kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar

Abuzittincim,
Bu Ergenekon'la ilgili Ankara'da son kazı yapılırken, hatırlayacaksın, bi de Selçuklulardan kalma testi bulundu.. Ufak bi ayrıntı ama, testinin bulunduğu yer 1. derecede "Tarihi Sit" alanı. İçerde kocaman kepçeler mepçeler.. Şimdi Abuzittincim tut ki senin de o yerin bitişiğinde, bi tarlan var, elinde ufacık kazma, içerdeki ağaçları sulamak için su kanalı açıyorsun. Affedersin amiyane tabiriyle seni "oyarlar" kardeşim. Niye, çünkü Sit alanlarında "Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurumu"ndan izin almadan tırnağınla bile kazı yapamazsın.. Hele bi de tırnağının ucuna Selçuklu testisi takıldı mıydı eyvah ki eyvah! En az 2 yıl! Orayı asker de kazamaz, polis de, jandarma da.. Kanunen bu böyle. Zaten Ankara'daki kazı sırasında da, biri bunu hatırlamış olacak ki, gecikmeli de olsa, Kurul'dan apartopar izin belgesi alınmış... Ama tarih 2 gün geç!
Bunu uzun uzun anlatmamın nedeni de şu; bu günlerde Datça yarımadası üzerinde bazı kaçak yapılar yıkılıyor. Hatta Bodrum'un köylerinde de yıkılmış. "Nasıl olsa seçimler geliyor bi şey yapmazlar" diye düşünen bazı açıkgözler kıyıları kaçak yapılarla doldurmaya başlamışlar.. Bunların içinde villalar bile var. Muğla Valisi Ahmet Altıparmak, haklı olarak "yıkın bunları" demiş. Yıkılanlar onlar.
Lakin şöyle bi durum da var. O bölgelerdeki böyle kaçak yapılmış 400-500 kadar "eski" yapıyla da ilgili yıkım kararları çıkmış ve listeler köy muhtarlıklarına asılmış. Bunların çoğu köylünün kendi tarlasına yaptığı ve içinde yaşadığı iki üç odalı tek katlı evler veya hayvanını barındırdığı damlar.
Büyük bi bölümü "Sit alanı" veya "Çevre Koruma Bölgesi" üzerinde. Kanunen yıkılması lazım. Lazım da adam, bu yapıyı oraları "Sit Alanı" ilan edilmeden yapmış.. Ama tapusu yok.. Çünkü devlet hâlâ kadastro geçirmemiş. Veya köylünün oğlu askerden dönüp, evlenmiş.. 80 metrekarede babasıyla aynı yerde oturacak değil ya. Tarlasının biraz uzağına da kendisine bi yer yapmış. İmardan izin alamaz çünkü dediğim gibi tapusu yok, kadastro daha geçmemiş. Üstelik Devletin de bi taahhüdü var. 2863 sayılı yasayla diyor ki "..koruma altına (Sit, Çevre Koruma) alınan yerlerde ben 1 ay içinde, 'geçici yapılanma şartlarını' belirleyecem." Aradan 20 yıl evet yazıyla yazıyorum YİRMİ YIL geçmiş bu kanun hükmünü yerine hâlâ getirmemiş.
Öyle anlaşılıyor ki Muğla Valisi Ahmet Altıparmak, çarpıklığı gördüğü için köylünün evine dokunmuyor. Dokunmuyor ama "yıkım kararları" listeler halinde muhtarlıkların kapısında sallanmakta. Köylü huzursuz, muhtarlar huzursuz. Başta Marmaris Hisarönü Köyü Muhtarı Mehmet Çelikalp, Söğüt Muhtarı Karaca, Selimiye Muhtarı Şahin ve öteki köylerin muhtarları dilekçe yazıp Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a durumu iletmişler. Sonunda da "..köylü vatandaşlarımızın istekleri doğrultusunda görevimizi bırakmak zorunda kalacağız" diyorlar. Bilemiyorum bu kadar hengâme arasında seslerini Cumhurbaşkanı'yla Başbakan'a iletebilirler mi? Benim gördüğüm, Muğla Valisi Altıparmak'ın meseleye, sadece kanunlar değil köylünün haklarını da öngören bakışıyla, insanların canı (bazı açıkgözler dışında) yanmayacak. Fakat, yalnız Muğla değil Türkiye'nin her yerindeki "Sit ve Çevre Koruma" bölgelerinde yaşayanların dertlerine artık çare bulmalı kardeşim. 20 yıl az değil.. Münasip yerlerinden öperim Abuzittincim.
Kardeşin Güneş.
Tecellister@gmail.com