kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Nisan 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
EMRE AKÖZ

Obama kaç kez 'laiklik'ten söz etmişti?

Bir süredir İstanbul'un eskicilerini, antikacılarını dolaşıyoruz. Sohbet ettiğimiz esnaf hep aynı şeyi söylüyor: ' Herkesin gözü farklıdır .'
Gerçekten de öyle. Olay kimin, neyi aradığına bağlı: Ahmet için hiçbir anlamı olmayan bir nesne, Mehmet'in gözlerini parlatabiliyor.
Sadece gözümüz değil, kulağımız da seçici davranıyor. Kısa ifadesiyle ' algıda seçicilik' dediğimiz durumu yaşıyoruz. Ancak duymak ve görmek istediklerimizi algılıyor, diğerlerini es geçiyoruz.
Bu durumu, Başkan Obama 'nın Anıtkabir Defteri'ne yazdıklarını ve Meclis'te yaptığı konuşmayı yorumlayanlarda sıkça gördük.
Mesela şöyle bir cümle:
'Obama laikliğe kuvvetli vurgu yaptı .'
Vurgu yapmak ne demek?
Tekrarlayarak ve güçlü sıfatlar kullanarak, dikkatleri belli bir konuya çekmek değil mi?
Peki, Başkan Obama, laiklik kelimesini Meclis konuşmasında kaç kere ve nasıl kullandı?
'Bir' kere! Evet, laiklik kelimesi Obama'nın söylevinde sadece bir kez geçti.
Meclis'te şöyle dedi ABD Başkanı: "(Atatürk'ün) Bıraktığı en önemli miras, Türkiye'nin canlı, laik, demokrasisidir ve bu meclis de bunun devamını sağlamaktadır."
İşte o kadar!
Kuvvetli vurgu dedikleri bu.
Milletvekillerinin bir kısmı bu cümleyi alkışlayınca, Obama da laikliğe vurgu yapmış oldu!
Buna karşılık ' demokrasi' kelimesi aynı konuşmada, sekiz kez geçti. Bunlardan dördü, Türkiye'nin demokrasisine ilişkindi.
Merak ettim:
Sadece bir kez geçmesine rağmen, "Obama laikliğe kuvvetli vurgu yaptı" diyeceksek, dört kez geçen bir kelime için ne diyeceğiz, hangi sıfatı kullanacağız?
Durum böyleyse, nasıl oluyor da, birçok yorumcu ısrarla "laikliğe vurgu yaptı" diyor?
Bunun nedeni, Obama'nın Atatürk'ten söz etmesi olsa gerek: Anıtkabir Defteri'ne yazdığı yüceltici sözlerin ardından, Meclis'te yaptığı konuşmada, Atatürk'ün adını iki kez doğrudan, bir kez de dolaylı olarak andı.
' Tarihi değiştiren lider' sözü gayet şıktı ve bu coğrafya için gerçeğin ifadesiydi.
(Buna karşılık demokrasimizin kurucusu olarak Atatürk'ü gösterdi ki tarihsel açıdan yanlıştır. Tek partili bir rejime demokrasi dendiği dünya literatüründe görülmemiştir.)
Buradan şöyle bir sonuç çıkıyor:
Bizdeki kimi yorumculara göre, eğer birisi Atatürk'ten söz ediyorsa, aynı zamanda laiklikten söz ediyor demektir.
Yani aslında Başkan Obama'nın laikliğe kuvvetli bir vurgu yaptığı filan yok.
Ama Atatürk'e vurgu yapınca, onu çok hoş sıfatlarla anınca, laikliğe de vurgu yapmış sayılıyor.
(Herhalde mantık yürütmenin bu biçimini, ilkokulda öğrendiler: ' Almanlar yenilince, biz de yenilmiş sayıldık.')
Gelelim işin özüne:
Başkan Obama'nın mesajı aslında, önümüzdeki dönemde uygulamak istediği politikalara karşı maraza çıkarmaya hazır olan Kemalist bürokrasiyedir.
' Türkiye'deki siyasi etkini biliyorum. Merak etme, seni görmezden gelmeyeceğim' demekte Başkan Obama.
Bunu da söylemeye mecbur, çünkü ABD, Irak'tan çekilirken Türkiye'nin oynayacağı rol çok önemli.
Ancak Obama'nın diyelim ki 10 talebinden 9'unun Kemalist zihniyete aykırı olduğunu da belirtelim.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın