kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Nisan 2009, Perşembe
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Sinema: İnsanlık aynası

ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR
08.04.2009
28'inci İstanbul Film Festivali'nin Arjantin sineması özel bölümü, Pablo Trapero'nun bir hapishanede çektiği Aslan İni filmiyle bugün öne çıkıyor..
Genç Arjantinli usta yönetmen Pablo Trapero'nun yeni filmi Aslan İni bugün saat 16.00'da Beyoğlu Emek Sineması'nda seyirciyle buluşuyor. İki kanlı bedenin yanında uyanan genç ve güzel bir kadının gerilim dolu anlarını bir hapishane dramasına dönüştüren film, nihayetinde kadın dayanışmasını işliyor.
Trapero bu kez gerçek hapishaneyi dekor aldığı filminde mahkûmlara da rol vermiş.
Yönetmen, filmini SABAH'a şöyle anlatıyor:

İÇERİDEKİ GERÇEKLİK BAŞKA:
"Hapishane, sizi dış dünyadan koparmak üzere tasarlanmış olduğundan kendi gerçekliğini de yaratıyor. Ancak acımasız şartlar dış dünyadan hiç de kopuk değil. Acıklı bir çelişki yani. Dolayısıyla kadınlar hapishanesindeki annelere ait bölüm gayet gerçek dışı.
Çocukların belirli bir yaşa kadar anneleriyle yaşadığı koşullar çok vahşi. Kanun ve yasaların koşulların iyileşmesine dair hiç bir yaptırım yok maalesef.
Benim için sinema insanlığın aynasıdır.
Orta sınıftan beyaz bir kadının olağanüstü koşullardaki halini resmederken sınıf, ırk ve cinsiyet olarak içinde toplu halde yaşadığımız ikiyüzlü durumu göstermek istedim."

BİR ÖZGÜRLÜK MANİFESTOSU: "Amacım bir yandan annelik ve aşk üzerinden, psikolojik bir değişimi göstermenin yanı sıra, ülkedeki vahim durumlara ayna tutmak. Bir toplumda bir farkındalık, bir tartışma konusu yaratsa bile benim için çok önemli. Bu nedenle gerçek bir hapishanede çekmek istedim ve izin almak için çok uğraştım. Başroldeki Martina Gusman da (Trapero'nun gerçek hayattaki karısı) bir yıl boyu hamile ve çocuklu gerçek mahkûmlarla görüştü, dersine uzun uzun çalıştı yani. İnanın gerçeküstü bir durum, bu içeride yaşananlar.
Öyle ki, filmde bu atmosferi dokunabilinir yapmak için uğraşmam gerekti. Toplumda çocuk ve aileye dair romantik söylemler var. Herkes ailenin önemi üzerine şiirler okuyor ama, iş hapishaneye gelince binlerce çocuğu görmezlikten geliyoruz. Filmim aşk, dayanışma ve bir özgürlük manifestosu olarak kabul edilebilir."