| |
Terliklerin kardeşliği
Çooook uzun zamandır İnönü'de maça gitmemiştim. Hatta hafızamı zorlayıp gittiğim son maç üzerine bir beyin fırtınası gerçekleştirsem de sonuca ulaşamadım. Cumartesi futbol adına güzel bir gündü. İkinci ligle başlayan televizyon yayını, Premier League, Kanaryam'ın Adana deplasmanı ile devam etmekteyken, İnönü'de beleş locaya çökebiliriz önerisiyle daha da bir anlam kazandı. Apar topar Fener maçını bitirip Dolmabahçe'ye ışınlandık. İşin güzel tarafı locaya dadanma girişiminde bulunan ekibin büyük bir kısmı Fenerli. Dürüst olmak gerekirse Beşiktaş bu stattan daha fazlasına layık. Tamam çok güzel bir yer, çok güzel bir mimari ama çok küçük. Yani Şükrü Saracoğlu'ndan sonra burası proje-maket tadında bir yer gibi geliyor. Sakın yanlış anlaşılmasın bizim stat sizinkinden daha iyi geyiği yapmamaktayım. Sadece eğer bundan sonra statlar bir takımın büyümesindeki en önemli parametrelerden biri olacaksa, Beşiktaş'ın bu anlamda da büyümesi gerekiyor demek istiyorum. Beş gole rağmen sıkıldığımı itiraf etmek zorundayım. Eğer futbol kuralları yeniden yazılmış olsa ve amaç gol atmamak üzerine kurulsaydı Beşiktaş-Antep maçı bakınız şekil 1a olurdu. Bu arada maçtan bir gün önce Antep otobüsünü Şirinevler'de yoğun olarak yer tutmuş outlet kotçuların önünde gördüğümü de söylemek istiyorum. Eskiden Orta Avrupa takımları İstanbul'a geldiklerinde rastlanırdı bu tip alışveriş manzaralarına. Maça dönelim... İkinci yarı mevzudan koptuğumu ve odaklandığım yegane aktivitenin kale arkasına yerleşmiş, dans eden Twigy terlikler olduğunu söylemek istiyorum. Televizyondan izlendiğinde o kadar dikkat çekmiyor. Çıplak gözle tek başına bir eğlence. Önce üzülüyorsunuz. Yani bunun içine girmiş adam saatlerce oynamaktan hoplayıp zıplamaktan sıkılmaz mı diye. Düştükleri an kalkmalarına imkan yok. Ters dönmüş tosbağa aerodinamiğine sahipler çünkü. Bir de kaytarma fırsatları hiç yok. Amirleri var ve sürekli zulüm yapıyor. Oraya gidin, buraya kaçın, twist oynayın, samba oynayın, gıpraşın diye sürekli talimatlar yağdırıyor. O arada da Lucescu Tayfur'a talimatlar veriyor. Nasıl paralel kurgu ama... Şimdi bu oynayan terliklerden her statta var ve benim aklıma güzel bir proje geldi. Özellikle derbilerden önce gerilmiş ortamı keşkülleştirmek adına bu arkadaşlardan faydalanmalı. Mesela amigolar bir araya gelip dostluk mesajları verirler. Terlikler bir araya gelsin mesela bundan sonra. Veya idmanlara baklava götürme, futbolculara sahip çıkma törenlerini yine terlikler yapsın. Dalga geçmiyorum, çok ciddi bir potansiyel var bu işte. Bakın Pepsi de fark etmiş ve onlar da oynayan Pepsi'leri sürmüşler meydana. Bilmiyorum ekranlara yansıdı mı? Endüstrileşen futbol benim önerilerimi dikkate alır umarım. Veya maçlar daha zevkli olur da oynayan terliğe, kutu kolaya proje çizmeyiz!
|