Genco Arı'yı sahnede izlemek müthiş bir zevktir. Bu söylediğimin altını önemle çiziyorum. Bu yaklaşımı iddialı bulup "Hadi canım sen de," diye düşünebilirsiniz. Genco, piyanonun tuşlarıyla değil sesleriyle oynaşan, onları ard arda sıralarken mutluluğu, hüznü, öfkeyi, aşkı yaşayan romantik bir deli fişektir. Caz dünyasında 'büyücü' diye nam salmıştır. İlk albümünün adı da buradan geliyor. Genco Arı 'Wizard'ı bir vücut çalımıyla sanatını ekleyip wizart yapmış. Böylece büyü ve sanat yanyana gelivermiş. Genco Arı deyince ilk akla gelenler artık sözlük maddesi gibi olmuş durumda: "Dokuz yaşında İ.Ü. Devlet Konservatuarı' na kabul edilen, altı ayda altı sınıf birden atlayarak lisans programına geçen ve 14 yaşındayken artık kendi bestelerini çalmaya başlamış bir müzik dahisi, kompozitör, aranjör ve piyanist." Ama bütün bunlar kolay olmamış. Henüz 26 yaşını süren "Ne çoçukluğumu ne de gençliğimi yaşadım," diyen Genco için konservatuar günleri acı ve tatlı hatıralar ile dolu. Klasik eğitimin dışına taştığı için atılmak içine oturmuş. O günleri kâh gülerek kâh hüzünlenerek anlatıyor. Hele okula girdiği ilk yıl yaşadıkları film olacak cinsten: Benim babam Necdet Arı da caz müziği yapıyor. Müzik konusunda bana çok şey öğretmiştir. Neticede konservatuar sınavlarına girdim ve birincilikle kazandım. Ortalık ayağa kalktı. Şeytan kulak dediler. Aldılar beni, piyano bölümüne verdiler. Ama babam kara kara düşünüyormuş, para yok pul yok, çocuğa nasıl piyano alacağız diye. Meral Yapalı "Bu çoçuk çok yetenekli," diyerek benim piyanoda kalmam için ısrar ediyor. Babam bir hafta evin içinde dönüp duruyor. Konservatuar açılacak, ortada benim çalışacağım piyano yok. Eline bir karton ve cetvel alıp okula geldi. Piyanonun tuşlarını ölçüp biçip bire bir kartona çizdi. Kartonu koydu önüne aynısından bir şema da duvara çizdi. 'Ezber yapman için, müziği duyabilmen için, senin konservatuarı da istediğini bildiğim için, şu anda piyano alamıyorum ve sana yapabileceğim en fazla bu,' dedi. Ben altı ay boyunca, masa üstünde çalarak sesleri duymaya çalıştım, duvarda çalarak sesleri duymaya çalıştım. Bu şekilde bir konservatuar hayatım başladı." Ne hikâye değil mi? Uzakdoğu filmlerindeki 'yaşlı bilge ile çekirge' hikâyesi gibi. Piyano yerine karton tuşlar, bir yeteneğin doğuşu bence bu kadar ilginç olabilir. Her şey güzel de bundan sonrası Gerco Arı için biraz sıkıntılı. Evde ve elde para olmayınca Genco Arı okul sıralarında yeteneğini paraya tahvil etmek zorunda kalmış. Yani okul dışında müzik yapmaya başlamış. Klasik müzik eğitimi gördüğü için okul yöneticileri buna şiddetle karşı çıkmışlar. Küçük Genco parasızlık ile okul arasında sıkışıp kalmış. "Onlar için dışarda çalıyor olmam yeterli bir sebebti. Para kazanmak zorunda olduğumu da ben onlara anlattım. Ve bunu bilen hocalarla çalıştım. Ona rağmen ben hafif müzikçiydim. Ve okuldan atıldım. Ben bunu çok acımazsız buluyorum. 50 yılda bir yetenekli adam geliyor diyorsun ve ilk aşamada harcıyorsun. Ben bir sürü adama faydalı olurdum, çok şey verebilir, öğretebilir, aktarabilirdim. Bunlardan yararlanın, bunun yaşla filan alakası yok. Ben 10 yaşımdan beri profesyonel olarak para kazanıyorum. Müzik de sadece okulda yapılanla, kitapla öğrenilen bir şey değil ki. Müzik yaşanılarak öğrenilen bir şey. Müzisyen dediğin adam yaşamın içinden gelen adam zaten. Ben hafif müzikçiysem hafif müzikçiyim, bunu kabul ediyorum. O okul beni barındırmayacaksa barındırmasın. Ama caz bence hafif müzik değil çok güzel bir müzik. Ayrıca şöyle bir şey var. Müzik bir tanedir, ana enerjidir. Müzisyenler o ana enerjiyi kendilerine göre biçimlendirirler. Benim vasıtamla size enerji gelir. Müzik ile müzisyen arasında böyle bir ilişki var." Genco'nun yaşadıkları ürettiklerini doğrudan etkiliyor. Son CD'sinin kapağında Mozart'ın resmini kullanarak hem klasikçi hem de cazcı olduğunu anlatmak istemiş: "Bu albüm uluslararası olsun, çok satsın, ben çok popüler olayım, çok paralar kazanayım, çok meşhur olayım, öyle bir derdim yok. Ben size iki nota çalayım ağlatayım, bitti. Ben vazifemi yaptım. Benim amacım o zaten. Ben kapının önüne bir piyano koysam 64'lüklerle bir şov yapsam, burayı stat gibi doldurabilirim. Ama iki tane gerçek nota çalıp sizi ağlatmayı daha çok tercih ederim." Aslında bu yazıya başlarken size Gerco Arı'nın son albümü wizart'ın parçalarını anlatacaktım. Çünkü her birinin ilginç hikâyesi var. Genco uzun uzun anlattı, ama ne yazık ki bu haftaki yerimiz kısıtlı. Mutlaka dinlemeniz gerektiğine inandığım Genco Arı'nın bu albümünde davulda Dave Weckl, basta Anthony Jacson, elektrik gitarda Mike Stern ve saksofonda Bob Franceschini yer alıyor. Bu isimleri bir araya getirmek bile Genco'nun işini nasıl ciddiye aldığını gösteriyor.
Yayın tarihi: 20 Eylül 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/20/ct/haber,E0D11443C6244543B29CB78032F76E43.html
Tüm hakları saklıdır.