Sol ve muhafazakâr gelenek
Sol konusunda kafa karışıklığı hem solda, hem de sağda sürerken, aynı şekilde muhafazakârlık konusundaki kafa karışıklığı, muhafazakar kesimlerde de sosyal demokrat kesimlerde de derinleşiyor. İşin esasında ne " sosyal demokratlık ", ne de " muhafazakârlık " tek bir çizgi ile tanımlanacak kadar bütünseldir. Felsefi düzeyde böyle olmadığı gibi, iş siyasi alana gelince bu daha da karmaşıktır.
*** Türkiye'de solun iddiası, kendi siyasi tutumlarının değişimi desteklediği, sağın ise değişime direnmeyi ve " mevcut"u muhafaza etmeyi esas aldığı şeklindedir. Bu küresel siyasi pratikler açısından görece doğrudur ama, Türkiye'deki siyasal pratikler açısından böyle değildir. Türkiye'de muhafazakar siyasi hareketlerin ortaya çıkışı, tek partide temsil edilen siyaset ve toplum anlayışına karşı olarak gelişmiştir. Toplumu tek bir toplumsal talepten ibaret gibi algılamak, sadece tek bir siyasi temsil çizgisi üretmek çoğulcu demokrasi ile bağdaşmayan bir yaklaşımdır.
Farklılaşan ve dinamikleşen toplumsal talepler ise siyasi temsil biçimlerinin çoğalmasını, siyasi alanın daha renkli siyasi söylemlerle donanmasını talep etmekteydi. Muhafazakar siyasi hareket ise tam da bu talebe uygun olarak, çoğulcu demokrasiyi geliştiren bir dinamik şeklinde ortaya çıktı. Buna direnen ve bu zemini tartışılır kılmaya çalışan ise sol hareket oldu.
*** Muhafazakar hareketlerin Türk siyasetine damgasını vurmuş olanları, daha çok sosyokültürel muhafazakârlık düzeyinde kalmış, siyasal alanda ise muhafazakârlıktan uzak durarak belli oranda değişimi desteklemiştir. Hatta Türkiye'nin en önemli değişim dönemeçlerinde muhafazakar iktidarların işbaşında olduğu görülmektedir.
Muhafazakar hareketler içinde siyasal muhafazakarlığa yaslanan ve değişime direnenler ise merkez siyaseti yapamamışlar, "toplumsal merkez " tarafından kabul görmemişlerdir. Bu bakımdan muhafazakar hareketleri analiz ederken, sosyo-kültürel muhafazakârlık mı, yoksa siyasal muhafazakârlık mı ürettikleri titizlikle ayırt edilmelidir.
*** Bu çerçevede sol siyaset analiz edildiğinde ise siyasal muhafazakârlıkla sol arasında yoğun bağlantılar ve geçişlilikler olduğu görülmektedir. Sol, sosyo- kültürel alanda muhafazakar değerlere mesafeli durarak yerli derinlik üretememiştir.
Sol siyasetin, hep siyasal mühendisliğe yakın bir duruş gibi algılanması bundandır. Sosyo-kültürel muhafazakarlığa karşı toptancı ve retçi tutum alan sol siyaset, öte yandan siyasal muhafazakarlığın en ciddi savunucusu olarak siyasal alanda liberal değerlerin egemenleşmesine direnç göstermiştir.
Sol siyasetin, geleceğini belirlerken bu siyasal denklemi iyi analiz etmesi gerekir. Sol siyaset, sosyo-kültürel muhafazakârlıkla daha yumuşak bir ilişki kurmalıdır, siyasal muhafazakârlıkla ise bağlarını koparmalıdır.
*** Sol'un sol olması ve sol olarak kitle siyaseti yapması buna bağlıdır. Aksi halde evrensel sol değerlerin duruşuna bakarak, Türk solunun bunları temsil ettiğini söylemenin hem pratik, hem de siyasal bir değeri yoktur Sol'un evrensel karakterini koruyarak, "buraya" ait bir siyasi hareket olması, sosyo-kültürel muhafazakârlıkla daha barışık hale gelmesine ve siyasi muhafazakârlıkla bağlarını keserek, siyasi liberalizmi daha çok benimsemesine bağlıdır. Ancak bu model içinden "sol duruş" üretilebilir. Aksi halde sol, "duruş" üretmek yerine, "durum"u korumaya mahkum olmaya devam eder
|