Kara ölüm rüzgarları
Irak işgalinin eli kulağındaydı. Artık ilk füzenin mandalına basılmasına saatler kalmıştı. Şöyle yazmıştık bu köşede:
*** Bu savaşa hazırlanan, bu savaşa "evet" diyen, bu savaşa destek veren herkes ateşle oynuyor.
Korkumuz kör düğüme vurulan baltanın yeni, kanlı ve uzun yıllar sürecek misillemelere yol açmasıdır. Korkmak için sebebimiz çoktur. ABD konvansiyonel bir savaş için bile aylardır hazırlanıyor; gemilerini, uçaklarını, füzelerini, askerlerini yığıyor bölgeye.
Açık oynuyor kozlarını...Öyle olmak zorunda... O, devlet çünkü... Karanlık pusularda bekleyen teröristinse nerede duracağını, nereden vuracağını bilen var mı peki? 19 falçatalı adamı bilen oldu mu? Evet... Herkes bir kez daha düşünmek zorunda. İlk füzenin mandalına basmadan önce bir değil bin kez daha düşünmeli. Bin kez daha! Bu savaş sanıldığı gibi on günde bitecek bir savaş olmayacak! On gün sonraki sonuçlara bakıldığında ABD kazanmış sayılacak. Ancak, yalnızca muharebeyi.
Savaş, asıl o zaman başlayacak.
Savaş, Amerikan birliklerinin muharebeyi kazandığı gün başlayacak. Muharebe 10 günde bitecek.
Savaş 10 yılda bitmeyecek.
Ortadoğu'da işgalci niteliğindeki kalıcı bir Amerikan varlığıyla; barış değil, olsa olsa "terör ve bir büyük savaş" tetiklenir.
Kurtardığı Kuveyt'te bile nefret duygularının egemen olduğu bir gücün, yeni "Bush doktrini"yle varabileceği nokta, bütün dünyada yeni ve süresiz bir terör dalgası ve yeni bir ortadoğu savaşı olur ancak.
Bütün bir Arap Aleminin "Amerikan destekli yeni bir İsrail" olarak algılayacağı "Kürt devleti" dahil, atılacak her adım, cehennem ateşine atılan "benzin" yerine geçer.
On gün sonra her şey "süt-liman" görülebilir. Ama o gün, on yılda bitmeyecek bir yangının kıvılcımlarının parladığı gün olacaktır. Filistin sorunundaki "tarihi pozisyonu"yla Arap ve İslam Aleminde "suçlular listesi"nin başına yazılmış ABD'nin, bu "sicil"iyle Ortadoğu'da "oturma vizesi" alması mümkün değildir.
Özetle... ABD "içtenlikle" şiddeti ortadan kaldıracağına inanmış olabilir. Ama şiddetin şiddetle çözüldüğü görülmüş şey değildir.
Şiddetin, şiddetle tırmandığı gerçeği ise yazılmış tarihin en kalın cildidir. O "meş'um" gün gelip de ilk silah patladığı, ilk füze atıldığı andan itibaren, bütün dünya sonu gelmez bir terör cehenneminin içine girecektir.
Kimse bu terör çemberinin dışında kalamayacaktır. Kimse!...
Bütün dünyada, hepinizin yaşamı, hepimizin yaşamı; ne zaman ve nereden geleceği belirsiz "uzun bir ölüm"ün gölgesinde geçecektir. 11 Eylül bile "cim karnında nokta" kalacaktır yaklaşan cehennemin yanında!
Kimi eğitimli (Amerikan) askerlerinin "acımasız"lığını kaydeden tarihin içinde, "sorumsuz terörizm"in acımasızlığının boyutunu öngörecek "radar" icat edilmedi henüz.
Yanılmak en büyük ümidimizdir.
*** Evet, böyle demiştik ilk füzenin mandalına basılmasına saatler kala... Ne yazık ki ümidimiz gerçekleşmedi: Yanılmadık.
O günden bu yana 500 sivil öldü terör yangınında...
Ancak, henüz "bütün terörlerin anası" başlamadı. Bunu da gizlendiği mahfillerden ses veren terörün "ağababası" söylüyor.
İnanmamak için yeterince sebebiniz var mı; inanmak için çokken?
Bu yazının başlığındaki "Kara Ölüm Rüzgarları" gelen yeni dalgaya onların verdiği isimdir, "Hazırlığımız yüzde doksan tamamdır" diyerekten...
Peki çaresi yok mu insanlığın cehennem ateşini durdurmak için, "Kahrolsun terör!" demekten başka?
Var elbette... Bir sonraki yazıda!
|