"Gönlümüz zaten çoktan sürüldü. Zaten zar zor durduğumuz memleketimizden sürün bizi de gayri... Yokluğum Türk varlığına armağan olsun." Hrant Dink'in oğlu Arat Dink'in bu sözlerinden etkilenmemek mümkün değil....
'Tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak' edebiyatı aldı başını gidiyor. Sanki tüm bu sayılanların (milletin, devletin, vatanın, bayrağın) üzerinde çok ciddi bir tehdit varmış gibi, ikide bir bu sözler tekrarlanıyor. Elbette terör olaylarını, ülkeyi bölmek isteyen örgütleri, veregeldiğimiz şehitleri bilmiyor veya küçümsüyor değilim. Ama milliyetçiliğin her yerde gemi azıya aldığı şu dünyamızda, böyle sorunlarla boğuşmayan kaç ülke var? Onlar da boğuşmalarını olabildiğince geniş bir demokrasi anlayışını geliştirerek, refahı büyülterek, bölgelerarası eşitsizlikleri ortadan kaldırarak yapıyorlar.
Ama, diyelim ki yıllardır Bask veya Katalan sorunlarıyla boğuşan İspanya'da, yıllarca bağımsız Korsika isteyen terörle savaşan Fransa'da, İrlanda'ya karşı ülkesinin bütünlüğünü korumaya çalışan İngiltere'de ve daha birçok ülkede, ikide bir böyle sözler duyuyor musunuz? Onlar bu sorunları demokrasi içinde kalarak çözmeye çalışıyorlar. Ve de özgürlük, hatta bağımsızlık isteyip duran bu farklı grupları toplum içinde izole etmiyor, ülkeden de dışlamıyorlar. 'İstemiyorsan çek git' veya 'ya sev ya terk et' edebiyatı yalnız bizde var.
Asıl tehlike, bu milliyetçi söylemin aslında koyu bir ırk ve etnik köken bağnazlığını saklaması. Bulanık zihinlerin gerisinde o 'tek' kelimesi 'tek köken, tek ırk, tek inanç' düşüncesini de içeriyor. Henüz açıkça söylenmese de... Ama geçen gün Emre Aköz'ün ustaca belirttiği gibi, milli devlet ancak böyle mi kurulur? Ve de 'nüfusun türdeşleşmesi halinde, milli devletin huzur bulacağı mı sanılır?' Diyelim ki son kalan Rumları ve Ermenileri, ayrıca Kürtleri, Alevileri ve Süryanileri filan da sürdünüz. Ülkede çok mu rahat ederiz, her şey birden güllük-gülistanlık mı olur? Birden politikaya dalıp bu yazıyı yazmama neden olan asıl olaya gelince... Bu, Hrant Dink'in oğlu Arat'ın yazısı. Ve orada ettiği sözler: "Gönlümüz zaten çoktan sürüldü. Zaten zar zor durduğumuz memleketimizden sürün bizi de gayri." Ve şöyle ekliyor: "Yokluğum Türk varlığına armağan olsun." Eğer bu sözleri benim gibi (ve eminim milyonlarca aklı başında vatandaşımız gibi) suratınızda patlayan bir tokat gibi duymadıysanız... Kusura bakmayın ama, milliyetçiliğiniz bir yana sizin insanlığınızdan bile şüphe edilir.
Bugünkü Tüm Yazıları
Yokluğum Türk varlığına armağan olsun
Yayın tarihi: 21 Kasım 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/21/cm/haber,B162D3CD402640EBA354BD088555F80F.html
Tüm hakları saklıdır.