TKP'NİN ilk lider kadrosunun öldürülmesi Türkiye'deki faaliyetlerinin gizli yürütülmesinin başlangıcı oldu. Ankara, 12 Eylül 1922'de TKP'yi kapattı. Artık yasal bir parti değildi. İlk komünist adının yasaklanması bu dönemde oldu. Sonra da Şeyh Said İsyanı bahanesiyle komünistler de tutuklamaya başladı. Bunun üzerine partinin çalışma merkezi Viyana'ya taşındı. 1932'de yeniden TKP'ye yönelik bir operasyon düzenledi. Şefik Hüsnü dahil önemli kadrolar tekrar yurtdışına kaçtı. Bir operasyon da 1951'de yapıldı. Partinin ve sosyalist hareketin ünlü isimleri tutuklandı. Bu tarihten sonra parti derin bir sessizliğe büründü. Parti, 1960'lı yılların sonunda yeniden hareketlendi. 1973'te ise TKP'nin başına Laz İsmail lakaplı İsmail Bilen'in geçmesiyle hızla kitleselleşme yoluna gitti. Bu yıllar TKP'nin altın çağıydı. Özellikle DİSK Genel başkanı Kemal Türkler'in varlığı işçileri TKP'ye kanalize ediyordu. Ama parti içindeki en ciddi kavgalar da bu dönemde yaşandı. Nâzım Hikmet, parti içinde muhalefeti örgütlediği gerekçesiyle TKP'den atıldı. Bu kavgalar 12 Eylül darbesine kadar sürdü. 1983'ten sonra TKP'nin başına şimdiki ünlü liberal yazar Nabi Yağcı geçti. Ardından TKP ile Türkiye İşçi Partisi birleşerek Türkiye Birleşik Komünist Partisi'ni kurdu. Ve liderleri Türkiye'ye döndü. Sovyetler Birliği'nin çökmesi sonrası TKP'nin kapısına kilit vuruldu. 2001'de yine TKP adıyla yeni bir parti kuruldu. Partinin başında da akademisyen Aydemir Güler var.