Siyaset, bugün ve gelecek
* DAVOS Dünyanın geleceği ve siyaset hakkındaki perspektiflerimiz nereye uzanıyor? Ekonomik modellerimiz dünya barışını korumak için sağlam bir zemin mi sunuyor, yoksa bizzat dünyada geçerli olan ekonomik modeller mi dünya barışı açısından korunması gereken zeminleri kırılgan hale getiriyor? Bugün "küresel köy" olduğundan kolayca bahsettiğimiz dünya, zenginlerle yoksulların iki ayrı gezegende yaşamasını niye önleyemiyor?
Değerler arasında "soğuk savaş" yaşanması ihtimalinin güçlenmesi karşısında, AB gibi entegrasyon modellerinin geleceği ne olacak? Küreselleşmenin tetiklediği post modern krizlerin aşılması için elinde yeterli araç ve model olmayan bir dünyada, "dünya düzeni" nden bahsetmenin bir anlamı var mı?
*** Dünyada işlerin yolunda gittiği yönündeki iyimserliği de, herşeyin aslında çok kötü gittiğine dair kötümserliği de aynı anda hem haklı, hem de haksız çıkaran bir zaman tünelinden geçiyoruz. Kaos ve düzen, istikrar ve kriz iç içe geçmiş durumda. Bu nedenle dünyanın geleceği üzerinde çok daha yeni zihinsel araçlarla düşünmenin eşiğinde bulunuyoruz
Küreselleşmenin insanlığı tek bir köy içinde yaşatmasının, insanlığın her bir ferdinin diğeri hakkındaki düşüncesini en iyi noktaya getireceği yönündeki hayale nokta koyulalı çok oldu. İletişim teknolojileri sayesinde dünyanın "küresel köy"e dönüşmesi, insanlığı "tek bir aile"olma bilincine ulaştırmadı. Hatta denebilir ki, iletişim teknolojileri sayesinde kurulan yakınlıklar arttıkça, insanlık "ortak bir dili" konuşmaktan uzaklaştı.
*** Bugün insanlığın kullandığı dilin, ne tür bir bilinç durumuyla bağlantılı olduğu önümüzdeki en büyük mesele. Afrika'daki çocukların süt ihtiyaçlarını karşılayamayan bir dünya, genetik kopyalama tartışmalarına giderek daha çok ağırlık veriyor. Tıpkı internet gibi, insanoğlu her türlü bilinç durumuyla doğrudan ve zahmetsiz temas ediyor, ama bunlar içinden seçme, doğru olanı ayıklama kabiliyetini kademe kademe kaybediyor.
Doğru bilinç durumuna ulaşma tartışmalarının odağını oluşturan "ideolojilerin" "ölümü" de ilan edildikten sonra, insan bilinci uzayda yörüngesini kaybetmişçesine akıyor, dolaşıyor... Siyaset hakkındaki düşünceler de giderek bu modele uyum sağlıyor...
Siyaset bugünümüz ve geleceğimiz hakkında bir düşünce ve tutum geliştirmekten çok teknik bir faaliyete indirgeniyor. Sınırları aşan sermayenin dünya vizyonuna sessiz sedasız teslim olan bir siyaset tarzı çok yeni bir şey gibi sunuluyor. Oysa siyaset, ekonomik faaliyet de içinde olmak üzere insan hayatının tüm yönleri hakkında bir şekilde düşünce üretmekle başlayan bir faaliyettir. Siyaseti bir toplum mühendisliği gibi algılamak değildir bu. Bugüne ve geleceğe dair düşünce ve tutum geliştirmek, insanların hayatları hakkında siyaset yoluyla tepeden inmeci kararlar vermek değildir.
Bugünü yönetirken, geleceği de yönetmenin işin içinde olması gerektiğinden bahsediyoruz. Sadece zenginlik üretmeye dönük öne sürülen tek tipçi süreçlerin ve modellerin dışındaki hayat alanlarını da kapsayan bir bütünsel bakış geliştirmek gerekiyor bugün. Her şeyin kompartımanlaştığı, her kompartımanın kendi içinde mutlaklaştığı bir hayat tasavvurunun küresel düzeyde tıkandığı bir noktadayız.
Tek tek tartıştığımız sorunlar bu makro sorunun parçaları ve yansımaları. Sorunlar karşısında çözüm modellerini tartışırken, esas olanın, bugün ve gelecek hakkında, hayatın bütün alanlarını bir bütün olarak göz önünde bulunduran bir "yüksek siyaset" anlayışı geliştirmek olduğunu unutmamak gerekiyor...
|