğini ortaya çıkarırsa bu neden iktidara ve ülkeye sıkıntı getirsin?. Oysa daha şimdiden iktidar partisi rakipsizliğin derdini çekmeye başladı. İşte, teşkilatlar sandığa yoğunlaşamıyorlar. İktidar partisinde her şey var ama 'hareket' olmanın heyecanı yok. Para sebil, araç sayısız, adam istemediğin kadar.. Lakin ikbal şehvetinin bir araya toparladığı derleme örgüt yapıları 'en büyük olma' cakasından seçim işlerine vakit bulamıyor! Nasılsa partinin başında bir velinimet var! Bu manzarayı, yemekli toplantıya girmekte olan Erdoğan için, partili hayranlarından birinin ifadeleri özetliyor: "Allah'ım; her şeyi bu adama verdin.. Boy onda, yakışıklılık onda, güzel konuşma onda.." Bunu, yüz binlerce benzeri gibi iman ederek söylüyor.. Eh, tepede böyle bir 'mucizevi varlık' duruyorsa teşkilat niye tatlı canını sıksın? Elbette muhalefetsiz iklimin asıl kaygı verici yanı iktidarın gevşemesi değil. Uyanabilmeleri için kendi önlerine düşecek 'ak' saçlara dikkatlerini çekmeye çalışıyorum. Belki buradan başlayarak muhalefetsizliğin ülke için arz ettiği sıkıntılar konusunda ciddi bir zihni mesai sergilemeye başlarlar. - Efendim Erdoğan ne yapsın, muhalefet yoksa eliyle mi icat etsin? Doğru gibi görünüyor, değil mi? Öyle ya; vermemiş Ma'bud, neylesin Mahmut, işte Baykal! Elbette iktidar partisi, olmayan muhalefetin boşluğunu doldurmak gibi bir sorumluluk altında değil.. Devlet bilinci gerektiren sorumluluk, bu gidişi yüceltmede.. Niyaz ederim ki bu nazik gerçeği kavrasınlar. Ülkenin yıldızının, Erdoğan sayesinde veya arkadaşları sayesinde, şu şekilde veya bu şekilde her an parlayabileceğine inanırım. Ancak henüz parlayan bir şey yok. Özellikle de Kuzey Irak, Kıbrıs ve AB konularında bir iktidar dönemi için nihai not verilebilecek hiçbir sınav tamamlanmış değil. Gidişatın güven verici olduğuna dair bir emare de yok. Makro ekonomik göstergelerde, son yirmi beş-otuz yılın en iyi verilerini bulmamız, sadece inşaat iskelesinde düzgün yürüdüğümüzü kanıtlar, o kadar.. Türkiye hala, sadece sıcak para ile -ve kasten- dengeleri sarsılabilecek kadar narin bir mali iskele üzerinde ilerlemeye çalışıyor. Küresel ve bölgesel manevra patronları önümüze 'kabul edemeyeceğimiz' siyasi faturalar koyduğunda nasıl direnebileceğiz? Muhalefeti silecek kadar büyük bir destek almış iktidar, halka her şeyin iyi gittiği duygusunu verecektir. Tam da böyle bir bahar havası eserken önümüze konacak bir küresel diyet -ki Büyük Ortadoğu Projesi ile her an bu masamızın üstüne düşebilir- nasıl ödenebilecektir? O zaman bu halka bir kere daha, -tamamen veya kısmen yapay- yeni bir iktisadi buhranı göğüsleteceğiz? Güçlü bir muhalefetin lazım olacağı zaman da o gündür. Halkın son umudu olmayı arzu etmek, demokrasinin son umudu olmayı tasarlamak demektir. Demokrasinin son umudu olduğunuz zaman, arkanızda darbe yolları döşüyorsunuz demektir.
*** Kurumları, 'devlet olmama' kanıtı sayılacak kadar dehşet verici dağınıklık içinde bulunan bir ülkeyi yönetmek herhalde dünyanın en zor işi olsa gerek. Lakin belki de ben parlayan yıldızları göremediğim için iktidar zirvelerini kuşatan su katılmamış iyimserliği algılamaktan aciz kalıyorum. İnşallah öyledir.. İnşallah kötülerin elleri ayaklarına dolanır da, bize içeriden ve dışarıdan yeni kabus senaryoları dayatılmaz. İnşallah Erdoğan'ın ve has kadrosunun iyimserliği sağlam ilişkilere, sağlıklı bilgilere ve güçlü bir iradeye dayanıyor olsun.
|