Cengiz Çandar'ın Pazar günü
Radikal 'de yayınlanan yazısı Davos geriliminden sonra
Türkiye-İsrail ilişkilerinin ne yönde gelişeceği hatta
Türkiye'nin uluslararası plandaki konumunun ne olacağı konusunda son derecede berrak ve 'veciz' üç saptamada bulunuyordu. Çandar
'yeter ki' diyordu,
'Türkiye, Ortadoğu'da (OD) İsrail'in dümen suyuna girmesin, Hamas'ın peşine takılmasın ve Avrupa'dan kopmasın' . Bunlar yapılırsa Erdoğan eline ansızın gelen kartları çok yararlı bir biçimde kullanabilirdi.
Dördüncü unsur Kısaca belirtmek gerekirse bunlara eklenebilecek bir
dördüncü unsur var.
Erdoğan veya AKP umarız bugün elde etmiş olduğu bu altın değerindeki fırsatı sokağı alevlendirmek için kullanmaz. Öyle bir yola girildiği takdirde işler hiç beklenmedik biçimde çığrından çıkar ve
Türkiye gibi bir ülkede hızla kontrol dışı kalabilecek gelişmeler kendisini gösterir.
Bu bakımdan önemli bir parametre Hamas'tır ve ben de bu yazıda bu yönde bir tartışma açmak istiyorum.
Hamas'a karşı İsrail Çoğu yerde dile getirildiği üzere
Hamas kökü çok eskilere giden bir kuruluş değil. Hatta başka bir açıdan bakılırsa
Hamas OD denklemi içinde Filistin tarafının da kolay kabul edebildiği bir aktör değil. Tam tersine Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamalardan biliyoruz ki,
Türkiye'nin İsrail'ın elinde bulunan Hamas politikacılarını kurtarma, eğer o olmuyorsa kadın ve çocuk esirleri İsrail'in serbest bırakması önerilerine karşın
İsrail Başbakanı Olmert, Mahmud Abbas'ın bundan ötürü 'kriz geçireceğini' belirtmiştir. Bundan da açıkça anlaşılıyor ki,
İsrail Hamas'ı yok sayıp,'atlayıp' bütün ilişkisini FKÖ ile sürdürmek yanlısıdır. (Bu arada Fatah'la Hamas arasındaki bu çelişkinin tarihi şimdi
Jonathan Schanzer ve Daniel Pipes'ın müşterek yazdıkları kitaptan rahatlıkla izlenebiliyor.)
Ne var ki, bu yetmiyor. Çünkü,
Hamas, hiç kuşku yok başlangıcı itibariyle İslamı veya Müslümanlığı kendisine araç edinmiş, bu yönde siyasal şiddete başvurmuş ama neticede siyasallaşmış bir kurumdur. Tıpkı İrlanda'da olduğu gibi bu kurum bir noktada siyasallaşmaya başlamıştır. O andan itibaren de siyasal şiddetten uzaklaşmıştır. (Bu dönüşümün tarihini anlatan bir kitap adı verelim:
Joren Gunning: Hamas in Politics: Democracy, Religion, Violence.) Gerçi Hamas'ın son seçimlere katılmasına ABD 'nasıl olsa kazanamaz' mantığıyla onay vermiştir ama işler tersine dönmüş,
Hamas % 43 oy almış (parlamentonun %72'sini elinde tutuyor) ve Filistin'in en önemli siyasal realitesi niteliğini kazanmıştır ki, bu da son derecede önemli bir sonuçtur. Niye önemlidir?
Hamas'ı siyasallaştırmak Geçenlerde bir görüşmede üst düzey bir
Türk Dışişleri yetkilisi bu duruma değinerek
siyasal irade kazanmasına olanak verilmiş ve siyasal aktör haline getirilmiş bir organın daha sonra yok sayılmakla bir yere varılamayacağını belirtiyordu. Nitekim
Tony Blair de
Times 'a yaptığı açıklamada kelimesi kelimesine aynı şeyleri söyledi. Bu değerlendirme
Türkiye'nin de Hamas'la olan ilişkisini ortaya koyuyor. Ne var ki, işin çok önemli bir 'ama'sı var.
Türkiye, seçimlerden sonra
Meşal'i davet etti.
O davete ve ağırlamaya hiç gerek yoktu. Fakat köprülerin altından aradan geçen zamanda çok sular akmış ve bugün başka bir noktaya gelinmiştir. Şimdi
Türkiye'nin Hamas'la çok daha farklı bir ilişkisi vardır ve bu önemlidir.
Dolayısıyla göründüğü kadarıyla Türkiye'nin Hamas'la kurduğu ilişki bu çerçeve içindedir ve hem Hamas'ın siyasallaşmasını beklemesi hem de onunla ilişkisini bu sınırın ötesine taşımaması önemlidir. Hatta bir adım daha gidip Türkiye'ye verilen rollerden birisinin Hamas'ı meşrulaştırmak ve denkleme dahil etmek olduğu söylenebilir. Bu nokta doğruysa eğer ABD-
Türkiye-İsrail ilişkilerinin bundan böyle hangi yönde gelişeceği konusunda da ciddi bir kestirimde bulunulabilinir.
Yoksa Hamas'ın İslamcılığı başlı başına bir sorundur ve işler o mecrada geliştirilirse o sorun Türkiye'nin başına da çok çorap örer bir mahiyettedir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 4 Şubat 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/04//haber,AC142B074336472F90728D8143708B55.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.