kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
20 Eylül 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Jocelyn Wildenstein’in estetik hikâyesinden görüntüler.

Beyaz bir poponuz olsun ister misiniz?

Sami Tosun
18.09.2008
Efendim, biliyorum, böyle acayip bir gündem yoğunluğu varken, "Acaba bu tosun bizimle kafa mı yapıyor?" diye düşüneceksiniz ama yine de yazacağım. Kendimi, halkımızı bilgilendirmek adına sorumlu hissediyorum. Yani, dünyanın dört bir tarafında savaşlar, iç savaşlar, hükümet ve iktisat krizleri yaşanmaktayken, bu işlerin bir haylisinde önemli payı bulunan ABD'de yepyeni bir estetik modası türemiş: 'Asshole bleaching' adı verilen bu yeni trend, ayıptır tercümesi, 'anüs etrafını beyazlatma' şeklinde tezahür ediyor. Kati surette kafa yapmıyorum. Durum bu. Ve söz konusu yeni trend, Washington'da yaşayan bir arkadaşımın bana aktardığına göre, çılgınca bir hızla yayılıyormuş. Bu iş için üretilen özel kremlerden tutun da, lazerli operasyonlara kadar bir sürü farklı yöntem geliştirilmiş... Değerli okurlar, şimdi açık söyleyeyim, dünya patlamak üzereyken el alemin bu tür beyazlatma işleriyle uğraşması, bana bir çeşit 'Titanik sendromu' gibi geliyor. Yahu gemi batıyor kardeşim, siz güvertede keman yaylarının rengini tartışıyorsunuz, kılını tartışıyorsunuz, tüyünü tartışıyorsunuz... Hayır, böyle bir kısım arkadaşla, yani şu beyazlatma işine girişmiş kimselerle tanışsam, yanlarına yanaşıp, "Selamün aleyküm abiler, ablalar, nasıl oluyor bu işler?" diye soracağım da, henüz bizim memlekette bu türden bir klinik açılmadığı ve benim de kısa vadede ABD'ye gitme gibi bir durumum olmadığı için, girişimci bir estetiysen arkadaşın olayı memleketimize taşımasını ve Seda Sayan'ın falan programında görücüye çıkmasını beklemekten başka bir şansım yok... Hakikaten, düşünsenize, gayet şık bir hekim beyefendi, 'lazerli popo beyazlatma' işine girişmiş, sabah kuşağı hanım programlarında o kanaldan o kanala sıçrıyor ve tıpkı yosunlu cilt bakım işleri gibi bu meseleyi takdim ediyor, gerek Esra Ceyhan, gerek Seda Sayan, "Aaa, ne enteresan, faydalı mı bari?" gibisinden sorularla olayı 'egzajere' ediyor... Düşünmesi bile bir acayip ediyor insanı... Şimdi siz her şeyi şaka zannediyorsunuz ama bu Amerikalı milleti bir hapşırdığında bizim İstanbul cemiyet hayatında grip salgını baş gösterdiğinden, yakında 'asshole bleaching' rüzgarıyla yüz yüze geldiğinizde hiç şaşırmayınız, derim... Estetik meselesinde de böyle olmuştu. Biz gençliğimizde estetik meselesinin Ajda Pekkan'a has bir hoşluk olduğunu zannederken, şimdi Ümraniye'de kemerli burunla dolaşan kimse kalmadığını görüyor ve hayretler içinde kalıyoruz... O bizim hayretimiz tabii, yoksa günlük hayatın rutin bir parçası haline geldi bu iş. Tabii her şeyin hası Amerika'da... Geçenlerde hepimiz dolar milyarderi Aleks Wildenstein'in eski eşi Jocelyn'in, genç ve güzel görünmek amacıyla yüzüne yedi kez estetik ameliyatı yaptırdığı ve kediye benzemeye çalıştığı haberlerini okuduk. 62 yaşındaki Jocelyn Hanım bu iş için 2 milyon dolar harcamış. Eh, kocası da akıllı adammış, hem 2 milyon dolardan oluyor, hem de bir uzaylıyla aynı evde yaşamak zorunda kalıyor ya, adam evden kaçmış. Tazminatı, nafakası falan neyse vermiş, ortamdan ufak ufak uzamış. Tuhaf olan, Jocelyn Hanım'ın hala Hollywood sosyetesinin renkli bir siması olması ve kendine gençten modacı bir sevgili bulması... Bizde son dönemin buna benzer en 'başarılı' estetik girişimlerini Serpil Çakmaklı yapmıştır. Fakat kendini olmaması gereken bir hale getirme konusundaki estetik girişimleri bu memlekette anlaşılamamış, hatta konunun üzerinde duran olmamıştır. Oysa bakınız, Amerika'da böyle vakalar Hollywood cemiyet hayatının göbeğinde yer bulabiliyor!.. Şimdi bütün bunlardan bahsettim ya, serbest çağrışım işte, aklıma Didem Erol geldi... Daha önce ünlü yönetmen Quentin Tarantino ile birlikte olduğunu söyleyen Didem Erol, o müthiş sabah programlarından birinde geçen yıl Türkiye'ye gelen Hollywood yıldızı Kevin Costner ile otelde sabahladıklarını söyleyip, "Onunla odasında sabahladım. Çok güzel zaman geçirdik. Sosyetik kadınlar kapıda beklerken ben içerdeydim," dedi. Neden dedi, bana sormayın. Ama beni esas ilgilendiren şey, bu hanımın ettiği, "Buraya diğerleri gibi popo üzerinde oturarak değil, popomu yırtarak geldim," lafları oldu. Nereye gelmiş, onu da bana sormayın, bilemiyorum. Ben popo konusuyla ilgileniyorum. Didem Hanım, yırtmayın, beyazlatın! Bakın, Amerikalılar öyle yapıyormuş...
Haberin fotoğrafları