Geçen hafta cuma günü bu köşede yayınladığım ve yeni anayasa "meselesi"nin tarihin her döneminde olduğu gibi bir kez daha aydınlara devredildiğini söylediğim yazımdaki bazı noktaları biraz daha işlemem gerektiğine karar verdim.
Sivil anayasa için Hemen belirteyim ki, benim aydınlar tarafından üretilmiş anayasa değişikliği önerisine herhangi bir itirazım olamaz. Kimsenin de olamaz. Fakat ben bu tavrın yani anayasanın salt aydınların görüşüne başvurularak ve onların etkin olduğu bir çerçeve içinde hazırlanmasını
"sivil anayasa" kavramına aykırı buluyorum.
Kaldı ki, sivil anayasa kavramı da özünde yanlıştır. Çünkü anayasa tanımı gereğince sivil olmak zorundadır. Yani anayasa toplumun talepleri ölçüsünde ve doğrultusunda devletin sınırlandırılması, devlettoplumbirey ilişkisinin tanımlanmasıdır. Anayasanın bir "sözleşme", bir
"toplumsal sözleşme" olması bu özelliğinden türer. Bu oluşumu da tarih ve sınıfsal ilişkiler hazırlar.
Bugünkü demokrasi son kertede burjuva demokrasisidir ve liberal değerlerin üstüne inşa edilmiştir. Bu sınıfsal bir oluşumdur. Organik aydından sonra... Türkiye'deki anayasal tarih bu kanava üstüne oturmaz. Aydınların inisiyatifine dayanır. Bu da doğrudur. Ne var ki, benim sorunum bugünkü aydının sınıfsaltarihsel konumu ve formasyonuyla ilgilidir.
İtalyan Marxist düşünürü
Gramsci'nin çok kullanılmış bir kavramı aydınları
"organik" olarak tanımlar.
Organik aydın sınıfının içinden çıkmış, onun bilincini taşıyan ve onun çıkarını öne süren aydındır. Bugünkü toplumsal yapı içinde böyle bir aydın tanımı yapılabilir mi? Bugün aydının "organik" olduğu söylenebilir mi? Bunun mümkün olmadığı kanısındayım. Eğer öyledir deniyorsa o zaman bu aydın hangi sınıfın ve ideolojinin insanıdır diye sorayım.
İşte o sorunun yanıtı karşısında tereddütlerim var.
Aydınların büyük çoğunluğu kendini liberal diye tanımlıyor. Bu çok genel bir kabuldür. Liberal değerler bugün neredeyse evrensel kabul görmüştür ama itiraz edilecek yanları yok mudur? Olmadığını düşünmek saflıktır.
Liberal teori gelir özel mülkiyet rejimine ve onun güvence altına alınmasına dayanır. Düşünce açıklama özgürlüğü vs. tümü bu dokunun bir parçasıdır. Fakat bugünkü demokrasi için bu yeterli değildir. 21. yüzyılın demokrasisi bundan daha fazlasını gerektirir, bu bir.İkincisi bugünkü dünya son 30 yılın neoliberal ve Yeni Sağ politikalarının ideolojik endoktrinasyonu altındadır. Liberal teori bu yaklaşımla örtüşmüştür ve onun tarafından biçimlenmiştir. Bu modelin iç kısıtlamaları ortadadır. Dünya o paradoksları aşmak kaygısındadır. Dolayısıyla öyle bir genişlemeyi sağlayacak sol bir bakış açısı geliştirmeye çalışmaktadır. Sola duyulan ihtiyaç... Türkiye anayasa hazırlarken, organik aydınlarımız olmadığı ve özellikle liberal aydınlara eş güçte sol bir kanadımız bulunmadığı için daha baştan mevcut verili koşulların yani neoliberal ve Yeni Sağ mantığın etkisi altında kalmaktadır. Anayasa aydınların kararları ve tercihleri yönünde genel kabuller ve doğrular etrafında hazırlanmaktadır. Bunun bugüne kadar anayasa hazırlamaktan belki bazı minör farkları vardır fakat özünde bu aynı metoda denk gelir.
Yapılması gereken gerçek bir diyalojik anlayış içinde toplumun her kesimini sivil örgütlerle ve onların talepleriyle kavrayan, o görüşlerin özünü ve sentezini anayasaya aktaran bir modeli üretmektir. Aydınlar da bulunur o yapının içinde ama ne başı çekerler ne de salt onların dediği olur. Tam tersine aydınlar toplumun farklı talepleri karşısında kendilerine çeki düzen verirler. Bunu sağlayacak olan toplumdaki sivil örgütlerdir. Ha, eğer aydınlar o örgütlerde mevcutsa bundan daha iyisi bulunmaz. Bu söylediklerim aydın karşıtlığı değildir. Ben tam tersine aydın karşıtlığına karşıyım ve
Türkiye'deki toplumsal dönüşümün aydınlar aracılığıyla gerçekleştirildiğine inanıyorum.
Fakat bir o kadar da aydınların dönüştürülmesine inandığım için açıyorum bu tartışmayı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 27 Şubat 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/27//haber,1BD042413F9B4707A497C1AEB152849D.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.