CHP'nin türbanla, çarşafla, mahallelere Kuran kursu açacağım demekle başlattığı tartışma çok keskin ve CHP'ye oy vermeyeceğini söyleyen Kemalistler tarafından yerden yere çalınıyor. Öte tarafta da bu hamlenin kısa sürede oy kazanmak isteyen CHP yönetiminin bugüne kadar benzerleri sergilenmiş oyunlarından birisi olduğu düşünülüyor.
Açıkçası böyle düşünenlerin sayısı bir hayli fazla ve gerçekten de bu çıkışın ardında böyle bir amacın olmadığını düşünmek bir hayli zor. Fakat
bütün bu toz duman arasında kimse CHP'nin getirdiği ve kendisi için yeni olan bu anlayışın Türkiye'de uygulanan laiklikle ilgisini ve gene bu bakış açısının Türkiye'deki klasik 'solsosyal demokratik' anlayışla ilgisi üstünde durmuyor.
Özgür soldan tutsak sola Önce biraz daha uzak bir örnekten başlayalım. CHP açılmadan önceki sosyal demokrat parti SHP'nin 1993'e kadar dikkatle kullandığı bir slogan vardı: '
özgür birey-sivil toplum-demokratik devlet '. Sonra CHP açıldı bu slogan unutuldu. Oysa bu deyiş 1980'lerin sonunda çok etkili olmaya başlamış yeni dünya düzeni ve toplum anlayışının bir yansımasıydı.
CHP açıkça bu anlayışı bir kenara bıraktı ve tam 1993 yılından başlayarak klasik, devletçi, 1930'ların Kemalizmini kendisine model olarak benimsedi. Öylelikle de hem
laiklik anlayışı hem Kemalizm yeniden ve bu defa ortaya çıkmış
Refah Partisi endişesi içinde tarif edildi.
Bu defaki tanım 1930'lardan bile nispi olarak daha katıydı. Belki 1930'lardaki Avrupa şartlarında öylesi bir anlayış tüm yanlışına rağmen kabul edilmese bile anlayışla karşılanabilirdi ama 1990'ların ortasında bu düşünülemeyecek bir şeydi. Oldu.
Yeni Kemalizm ve sol Yeni Kemalizm 28 Şubat sürecinin ve ertesinin ideolojisi haline geldi. Tersi de söylenebilir. Yeni Kemalizmi 28 Şubat süreci destekledi. Bu anlayışa göre dinin topluma bırakılması kabul edilmeyecekti, din salt özel alana matuf bir kavramdı ve dini devlet kendisi biçimlendirecek, denetleyecekti. Bu anlayış
Türkiye'de sayısız sıkıntıya yol açtı.
Oysa daha dikkatlice ele alınsaydı ve her yeni gelen toplumsal oluşuma karşı
Türkiye'de kendisini gösteren daha geriye gitme, daha fazla içine kapanma, daha yasakçı olma zihniyeti daha özgürlükçü bir anlayışla karşılansaydı bugüne kadar devam eden toplumsal çatışma da olmazdı bugünkü AKP etkinliği de. Tabii o zaman CHP'nin solculuğunun, sosyal demokratlığının da farklı parametrelerinin bulunması gerekirdi.
Solculuk Kemalizme, türbana ve sadece laikliğe indirgenmezdi. İmam Hatip Okulları gibi (kimse kusura bakmasın) bir garabet çok farklı ve verimli bir biçimde çözülebilirdi.
Tersine, CHP soldan korkup kaçtıkça kendisini bu kulvara sıkıştırdı. Hepsinden daha vahimi sosyal demokrasiyi dünyada eşi menendi görülmemiş bir noktaya hapsetti.
Şimdi yaptığı çıkış eğer inandıcıysa ve kalıcı olacaksa hemen belirteyim ki bugünkü noktada tutulmamalıdır. Ama onun bir koşulu var: CHP'nin sosyal demokratlaşması. Yani eski slogana dönmesi. Böyle algılanırsa CHP buradan hareketle kendisi için son derecede verimli olacak ve başta belirttiğim sloganın özüne uygun bir biçimde yeni bir insan-toplum-devlet tanımına gidebilir. Toplumsal dönüşümü türbanın, çarşafın içine değil, çarşafı, türbanı toplumsal dönüşümün içine yerleştirebilir.Daha da açığı sosyal demokrat olursa bu sorunlar kendiliğinden çözülür kendi bildiği solculukta kalırsa çözeceğim derken de bu sorunları daha fazla karmaşıklaştırır. Yani türbanı değil CHP sosyal demokrasiyi at yapmasını bilmelidir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 11 Şubat 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/11//haber,96C8069500DD4491834C8E1DF185D032.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.