kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Ocak 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Aklı ersin diye!

Az alıntı yapayım önce:
* "Erdoğan Çankaya'ya çıkarsa, Anayasa ve sekülarizm muhafızı ordunun müdahale edeceği spekülasyonları var. Newsweek'te Zeyno Baran'ın 'Yoldaki darbe?' yazısı gibi.
Artık darbe olmaz. Sivil kurumlar Erdoğan'ın ihtirasına, tehdide karşı durur.
En büyük tehlike, askeri darbe değil, ABD'li diplomatların İslami tehdit karşısındaki saflığı.
Son araştırmalar AKP oylarını yüzde 25.5, CHP'ninkini yüzde 20.5 gösteriyor.
Tehdide karşı ordu tek başına değil. Erdoğan uyarıları dinlemezse, caddelerde tanklar olmaz ama, siyasi ve yasal eylemler olur.
ABD Erdoğan'ı desteklemesin. Türkiye, kendi yoluyla karşı duracak.
Özellikle Ankara Büyükelçisi Wilson ve Dışişleri Avrupa ve Avrasya'dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Fried yanılmasın." (Türkiye İslamcı bir cumhurbaşkanına sahip olacak? 2 Şubat 2007)
* "Dışişleri Bakanı Rice, AKP'ye kapatma davası için konuşacak ve bir nebze Erdoğan'a destek verecekmiş.
Rice susmalı.
Hukuk yollarını dinamitlerse, Rice, Türkiye'de şiddetin hızlanmasına yol açabilir.
Demokrasiyi sadece seçimlerle eşitleyerek, ABD Dışişleri Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik Konseyi, Irak, Gazze ve Lübnan'daki ABD çıkarlarını sarstı zaten.
ABD bir daha asla ideolojik eşvatandaşlarını, dinci siyasi partiler uğruna terk etmemeli." (Türkiye'nin dönüm noktası, 14 Nisan 2008)
* "AKP'ye kapatma davası demokrasiye saldırı değil, tam tersine demokratik bir olay.
Bırakın Erdoğan yargılansın. Sonuca saygı duymalıyız." (Türkiye'nin belirsiz geleceği, 30 Nisan 2008)
* "AB baskıları sonucu, alternatif bir güç yaratılmadan, Silahlı Kuvvetler'in rolüyle ilgili reformların yapılması sonucu bu noktaya gelinmesi ironik.
Fried ve Wilson, Türkiye'yi ılımlı İslam için deneme tahtası görüyor. Türk kamuoyu ABD'li diplomatların bu tür oyunlar ve kumar oynamasına izin vermemeli." (Aynı tarihlerde bir röportaj)
* "Yüzde 47 oy bir şey ifade etmez. Erdoğan, Putin'in koruması altında. Putin'i engellemek için artık çok geç ama onun deja vu'sü Ankara'da engellenebilir.
İslam ile Batı arasında köprü olmaktan ziyade, en kaba anti-Amerikan, anti-semit komplolara cesaret verip mesafeyi daha da açtı. Türkiye en anti-Amerikan ülke oldu. Erdoğan Putin olmak isteyebilir ama ABD ve Avrupa desteklemesin." (Türkiye'nin Putin'i gitmeyi hak ediyor! 6 Haziran 2008)
* "Erdoğan liberal veya demokrat değil. O Türkiye'nin Putin'i.
Dava sonunda 5 yıl yasaklı kalması bekleniyor. Bunu 'yargıçlar darbesi' diye göstermek istemelerine rağmen yasal bir olay." (Türkiye'nin iktidar partisine karşı dava, 20 Haziran 2008)
* "Sözde Ergenekon komplosu büyük ölçüde kurgulanmış, imal edilmiş.
Bir darbe önlemekten ziyade, AKP'ye Anayasal tehditleri savuşturmak üzere.
AKP, MGK'nın gücünü azaltarak, askerin siyasete etkisini sınırladı. Bu kozmetik değişiklik değil. Askerin gündemi belirleme kabiliyetini ortadan kaldırdı.
Şimdi, yargı, AKP karşısında en güçlü karşı odak.
Sekülaristler (laikler), bir şey yapabilmek için, son kurumsal kalelerini, Anayasa Mahkemesi'ni, yargıyı kullanıyor." (Erdoğan, Ergenekon ve Türkiye için mücadele, 8 Ağustos 2008)

Arkadaş!
Bu yazıları yazan "arkadaş" Amerikalı.
Ne sık, ne çok ve ne radikal yazmış. Yazılar arasında bir gün, 1 Haziran 2007'de, "27 Nisan muhtırası" akabinde, kapatmadan eminken, Harp Akademileri'nde Genelkurmay konferansına çağrılan, orada bile "Terörist Hamas'la görüşerek Türk hükümeti meşruiyet kazandırdı" diyen bir arkadaş.
Adı Michael Rubin. Kankaları Wolfowitz, Perle, Feith, Pipes, karı koca Wurmser, Kristol gibi, Bush döneminin çoğunda ABD politikasında çok etkili olan, sonra Cheney dışında büyük ölçüde uzaklaşan, Rice (ve Fried) gibi daha realist, klasik kanatla çatışan, İsrail sağına yapışık, neomuhafazakâr şahinler olan bir arkadaş!

