AB yolunda 'kondu' rüzgârı
Seçim kampanyası başladığı günden beri artan bir hızla 'çöp-inşaat' üretimi için seferberlik halindeyiz. Şaşmaz 'piyasa verileri' ile belgelenmiş bulunuyor ki; Türkiye utanç verici bir 'kondu' patlaması yaşamaktadır. Sanki devlet en yetkili ağızlarla ahaliye çağrıda bulunmuş: -Koşun, İstanbul başta olmak üzere bütün şehirlerin etrafı yağmalık ilan edilmiştir. Sadece kenarlarda değil, şehir merkezlerinde de gözünüze kestirdiğiniz kaçak katları veya çıkmaları hemen halledin. Böylesi bir daha olmayacak. Kim ne yapabilirse, ne kapabilirse yanına kar kalacak. Kıyıda köşede dövizi ve altını olup bozduran, akraba-i taallukatından, konu-komşudan borç alabilen fırlıyor. En garibanı da inşaat malzemesi satan esnafın himmetine el açıyor, veresiye istiyor. Esnaf da yıllardan beri sinek avladığı için, peşin veresiye, kefilli-kefilsiz demeden malını veriyor. İnşaat malzemesi üreten fabrikalar nice zaman sonra fazla mesai yapıyor, bayiler gece yarılarına kadar açık kalarak talebi karşılamaya çalışıyor. Piyasa öyle canlandı ki, IMF uzmanlarının dudakları uçuklayacak. Yıl sonunda 'büyüme oranı' ile ilgili rakam açıklandığı zaman, bu seçim döneminde üretilen su katılmamış haram miktarı, inşaat ve siyaset sektörünün göğsüne birkaç puanlık utanç madalyası olarak asılacak.. Yalnız, mahalli görevliler ve belediye yetkilileri bu defa çok dürüstler! Başka zaman, yasa dışı inşaatlara göz yummak için 'çorba' adını verdikleri 'haraç'larını sektirmeden alırken şimdi ortalarda bile görünmüyorlar. Açıkçası rüşvet doğrudan sandığa gittiği için bu günlerde 'kondu'cudan herhangi bir 'tahsilat' yapılamıyor! Lidere inat 'yürü ey konducu' Bu tam bir azgelişmiş toplum seferberliği! Hem de neredeyse 'icma-ı ümmet' ile gerçekleşiyor! En küçük bir itiraz duyulmuyor. Muhalefet cephesinin 'çağdaş' ve 'ilerici' unsurlarından bile 'bu ne kepazeliktir' diye feryat eden yok! İlgili sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri etkisiz. Avrupa Birliği'nden 'müzakere tarihi' almaya hazırlanan Türkiye bu.. Galibi şimdiden belli bir seçim için çöp-inşaat patlamasına nasıl göz yumuluyor? Hem de Başbakan miting meydanlarında adeta vatandaşla münakaşa edercesine 'popülist politika'ların bittiğini haykırıp dururken!. Erdoğan'ın Yalova'da geçici konutlarla ilgili vatandaş taleplerine tepkisi herhalde kulaklarınızda çınlıyordur: "Hayır, biz bu dediğinizi yapamayız. Buraların da gecekondu bölgeleri gibi sorun olmasına göz yummayacağız. Size doğru dürüst evler yapacağız ama bedava değil. Uygun şartlarla parasını ödeyeceksiniz.." Erdoğan'ın samimi olmadığına inanabilir miyiz? Hayır, böyle bir 'oyunculuk' mümkün değil.. Başbakan 'popülist politika' yapmama isteğinde mutlaka samimidir. Üstelik bu yönde çok başarılı olduğuna da içtenlikle inanmaktadır. Öyleyse bu göz yumuş neden? Halk yağcılığına tenezzül etmemekte ısrarlı görünen ve seçimi çok rahat bir şekilde kazanacağı kesin olan bir başbakanın döneminde bu yaygınlıkta gecekondulaştırma rüşvetini ne ile açıklayabiliriz?
Temizlik için temiz takım Sorunun cevabını, ilgilendiği takdirde başbakana verilecek bilgi (!) ile çözelim: -Efendim abartılacak bir durum yok. Evet, bazı seçim bölgelerinde ufak tefek göz yummalar olabilir ama yaygın ve yoğun değil. Diyebiliriz ki, eski seçim dönemleriyle karşılaştırdığımız zaman şu an gecekondulaşma yok denecek kadar azdır! Kuyruklu yalan! Aksine, belki de bu seçimdeki kadar yeni gecekondu, ruhsatsız kat ve kaçak 'çıkma' hiç olmamıştır. Halbuki, oy açısından 'tuzu kuru' iktidarın böyle bir çöp-inşaat patlamasını kolayca engellemesi beklenmez miydi? Beklenemezdi çünkü toplum çapında anlamlı bir temizlik 'tek adam' işi değil, 'takım işi'dir. Yakın dünü itibariyle tepeden tırnağa kirlenmiş bir toplumdan birkaç ay içinde toparlanan kadroyu 'hakiki temizlik' hareketine dönüştürmek için değil 'Tayyip' olmak, doğrudan Allah'ın Adamı olmak bile yetmez! Hazret-i Peygamber dahi birkaç ayda mesafe alamadı; ancak dokuz yıl zarfında kokuşmuş Mekke toplumundan bir avuç insanı temizleyebildi.. Aslında bu manzara, ülke olarak AB üyeliğini, gerçekte ne getireceğini bilmeden istediğimizi belgelemeye kafi! Kuvvetle muhtemeldir ki; yeni eski cümle 'kondu' ahalisi arasında bir yoklama yapılsa yine yüzde 70'lere varan bir oranla 'ille de AB'yi isteriz' görüşü çıkar! AB dedikleri ölçütler ve kurallar diyarı, bu kafa ile girilecek yer ise ne işimize yarayacak? Yok girilemez ise niye kendimizi kandırıyoruz?
|