Büyük Ortadoğu? (II)
"Büyük Ortadoğu" bölgesinde yer alan halklar için kritik soru şudur: ABD bu projeyi gerçekleştirmek için Irak'ta kullandığı yöntemleri mi kullanacaktır, yoksa "evrimci" yöntemleri mi tercih edecektir? "Çıplak analiz" temelinde bakıldığında, Irak'a müdahale biçimi, ABD için açılması zorunlu bir parantez miydi, yoksa uluslararası sorunlara müdahale açısından bundan sonrası için uygun gördüğü bir yöntem midir? Bu soru, sorunlu coğrafyalarda yaşayan halkların kafasında en ciddi biçimde yer etmiştir. Bunun da iki tür sonucu olmaktadır.
Birincisi, Batı ile ilişkileri "sertleştirmeyi" tercih eden politik tutum sahiplerinden teröre destek veren gruplara kadar uzanan bir dizi tavır, demokrasiyi ve modernliği Batı'nın kendi dışındakileri sömürmek için kullandığı maskeler olarak sunmaktadır. Gerçekten demokrasi talep eden politik hareketler ve özgürlük talep eden topluluklar ise, kendi isteklerinin dışarıdan dayatma ile gerçekleşmesinin getireceği meşruiyet kaybı karşısında, demokrasi ve özgürlük taleplerini daha çekimser ifade etme durumuna düşmektedirler.
Bu durumda, ABD'nin "Büyük Ortadoğu" dan ne anladığı kadar, bunu gerçekleştirmek için nasıl bir "yöntem" kullanmayı öngördüğü de önem kazanmaktadır. Hatta "yöntem", "içerik"ten daha önemli hale gelmektedir.
*** ABD'nin küresel güç olarak demokrasi ve modernlikle, dünyanın geri kalanını "tanıştırma projesi" bir "müdahale" biçimi olmaktan çok, "küresel sorumluluk"un yerine getirilme yöntemi olmalıdır. Demokrasiyle yönetilen ve refah elde etmiş ülkelerin kazanımlarının başka ülkelerle tanıştırılması ve paylaştırılması, dünyanın geleceğinin barış içinde olması bakımından kaçınılmaz bir gereklilik artık.
Ne siyasi kazanımları, ne de refahı başkalarından esirgeyerek dünyayı barış içinde tutmanın imkanı yok. ABD, Irak Savaşı ile sarsılan dengeleri yerine oturtmak ve küresel düzenin Irak karşısında yaşadığı savrulmayı gidermek bakımından öngördüğü bu projeyi, "küresel düzenin adil biçimde işlemesini sağlayacak kuralların yerleşikleşmesi" için fırsat olarak kullanabilir.
Bunun için sorunlu coğrafyalara "müdahale" anlamına gelen tutumlardan kaçınmak ve "kazanımları paylaşmak" yönünde hareket etmek işin esasını oluşturmak zorundadır. Demokrasi ve özgürlük talebiyle ortaya çıkan yerli dinamiklerin "Büyük Ortadoğu" bölgesinde teşvik edilmesi, bu ülkelerin ekonomik olarak dünyanın kenarından merkezine doğru çekilmesini sağlayacak adımların atılması gerekmektedir.
Dünyanın bir kısmının şeffaf düzenler ve refah içinde yaşamasına karşılık geri kalanının çağdaş siyasi düzenden yoksun bir yapılanma içinde olmasının, terör için en elverişli ortamı oluşturduğunu en iyi ABD görmek zorundadır. Bu nedenle ABD küresel düzenin "güç" değil, "meşruiyet"e dönük olarak işlemesini sağlamak için öncülük etmelidir.
*** ABD yönetim çevrelerinde dillendirilen hakim görüş, "Büyük Ortadoğu" projesinin bu bölgelere bir müdahale anlamı ya da iması taşımadığı, demokrasi ve özgürlük taleplerine yardımcı olmayı içerdiği yönünde. ABD'nin bu çizgide sabit kalması, AB'nin de bu çizginin siyasi değerlerini oluşturmak için katkı sağlaması dünya için yeni bir açılım olacaktır. Bu konuya devam edeceğiz...
|