kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Nisan 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HAŞMET BABAOĞLU

Bu toplumda ergenler için hayat var mı?

Bir film seyrettim, öyle bir iz bıraktı ki bende...
Hatta öyle bir yara açtı ki...
Ne kabuk bağlıyor, ne de sızısı diniyor.
Reha Erdem'in son filmi " Hayat Var "dan söz ediyorum.
Günlerdir o sızıyı bastırıp film üzerine iki çift laf edeyim diyorum, başaramıyorum.
Peki nasıl bir film "Hayat Var?"
Sinemanın iki saatlik eğlence olmanın ötesinde nasıl derin imkânlar taşıdığını en düz, en sıradan seyirci tipine bile kanıtlayan bir film.
Belki süresi uzun ve bazı bölümleri çok zorlayıcı...
Fakat etkisi de uzun ve güçlü.
Bir de...
Söylemeden geçemeyeceğim.
Filmi seyredeli iki hafta oldu.
Hâlâ zaman zaman gözlerimi kapattığımda sisli bir Haliç manzarası beliriyor gözlerimin önünde..
Ve işte o sırada tıpkı filmdeki gibi ergen ve yanık bir gırtlak Orhan Gencebay'ın şu şarkısını söylüyor zihnimin ta içlerinde...
Gün gelecek isyan edip
Niye doğdum diyeceksin
Gün gelecek isyanına
Kahkahayla güleceksin.
Hayat aslında filmin ana kahramanı14 yaşındaki kız çocuğunun adı.
O anlamda Hayat var! Fakat o kız çocuğu için bir hayat var mı gerçekten?
Ben tam bu noktada filmin peşini bırakıp şöyle sormak istiyorum.
Bu dünyada yoksullar, dağılmışlar, kimsesizleşmişler, kaderin sillesini yemişler ve genel olarak bütün ergenler ve özel olarak da ergen kızlar için...
Hayat var mı?
Ergen oğlanlar yine iyi...
Bir yandan "ana kuzuluğu"yla, bir yandan öfke ve sivilce patlamalarıyla adına ergenlik denen hüzün burcunun sıkıntılarını iyi kötü atlatıyorlar.
Ya kızlar?
Bu toplum...
Ergen kızları görmezden geliyor.
Ya çocuk sayıyor onları, ya yetişkin! Hüzünlerini ve kırgınlıklarını ciddiye almıyor.
Hele küçük kardeşleri varsa eğer...
Canlarının sıkılmasına bile izin vermiyor; hemen bir anne gibi sorumluluklar ve yorgunluklarla kuşatıyor onları...
Nerden nereye...
Bir filmden çıkıp bu noktaya gelmenin ne alemi var, diyeceksiniz belki..
Geçen gün cadde ortasında ağabeyi tarafından ve tabii ki incir çekirdeğini doldurmayacak bir şey için ağır biçimde azarlanan 14-15 yaşında bir kız çocuğu gördüm.
Eriyordu sanki oracıkta...
Belliydi, çaresizlik içini yakıyordu. Kızmak istese kızamaz, kaçmak istese kaçamazdı!
Üstelik herkes ona bakıyordu.
Anladım. O an yeniden çocuk olmak istemişti. İmkânsızdı. Yetişkin olsa peki? Ne değişirdi ki!
Bir his geldi yerleşti içime...
Acaba, dedim...
Bu toplumun mutsuzluklarında, acılarında, çözümsüzlüklerinde ergen kızların ahının payı var mı?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın