Ayılık var hamurunda!...
Elbette yukarıdaki sözcükler kolay kolay bu yazının başlığı olmazdı. Olamazdı! Her yerde sıkça çalınan bir şarkının sözleri olmasaydı şayet... Madem ki şarkılara konu olarak "meşru"laşmıştır, öyleyse pekala bu yazının da esin kaynağı olabilir "ayılık" mevzuu...
*** Aslında böyle sözcüklerin şarkılarda kullanılmasına bu satırların yazarının hiçbir itirazı yoktur. Yıllardır, milyonlarca dünyalının şarkılarını müthiş bir tutkuyla dinlediği Eminem'in,Türkiye'de de "peynir-ekmek" gibi satılan albümlerinin kimi sözleri Türkçe'ye çevrilse; memleketin "ahlak bekçileri" fazla mesai zengini olur. Ama şarkı dediğin de budur. İnsana dair tüm duygu ve düşüncelerin müzikle ifadesi. O duygu ve düşünceler kimi zaman büyük aşkların ve ayrılıkların acısını anlatır, kimi zaman da dizginlenemez öfkelerin kahrını ve küfrünü!.. Bazen de dalgasını geçer, başka türlü baş edemedikleriyle... İsteyen istediğini dinler ve sever, kime ne? Kendi duygu ve düşüncelerinin ifadesini hangi şarkıda, hangi türküde buluyorsa onun peşi sıra gider dolu dizgin... Kime ne? * * * Genç bir kadın, hızlı bir "tekno ritm"in eşliğinde "acayip" sözcükleri peş peşe sıralıyor. Şarkı söylemekten çok konuşur ve dertleşir gibi... Biraz da alaycı... Bu da bir yol elbet, söz konusu olan müzikse... Orson Welles'in müzik eşliğinde "konuştuğu" o unutulmaz "şarkı"nın, müzik tarihinin klasikleri arasında yer almadığını kim söyleyebilir: "Ben gençliğin ne olduğunu bilirim. Ama sen yaşlılığın ne olduğunu bilmezsin!" Son zamanların radyolardaki "hit" şarkısının; Orson Welles'inki gibi on yıllara eskimeden dayanmak iddiası olduğunu sanmıyoruz. "O" şarkının yıllar boyu kitleleri yakalamasının, insanlığın en büyük sorunsallarından biri olan "gençlik-yaşlılık" ikilemi üzerinde temellendiğini biliyoruz. Lakin işte bizim "hit" şarkımızda; ülkenin en büyük sorunsallarından biri üstünde boy veriyor: "Ayılık" meselesi üzerinde!.. * * * Ayılar aslında çok da sevimli hayvanlardır. Onlara nasıl baktığınıza bağlı... Yıllar önce beyaz perdede fırtına gibi esen ve bütün rollerini "Ayı"ların paylaştığı filmin final sahnesinde gözyaşı dökmeyen var mıdır? Lakin "malum" şarkının hikayesi "ayı"lardan çok "ayılık"lara dairdir... Ayılara atfedilmiş "kaba-saba" ve dozu değişen "ezici şiddet"e göndermeler içerir... Şarkıyı söyleyen bir kadındır... O nedenle ayılık atfettiği kitlelerin "karşıcins"ten olduğuna hiç şüphe yoktur. Esasen şarkının söylendiği her "mek"da kadınların "alaycı bir intikam" hissi içinde erkek milletine doğru hiç de "iyi niyet ve sempati" içermeyen "selam"lar gönderiyor olmaları hiçbir şüpheye yer bırakmaz. Ayrıca şarkının daha çok kentli kadınlar tarafından tutuluyor olması; sevimli hayvana atfedilen "özellikler"in; yalnızca "varoşların ve kırsalın erkekleri"ne dair bir "keyfiyet" olmadığının en büyük delilidir. "Bir kısım" erkek milletinin şarkıdaki "alaycı kadın isyanı"nın "terennüm"ü sırasında sırıtarak "tebessüm" ediyor olmaları ise; galiba şarkının haklılığına dair başka ve önemli bir "delil" olarak ortaya çıkar. * * * Ortaçağ, Avrupa'da 400 bin kadını katlederek erkek egemenliğini ilan etmişti. Üç gün önce kutlanan(!) Dünya Kadınlar Günü'ndeki sayısal veriler gösterdi ki "o" egemenliğin bu coğrafyada hala sürüyor olmasında "kadınlara yönelik şiddet"in büyük rolü var. Öte yandan... "Hakimiyet kayıtsız-şartsız erkeklerin!" değilse şayet; neden 28 Mart'tan sonra hiçbir şehrin belediyesini kadınlar yönetmeyecek? Elinin "hamur"uyla erkek işine karışmak yasak mı hala? Yoksa?
|