kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Haziran 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Nejat 'Hamlet'i oynasın ki genç kızlar tiyatroya gitsin

ECE SARUHAN
7'den 70'e herkesin sevdiği sanatçılardan biri olan Ayla Algan, genç oyunculardan Nejat İşler'i çok beğendiğini söylüyor. İşler'in tiyatro yapması gerektiğini belirten Algan, "O, Hamlet'i oynarsa, genç kızlar tiyatroya gitme alışkanlığı kazanır" diyor..
Türk Tiyatrosu ve Sineması'na 60'lardan beri emek veren Ayla Algan'ın şarkıcılık yaptığı yıllarda seslendirdiği 22 parça, 'En İyileriyle Ayla Algan' adlı bir albümde toplandı ve geçtiğimiz günlerde müzikmarketlerdeki yerini aldı. Birçok insan gibi benim de hiç tanımadan ailemden biriymiş gibi sevdiğim ve 'Aliye' dizisinde canlandırdığı 'Refiye Hanım' karakterinden sonra, manevi anneannem ilan ettiğim Algan'la, oyunculuk eğitimi verdiği Ekol Drama'da bir araya geldik. Amacımız albümü konuşmaktı ama laf lafı açtı...

* 20 yıl aradan sonra böyle bir albüm yapma fikri nereden doğdu?
Aslında benim aklımda böyle bir fikir hiç yoktu. Müzik dünyasını o kadar bıraktım ki, bu işi toparlayamazdım. Sonra Ossi Müzik'ten Hakan Eren bana böyle bir teklifte bulundu, ben de kabul ettim.

BENİ HEP ÇOK DOĞAL BULDULAR

* Albümde sizinle özdeşleşen 22 parça bulunuyor. Bu parçalar arasında, hayatınızda özel bir yeri olan bir şarkı var mı?
Bazı parçalar otantik yani bizim genetik kültürümüzden geliyor. Mesela 'Koca Öküz' ve 'Hamsi Balığı Gibi'. Ben o şarkılarda hep teatral kılıklara giriyordum. Bu hem çok hoşuma gidiyordu, hem de böyle parçalar çok tutuyordu. İsviçre'de, Fransa'da bile söyledim o parçaları. Hatta NATO'da generallere bile okudum. Oralarda söylerken de, müziğim kadar tiyatromla da götürürdüm işi...

* Sonradan ağırlığınızı müzik yerine tiyatroya verdiğiniz için hiç pişman oldunuz mu?
Ben müzikten hevesimi almıştım. Bir de bu ayrımı pek yapmıyorum. Bugün bile bir oyun sahneye koyarken orada bir şarkı lazımsa, söyletiyorum. Modern tiyatro bunu istiyor. Ben görselliği kullandım hep. Bir de sezgilerim çok kuvvetliydi. Ağlatacak ya da güldürecek sözü nereye koyacağımı çok iyi biliyordum. Ben hiç beni alkışlayın hareketi yapmadım seyircime ama hep alkışladılar beni, hatta ayağa bile kalktılar. Beni hep çok doğal buldular, çok yakın hissettiler kendilerine.

* Fransız Lisesi'nde, arkasından da Amerika'da okumuşsunuz. Yani halk tipi bir sanatçı değilsiniz. Ama halk kendi ailesinden gibi görüyor sizi. Bunu nasıl başardınız?
Bu, sanatçı ve halk ayrımı yapmamamdan kaynaklanıyor sanırım. Yıllar önce birgün Fatma Girik ve ben, Memduh Ün'ün arabasında bir yere gidiyorduk. Beni her gören yanıma gelip, hatrımı sordu. Memduh çok şaşırmış ve "Fato halk çocuğu ama bu ilgiyi görmüyor. İnsanlar akrabalarıymışsın gibi davranıyorlar sana" demişti bana. Allah'a şükür; alkıştan da, sevgiden de hiç yoksun olmadım. Beni tiyatrolarda 300-800 kişi izlerdi. Gazinoya dinlemeye 5 bin kişi gelirdi. İzmir Fuarı döneminde Gönül Yazar gece 12'de sahneye çıkardı. 02.00 sularında da Tanju Okan ve ben sahne alırdık. Oturur bizi beklerdi millet. Hatta Gönül Yazar bozulurdu; bunu nasıl bekler millet bu saate kadar diye. (Gülüyor) Ama bunlara rağmen bende hep hiçlik kompleksi vardır.

* Nasıl yani, siz kendinizi hiçbir şey olarak mı görüyorsunuz?
Aynen öyle. Ben aslında çok kompleksliyim ama örterim. 'Herkes benden daha iyi bilir' kompleksi var bende. Sıfırım ben kendi gözümde. Psikiyatrlar bile, "Siz nasıl kompleksli olursunuz?" diyor. Ben çocukken bir Fransız matmazelle büyüdüm. O bana hep, benden başkalarını da düşünmeyi öğretti. Hiçlik kanıma işledi benim...

İSTESEM PARİS'TE KALABİLİRDİM
* Ama siz Marlon Brando ve Marilyn Monroe gibi isimlerin eğitim gördüğü Actor Studio'nun parlak öğrencilerindendiniz. Amerika'da kalsaydınız, dünya çapında bir şöhret olabilirdiniz...
Evet. Her türlü imkanım vardı ama sevemedim oraları. Kıyafetlerimi bile sandıktan hiç çıkarmazdım, her an Türkiye'ye dönecekmiş gibi yaşardım. Paris'te de çok popülerdim. Ajda Pekkan da, ben de istesek orada şöhret olabilirdik. Ben Türkiye'de çok mutluyum. Ülkemden sadece başörtüsü takmayı zorunlu hale getirirlerse giderim.

* Siz Ekol Drama'da da oyunculuk eğitimi veriyorsunuz...
Özellikle çocuklarla çalışmaktan keyif alıyorum, onlardan da çok şey öğreniyorum. Bugünden itibaren 6-13 yaş grubu çocuklara yönelik bir yaz okulu düzenleyeceğiz.
Haberin fotoğrafları