23 bin insan öldü!
Irak savaşı 1. yılında... Savaşın bir yılı hatırlanırken pek çok şey söyleniyor. Ama biz bir tek şey söylemenin yeterli olacağına inanıyoruz. Dile getirilecek bütün siyasal ve diplomatik analizler bu bir tek cümlenin gölgesinde kalmaya mahkum edilmelidir: 23 bin insan öldü! Evet; şu oldu, bu oldu; şu olacak, bu olacak... Ne önemi var! Bu savaş, çoğu Iraklı, pek azı Amerikalı -nereden olduğu fark eder mi ki- 23 bin insanın ölümüyle sonuçlandı. Aslında sonuçlanmadı da... İnsanlar dünyanın her yanında bu savaş yüzünden ölmeye devam ediyor. Ve ne yazık ki -ve görünen odur ki; ölmeye de devam edecek... Kara ölüm rüzgarları esmeye devam edecek dünyanın dört bir yanında... Peki değiyor mu, değecek mi? Elbette, hiçbir amaç insan ölümlerini haklı çıkaramaz. Lakin birileri ısrarla ve hala bu savaşın "Ortadoğu'da barış ve demokrasi" için çıkarıldığını söylemeye devam ediyordu. Ve.. Fena halde yanıldıklarını, tam 30 yıl boyunca Beyaz Saray'daki bütün başkanların terör danışmanı olan Richard Clarke yüzlerine tokat gibi vuruyordu. Savaştan bir yıl sonra yazdığı kitapta... Hatta, bırakın "barış ve demokrasi" gibi "soylu" amaçları; bu savaşın körfezdeki "petrol çıkarları"nı gözetecek "soysuz" amaçlar için çıkarıldığını söyleyenler bile yanılıyorlardı aslında... Bu savaş düpedüz ve tamamen bir "intikam" savaşıydı. Hem de haksız bir intikam... Saldırılan ülkenin hak etmediği bir intikam! Geçen yıl bugünlerde; savaşı analiz edenlerin, "barış ve demokrasi" lakırdısıyla, "petrol savaşı" söyleminde ikiye ayrıldıkları günlerde; galiba yalnızca bu satırların yazarı ısrarla "Ne o, ne bu!" diye yazıp çizmişti. Bu savaşın yalnızca ve yalnızca "öfkeli bir 11 Eylül intikamı" olduğunu ve başka hiçbir şey olmadığını söylemiştik. Yazdıklarımızı bir yıl sonra hatırlatıyor olmamızın sebebi "Biz demiştik!" diye böbürlenmek için değildir. Eğer hala bu savaşa destek verenler varsa; duruşlarını bir kere gözden geçirmeye "davet" içindir.. Öfkeli ve "haksız" bir intikam duygusuna destek vermekten vazgeçmeleri içindir: Kelimesi kelimesine şöyle yazmıştık bir yıl önce bu köşede: "Bu savaş Irak'a karşı bir intikam savaşıydı. Bu kadar basit bir gerekçe 'ağır tahlilciler' ve 'komplo teorisyenleri'ni tatmin etmese de öyleydi. ABD, Irak'tan 11 Eylül'ün intikamını almak istiyordu. Taliban'a inen bombaların bir anlamı yoktu. El Kaide'yle ve Usame'yle savaş bir türlü 'gerçek savaş' olamıyordu. Ortada 'elle tutulacak' bir düşman yoktu çünkü. 'Niyet'lerin üstüne akıllı bombalarla gidilemiyordu. Hedefe konulacak bir ülke lazımdı. Yani somut bir hedef. O hedef Irak'tı. Irak'ın 'doğrudan' 11 Eylül'ün içinde ve arkasında olup olmamasının fazlaca bir önemi yoktu. Irak'ın, Amerika'nın 'kalbine bombayı yollayan' düşman çemberinin içinde görülmesi yeterliydi." Richard Clarke ise önceki gün "kelimesi kelimesine" şunları anlatıyordu CBS'te: "11 Eylül saldırılarının hemen ardından,Savunma Bakanı Rumsfeld 'Irak'ı bombalayalım' dedi. 'El Kaide Irak'ta değil, Afganistan'da diye uyarınca: 'Olsun...Afganistan'da hiç hedef yok.Irak'ta çok hedef var,biz orayı bombalayalım' diye ısrar etti. Rumsfeld şaka yapıyor sandım, ancak ciddiydi. Başkan Bush da, kolumdan çekip tehditkar bir ifadeyle; 'Irak mı yaptı bunu? Bağlantıyı bul!' dedi. 'Yıllardır Irak'ı takip ediyoruz. Bağlantı yok!' deyince beni dinlemedi,tersine sinirlendi..."
*** "İntikam" duygularıyla yani öfkeyle kalkanların; karşı "intikam" duygularıyla yüzleşip zararla oturmalarından daha "tabii" ne olabilirdi ki? O günkü yazımız da şöyle bitiyordu zaten: "Önemli olan şu: Bu savaşın; daha sonra hem ABD'de, hem de dünyanın başka köşelerinde yeni intikam eylemlerine yol açma tehlikesi. Korkarız ki, yeni savaşın sonrasında, dünyanın her yanında kimsenin rahatı kalmayacaktır. Gerilim tırmanacaktır. Korkarız ki dedik ya.. Bizce korkmalıyız... En başta da biz!..." Siz hala korkmuyor, bu uyarıları dinlemiyor ve ciddiye almıyorsanız hala; Richard Clarke'ı dinleyebilirsiniz mesela... 30 yıldır tüm ABD başkanlarının ciddiye aldığı "adam"ı yani...
|