kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
12 Eylül 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
Cuma Sabah  
ATİLLA DORSAY

Müslüman ülkesinde Alman destekli cami!

Güncelliği 'baba' yazarlara bırakarak, belki o kadar güncel gözükmeyen, ama bence her zaman çok önemli saydığım bir konuya değinmek istiyorum. Üstelik mübarek Ramazan ayında olduğumuz düşünülürse, güncel de sayılır. Önce resme bakınız: Geçen günlerde ziyaret ettiğim Kaş kasabasında bir cami. Beni hep çok rahatsız eden bir olayın, bu kez dev ve de hayli ters bir örneği: Altında dükkân olan camiler. Anadolu gezilerimde sık sık rastladığım, ama İstanbul'da da çok örneği olan bir olay: Altı dükkân, üstü ibadethane. Akla 'Altı kaval, üstü şişhane' deyimini getiren... Peki ama bu doğru mu? Şeklen belki: 'İslâm pratik bir dindir, ticaret ayıp ya da günah değildir, Hazret-i Peygamber de ticaretle iştigal etmiştir' diyenleri duyar gibiyim. Ama yine de din gibi dünyevi işlere uzak olması gereken bir kurumun simgesi olan bir mekânın, içinde yüce Allah'la buluştuğumuz, dua ve yakarışla meşgul olduğumuz bir mekânın, hadi adını koyalım, Tanrı'nın evinin, tam bir dünya işi olan ticaretle, kâr ve kazanç düşüncesiyle bu iç içeliği rahatsız edici değil mi? Ticaret ayıp ve günah olmayabilir, ama yine de bu durum dine, din felsefesine, inancın özüne ve başka şeylere aykırı değil mi? Biz Allah'ın evine dünya işlerini unutmak için gitmiyor muyuz? Bilmiyorum, din bilgini değilim. Bilenler açıklasın lütfen... Üstelik, bu camiin altındaki dükkân bir Türk firmasının değil. Almanların ünlü teknolojik ürün firması Bosch'un temsilcisi. Ve Kaş'a her yıl dünya kadar Alman geliyor: Tatillerini geçirmeye... Peki, bunu görünce ne diyorlar acaba? "Şu Allah'ın işine bakın, bir Müslüman camisini bizim firmamız ayakta tutuyor," demiyorlar mı? Demezler mi, deseler haklı olmazlar mı?

KiLiSELERDE BÖYLE ŞEY GÖRDÜNÜZ MÜ?
Bu durumun tesellisi şu olabilirdi: Almanya'da o kadar kilise var. Biz Türkler de onların altında veya yanı başındaki dükkânları tutalım. Ve oralarda da Türk markaları gözüksün: Diyelim ki İş Bankası, Arçelik, Telsim veya Cola Turka gibi... Ama bu mümkün mü? Siz hiç Avrupa'da bir kilisenin yakınında herhangi bir ticaret işareti gördünüz mü? Görebilir misiniz? "Ne yapalım, o onların kültürü, bu bizimki," deyip geçemezsiniz. Eğer gerçek dindar veya gerçek milliyetçi iseniz... Elbette, bir Müslüman-Türk camisinin Alman Bosch şirketinin kirasına muhtaç olduğunun cümle âleme ilan edilmesi sizin milliyetçiliğinizi rahatsız etmiyorsa, diyeceğim yok!.. Doğrusu beni ediyor. Bu cami-dükkân iç içeliği, basında kimseyi pek rahatsız etmiyor. Yakın zamanda hatırladığım tek yazı, Hürriyet'de Ege Cansen'in bir değinişi oldu: "Altı market-üstü cami lümpenliği nasıl dine saygı değilse..." O yazıyı okuduğum günün akşamında, bir TV haberi Almanya'nın Köln kentinde uzun zamandır izin alamayan Türk camisine sonunda inşaat izni çıktığını ve caminin 'altındaki dükkânlarla birlikte' yapımına başlanacağını müjdeliyordu. Sayın Cansen, işte, lümpenliği de artık ayak bastığımız tüm ülkelere ihraç ediyoruz!