Bugün gene işi gücü bırakıp düşmanlarımla savaşmak zorunda kalacağım... Bu tür yazıları yazmaktan hiç hoşlanmıyorum, fakat mecbur kalıyorum, koca bir gün de ziyan oluyor, okurlarımdan peşin peşin özür dilerim gene...
Zafer Mutlu'nun bazı kuyrukçuları arasında, bir süredir benimle
"uğraşan" bir adam var.
Biyolojik, fizyolojik ve anatomik açıdan adam dedim, mecazi anlamda adam olduğunu hiç sanmıyorum.
Bu adamın aklı fikri, hem de bir yıldır, benim kazandığım parada! Çatır çatır çatlıyor.
"Herhalde şu kadar alıyordur" diye gözüne kestiriyor, bir rakam uyduruyor, sonra buna kendisi de inanıyor. Belki de köylü kurnazlığıyla beni kışkırtıp açıklama yapmaya zorluyor, kimbilir?
Dün de beni aşağılamak için
"Engin Ardıç adlı biri" ifadesini kullanmış.
Öyle olsun, kabul ettim. Keşke o da
"birisi" olabilseydi...
Fakat yazısının iftira kısmını şiddetle reddederim: Ben, 400 bin lira transfer parası almadım! (Mustafa Özyürek adlı
"Deniz Baykal çavuşunun" iddia ettiği gibi 500 bin dolar da almadım.)
Eşek değilim, elbette iyi bir para aldım, ne yani, bu yaştan sonra hele bu mevkide ucuza mı çalışacaktım? Ama rakam bu değil.
Ayda 40 milyar lira maaş da almıyorum! İster yeni parayla, ister eski parayla...
Şerefim üzerine yemin ederim, ne yazık ki bu kadar kazanmıyorum! Vermiyorlar, ne yapayım? Keşke kazansam... Keşke adam müsveddeleri işlerinde başarılı olsalar da onlar da kazansalar... Keşke bütün çalışanlar çok çok kazansa...
Bunu daha önce de yazdım ama inanmıyor, daha doğrusu kendini kıskançlık ve çekememezlik pisliğinden kurtaramıyor...
Peki öyleyse ne mi kazanıyorum?
Bizim hanımı ilgilendirir, bir, maliyeyi ilgilendirir, iki. Başka da hiç kimseyi ilgilendirmez. Ben kimseye kaç para aldığını sormuyorum ve sormam, bu kadar terbiyesiz ve görgüsüz değilim. Kimseyi de kıskanmam. Bu piyasada benden daha fazla kazananlar elbette vardır, güle güle harcasınlar, gözüm yoktur. Benim bütçem bana elverir.
Kaldı ki burası devlet dairesi değil, özel sektördür, patron istediğine asgari ücret verir, dilediğine ayda sekiz milyon öder, kimse karışamaz.
Gelelim, yazısının asıl iğrenç ve aşağılık bölümüne:
Birkaç zamandır, ısrarla, benim
"Aydın Doğan'a, gazetelerinden, iktidarın hoşuna gitmeyen yazarları atmasını söylediğimi" ya da yazdığımı ileri sürüyor...
Yazılarım ortada. Bu gazetede yazdıklarım da, başka gazetelerde yazdıklarım da... Ben asla böyle bir şey yapmadım, yapmam! Ben kimseyi işinden kovdurmaya kalkacak, kimsenin ekmeğiyle oynayacak kadar şerefsiz değilim!
Bu adam müsveddesini bile... Ömrünün sonuna kadar orada debelensin. Ama gözümün içine baka baka yalan söylüyor, iftira ediyor. Bir de
"solcu molcu" geçiniyor...
Meselenin gerçeğini, kusmaktan kendini alamadığı düşmanlığın ve kinin nedenini size söyleyeyim: Seçim sonuçlarını yanlış tahmin etmiş,
"ertesi sabah moraranlar olacak" demişti, moraran kendisi oldu... Ben de bunu yüzüne vurdum, dalgamı geçtim, o günden beri beni
"affetmedi" ...
Ne halt ederse etsin, yeter ki iftira etmesin.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 27 Şubat 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/27//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.