'Üniforma ile namaz'
Haber ilginç: "Üniformayla camiye gitti, TSK'dan atıldı.." Eğer Türkiye'de laikliğin kötüye kullanıldığına inanıyor, bu işte Ordu'nun haksız şekilde 'durumdan vazife' çıkardığını düşünüyorsanız... 'dinin sahibi' havalarında siyaset yapanlardan iseniz... bilerek veya bilmeyerek düzen adına düşman 'kırmızı kuvvet' görevi ile dost 'mavi kuvvet'lere 'özel harp tatbikatları'nda hizmet veriyorsanız... küresel veya bölgesel servislerin bilinçli veya bilinçsiz işbirlikçisi iseniz yaygarayı basarsınız: "İşte Ordu'nun İslam düşmanı olduğuna bir kanıt daha!" Eğer bu cephenin tam karşıtı iseniz haber sizin için de çok önemli bir gelişmedir: "Hele şükür! Ordu nihayet köktendinciliğin kökünü kazımak için köktenci bir tavır koydu!" Eğer samimi bir demokrat iseniz haber başlığı size de bir 'garip' görünür. Ancak, tamamını okuyunca meselenin göründüğü kadar basit ve sert olmadığını fark edersiniz. Hadisenin can alıcı noktası; TSK'nın 'üniforma ile kışla dışındaki camilere girme yasağı'dır. Dolayısıyla habere konu olan astsubay 'üniforma ile camiye gittiği için' değil, 'üniforma ile kışla dışındaki camilere gitme yasağına uymadığı için' Ordu'dan çıkartılmıştır. Bu kaydı koymamın sebebi, yasağı savunma değil, meseleyi doğru çerçeveleme arzusudur. Bir kere olayı 'üniformayla camiye gitti, TSK'dan atıldı' şeklinde özetlemek, Ordu'nun namazla ve genel olarak İslam'la bir derdi olduğu izlenimi doğurur.
Dinime ta'neden kadı... Haberin içeriğine daldığınız zaman ise, eğer köktenlaik ve köktendinci değilseniz, yasağı önyargısız olarak sorgular, mantığını ararsınız. Neden, üniforma ile kışla dışındaki camilere gitmek yasak? Sinsi bir işgüzarlık mı var? Bir Ordu'ya içeriden verilebilecek en yıkıcı zarar, onu halkından kopuk, hatta halkına karşıt bir durumda göstermektir.. Güçlü bir Ordu'yu yaralamak istiyorsanız, toplu iğnenin ucu kadar bir fesat çekirdeği bile büyük iş görebilir: Fitne profesyoneli iseniz mesela dersiniz ki: "Rütbeli asker üniformayla askeri birlik dışındaki camiye giderse, bu durum bir kısım Alevi vatandaşlarda tedirginlik meydana getirebilir.." Bu fitne çekirdeğinin kartopu haline getirilmesi işten değildir. Ardından iş o hale gelir ki, Askeri Yüksek İdari Mahkeme gibi uzman bir kuruluş kalkar 'namaz' kılmayı, siyaset ve ideoloji kovalamakla bir tutan gerekçe dayatabilir: "Bir ideolojik fikrin salt Ceza Kanunu'nda suç olarak gösterilmediği gerekçeleriyle, kamu görevlisinin kamu hizmetinin ifasında bunu serbestçe yayabileceği, bu düşüncesi doğrultusunda faaliyetlerde bulunabileceği gibi sakat ve çarpık bir sonuca ulaşmak mümkündür. Nitekim, İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği ile, TSK mensuplarının ordu içinde siyasi faaliyette bulunmaları, bu yönde ima ve davranışları dahi yasaklanmış olduğundan, ceza kanunlarında bir suç olarak gösterilmese dahi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşlerin Silahlı Kuvvetler bünyesi açısından 'yasa dışı' olduğunda kuşku yoktur. Burada asıl olan, salt bu tür ideolojik fikir ve düşüncelere sahip olmak, bu tür faaliyetlerde bulunmak veya karışmak unsurlarının gerçekleşmesidir." El insaf!!!
Muzır kahramanlık Böyle bir 'mütalaa'yı TSK tarafından alınmış 'kışla dışında üniforma ile namaz kılma yasağı'na gerekçede kullanmak, hukukun çıldırmasıdır! Ortada doğrudan namaza ilişkin bir yasak yok. Rütbeli asker sivil kıyafetle her camiye gidebiliyor. Üniforma ile de askeri birlik içindeki camilere de gitmesinde bir sıkıntı yok. Doğrudan 'inanç özgürlüğü' ile çelişen bir yasak söz konusu değil.. Oysa gelin görün ki, Ordu'nun içinden hem de hukuk adına sarf edilen sözler; 'namaz yasağı' nifakı geliştirmek isteyecek olanlara çanak tutuyor! Hadise; Ordu'yu sürekli dindarlık-dinsizlik tartışmasının taraflarından biri olarak göstermek, inançlara da müdahale eden bir dinamik gibi algılamak, dayatmak, yıpratmak ve kullanmaktır.. Doğrusu toplum olarak bu 'Ordu Bozan' iç ve dış oyunları etkisiz hale getirecek bilinçten yoksunuz. Dinlisi dinsizi, solcusu-sağcısı, İslamcısı-İslam düşmanı ile bütün kesimler için vazgeçilmez olan 'herkese eşit mesafedeki Ordu'dur. Elbirliği ile bütün kesimlere eşit mesafede tutamadığımız bir 'ordu', zorunlu olarak 'kesim'lerden biri haline gelir ve milletin gözbebeği olmaktan çıkar. Bu da bölücülerin ve onları kendi stratejileri için destekleyen servislerin hedefidir. Her kim, Ordu'yu toplumun herhangi bir kesimine hasım göstermeye kalkışır veya bu hassas açıdan istismarcılığa yönelirse, muhakkak doğal bir PKK hizmetkarıdır! O kişi ister asker, ister sivil, ister 'ulusalcı', ister şeriatçı olsun.
|