Tasfiye
Ergenekon operasyonunu destekleyen bir grup, aynı Ergenekonculara yakın kimileri gibi, bu oluşumu "tamamen anti Amerikan, anti NATO" diye niteleyip bir de "Rusçu, İrancı" diyerek, bu "arkadaşlar"ın bu yüzden tasfiye edildiğini anlatıyor.
Ben, bu "arkadaşlar"ın bir kısım ABD'li neomuhafazakârlar ve İsrail tarafından da, TSK ve yargı içindeki konumları ve etkileri ile, "AKP iktidarını devirmek, sindirmek, karşılamak, AB sürecinden ittirmek" için umut ve alternatif görüldüğünü düşünüyorum.
Meselenin ABD'de bir paraleli olduğunu, alıntılardaki "iç çatışma"ya tekabül ettiğini de, tasfiyenin bu alternatifin resmen bitmesi ve "kimi yoldan çıkması" ile hızlandığını da kabul ediyorum.

Tabii ya!
Engin Ardıç, benim cuma günkü kısa (halbuki önceden de çok yazmıştım) yazımı "ti'ye alarak" ve birkaç sayfa ötedeki ismimi unutarak, "Arkadaş öyle demiş" diye "aklınca" çelişkiler sıraladı "Benim aklım ermedi vallahi" diye biten yazısında.
Bir kere, onunla "arkadaş" olamayız; liseden "abi"!
Birileri, süreç içinde çeşitli gizli servisler yörüngesinde dolaşabilir. Hatta bir yapıda birçok kişi farklı heveslerde olabilir.
Nitekim, Ardıç'ın "Merkel mi" diye dalga geçtiği "Alman bağlantısı", Veli Küçük'ün Alman faşistleriyle ilişkileri, oradan gelen paralar, bazı sanıkların Alman gizli servis bağlantılarıyla telaffuz edilmiş vaka!
Neredeyse "laik bir Turan" heveskârı olan Küçük "Rusçu" ha! Kullanılma ihtimali başka, bu başka! Levent Ersöz, İbrahim Şahin AKP öncesi onca faili meçhule de "Rusçu, İrancı" ideolojiyle bulaşmış olacak!
Rubin'in Erdoğan'ı niye Putin'e benzettiği, Türkiye'nin İran ve Rusya ile artan ilişkilerinin bu ekibi niye rahatsız ettiği tam tersten anlaşılacak!
Yarı İsrailli ABD'li arkadaşların Türkiye'de hangi batık, çıkık veya bankası alınmış işadamlarıyla ilişkili olduğu, onların kimlerle kankalaştığı hiç düşünülmeyecek!
"Sarıkız, Ayışığı" denen darbe tasarımları içindeki "fırtına" gibi kimi komutanın İsrail'le ilişkisinden ziyade İran'la ilişkisi varsayılacak!

Olur
Ardıç, "kanıt" olarak, Emekli General Ersöz'ün Rus şirketi için çalışıp Rusya'ya kaçmasını gösteriyor.
Olabilir, belki sonradan öyle bir şey de olmuştur. Ruslar için ne kadar önemli elemanmış ki, prostat ameliyatını Ruslara yaptıramayıp buraya gelmiş!
Kimin yanında çalıştığın bir "kanıt" ise;
Ben de diyeyim ki, ama Veli Küçük de bankasını Yunanlılara satan Özyeğin'in yanında süpermarket şirketi yönetim kurulu üyesi olmuştu. "Kızılelma" temasları o ofisinde de yapılmıştı. Yetmemiş, "dışkıcı subay"ı da Finansbank güvenlik amiri yapmışlardı!
Ardıç' ın yazı başlığı "Rusçu Amerikalılar".
"Olur mu hiç" demeye getiriyor; "İsrailci Amerikalı" olabiliyor tabii.
Ben de ona şunu diyeyim: O neokonlardan daha esprili, zeki, entelektüel arkadaşlar "AKP'ci Genç Partili" olabilirse, o da olur!
Tamam mı "abi"!