Topkapı Sarayı'nda 1999 depreminden sonra duvarlar boşalmış, Hazine bölümünün önündeki mermerler ise parça parça olmuş. Saraydaki teşhir sorunları görmezlikten gelinmemeli.
Geçen hafta içinde Topkapı Sarayı'na gittim.
Yıllar sonra...
Gerekçem, sevgili Esin Afşar'ın anılarını içeren
Esintiler adlı kitabın tanıtım kokteyliydi. Esin'i kutluyorum, bu güzel kitaptan da okuyunca söz etmeye çalışacağım.
Uzun tercüman-rehberlik yıllarımda bu saraya kaç bin kez gitmiş olmalıyım! Bu yüzden, eski bir sevgiliyle buluşmak gibi geldi bana. Tüm salonları dolaştım. Ve önce müthiş bir hayal kırıklığı yaşadım. Çin ve Japon porselenlerinin sadece bir salonu açıktı, onda da duvarlar bomboştu, döşemede birkaç parça vardı. Ne olmuştu, o görkemli koleksiyona? Görevlilerden öğrendim: 1999 depreminden sonra emniyet gerekçesiyle duvarlardaki her şey indirilmiş, salonlar da kapatılmıştı.
Bir onarım projesi yapılmış, ama 'sponsor bulunup' hayata geçirilememişti. Nedenleri ne olursa olsun, bir skandal! Hazinenin yeni biçimde düzenlendiğini biliyordum. Ama fırsat bulup gidememiştim. Modern, sade vitrinler hoştu. Ama örneğin 311 numaralısında ışıklar yanmıyor, bu yüzden I. Ahmet'in tahtı ve üzerindeki dev zümrüt görülmüyordu. En önemlisi, eskiden salonların ortasında sergilenen o görkemli padişah tahtları, duvarlardaki vitrinlere hapsedilmişti. Böylece etraflarından dolaşıp arka yüzdeki taşları ve bezemeyi görmek mümkün değildi.
Özellikle Şah İsmail denen taht için, bu ne büyük bir kayıptı!
HALILARA NE OLDU? Sonra biraz daha iyi izlenimler edindim. Padişah portreleri, onarılmış Divan ve Kutsal Emanetler teşhirleri gayet iyiydi.
Ama tüm köşklerde temel bir sorun vardı: Bir zamanlar yaşanan o mekânlarda, döşemeler ya olduğu gibi taş kaplama bırakılmış ya da üzerlerine hasırlar örtülmüştü. Oysa oralarda vaktiyle halılar vardı. Peki ama, örneğin İslam Sanatları Müzesi'yle bir işbirliği yaparak, o bölümlere (ki üzerinde yürünmüyor) dönüşümlü olarak birkaç halı atıvermek mümkün değil mi? Bunun tüm saraya katacağı cazibe niye düşünülmemiş? Başka eksikler de gördüm.
Örneğin çok ziyaret edilen Hazine'nin önündeki alanın tüm mermer plakaları parça parça olmuştu.
Gözbebeğimiz olan, olması gereken Topkapı Sarayı'ndaki teşhir sorunlarının yetkililerce yeniden ele alınmasını ve Kültür Başkenti projesine yetişmesini diliyorum. Topkapı'ya gelirken gördüklerim karşısında da yüreğim sızladı. O kısacık Yerebatan Caddesi'nden geçmem nerdeyse yarım saat sürdü. Öylesine insafsız bir çift-yanlı park durumu vardı ki... Ortalıkta tek bir trafik polisi de yoktu. Ayasofya meydanı ise tam bir kargaşaydı: Müthiş manevralar yapıp duran otobüsler, şaşkın turistler, bir özel araba cazgırlığı... Türk turizminin neredeyse göbeğinde böylesi bir kargaşa ne kadar alaturkaydı, ne kadar Şark işiydi... Ben turizmi bıraktığımdan beri bu sorunlar düzelmemiş, tersine daha da azmıştı. Yazık, gerçekten yazık...
Bugünkü Tüm Yazıları
Topkapı Sarayı'nda teşhir sorunları
Yayın tarihi: 14 Kasım 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/14/cm/haber,3D1ABC7E6C3D480F8FBB4DE8228A289D.html
Tüm hakları saklıdır.