kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Bursa’nın onarılıp hayata dönen eski evleri.

Bursa'da huzur aramak... Ve bulmak

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
03.12.2008
Bursa, tarihi güzellikleriyle ziyaretçilerine huzur veren bir şehir. Ulucami'yi görmeden, iskender yemeden ve müzelerini gezmeden dönmeyin..
Bursa'yı ne kadar özlemişim... Ulucami'nin gölgesindeki kahvelerde oturmak...
Kapalıçarşı'nın bitip tükenmeyen kalabalığına dalmak...
Çekirge'deki eski evlerin onarıldığını gözlemlerken, kaldığımız Gönlü Ferah Oteli'nin hamamına inip iyice bir keselenmeyi düşlemek... (Ne yazık ki bunu yapamadan, otelin çamaşırhanesinde çıkan küçük bir yangın sonucu koridorları saran is kokusu nedeniyle adeta bizi tahliye ediyor ve bir başka otele yolluyorlar. Oysa ben kalmaya razıydım!) Ya da Tayyare Kültür Merkezi'nde gösterilen filmlerin her yıl artan genç seyircisinin bu yıl daha da çoğaldığını gözlemlemek ve onlarla konuşmak, kamera veya (günün modası!) cep telefonlarına poz vermek. Sonuncusunu bir türlü benimseyemeden, bir telefona sırıtmayı aptalca bulmayı inatla sürdürerek! Ama asıl güzeli, eski ve tarihi Bursa'yı yeniden bulmak... Önce bir Muradiye yapıyoruz. 13 türbeden yine sadece birkaçı açık. Acaba Muradiye'nin tüm türbelerini ziyaret edeceğimiz günü görebilecek miyiz? Ama yine bu gezi çok hoş. 2.
Murad'ın yanı sıra birçok padişah yakınının, şehzadelerin ve kadınlarının gömülü olduğu bu yemyeşil alan, son dönemdeki restorasyon atağından nasibini almış. Türbelerin hepsi en azından dışarıdan iyi durumda. O nefis hamam restore ediliyor. Civardaki tüm evler de öyle... Çok sevdiğim camisi beni yine hülyalara salıyor.
Bu ziyaret, hep olduğu gibi bana huzur veriyor ve sanki yine burada 'Bursa'nın ruhu' denebilecek şeyi yakalıyorum.
Sakın ola Atatürk Meydanı'nda, heykelin hemen ardındaki Kent Müzesi'ni de kaçırmayın. Bir sinemacı fotoğrafları sergim açıldığı için daha ilk gün ziyaret ettiğim bu müzede, olağanüstü bir insan ve yine olağanüstü bir koleksiyonla karşılaştım. Müze bu haliyle yine 2004'de açılmış. Bu müze de temelde yine tek bir kişinin, sayın Ahmet Erdönmez'in koleksiyonlarından oluşuyor. Ahmet Bey 1960'lardan başlayarak her şeyi almış, tasnif etmiş ve saklamış. Sonunda bu eski Adliye binasını ona tahsis etmişler.
O da üç kata her şeyi yerleştirmiş.
Ama çoğu depolarda ve evinde duruyor ve o bir gün kendi müzesini açmayı hayal ediyor. Böylece, Bursalı olmanın daha doğumdan başlayan kaderi, vitrinlerde resmi geçit yapıyor.
Aynı biçimde, eski Bursa çarşısının tüm mesleklerinin de otantik aletlerle, kusursuz mankenlerle yaratılmış havasını buluyorsunuz.
Değerle emek, sabırla bilgi, zevkle akıl birbirine karışıyor ve ortaya her kentin sahip olmak isteyeceği ve de istediği zengin bir müze çıkıyor.
Ahmet Bey'i tanımaktan çok mutlu oldum, mütevazı fotoğraflarımın böyle bir mekânda sergilenmesinden gurur duydum.
Ve de Bursa'ın kent kültürüne böylesine sahip çıkan eski, köklü ailelerinden ben bile kıvanç duydum.
Umarım Bursalılar bu gururu haydi haydi duyuyorlardır.