Herhalde laiklik kadar çok tanımı olan bir kavram daha yoktur. Siyasi, felsefi, hukuki, teolojik açıdan çoğu kez birbiriyle çelişen sayısız tanımı yapıldı. Herhalde laiklik dışında ortak kabul görebilecek bir tanımı olmayan kavram da yoktur. O yüzden dünyanın en netameli konusu veya sorunudur laiklik.
Cumhuriyet'in kurucu kadroları
Türkiye'de laik bir düzen öngördüklerinde, önlerinde yalnızca üç kaynak vardı: 1-Osmanlı'nın yasafetva içtihadı. 2-Jön Türkler'in ve İttihatçılar'ın siyasal, sosyolojik ve felsefi araştırmalarının ürünleri (Bu araştırmalarda uzun uzun Fransa'da yeni kabul edilmiş olan ve din ile devlet işlerini ayıran 1905 tarihli yasayı irdeliyorlardı). 3-Dünyadaki örnekler.
O dönemde dünyanın üç ülkesinde üç ayrı laiklik modeli uygulanıyordu: 1-Çok inançlı bir topluma sahip olan, din eğitimini ve hizmetlerini kiliselere, mezheplere ve tarikatlara bırakan, dindarlığı olumlu bir değer kabul eden ABD modeli. 2-Yine çok inançlı bir topluma sahip olan ama tüm dinlerin kökünü kazımayı, tanrıtanımaz kuşaklar yetiştirmeyi amaçlayan Sovyetler Birliği modeli. 3-Sezar'ın ve Tanrı'nın yetkilerinin kesin çizgilerle ayrılmasına, devletin ve kamu görevlilerinin dinler karşısında tarafsız duruşuna, devletin hiçbir dini tanımamasına ama aynı zamanda inanç, vicdan ve ibadet özgürlüklerinin güvence altına alınmasına dayanan Fransız modeli.
Cumhuriyet'in kurucu kadroları laikliğin Fransız yorumunu (Zaten "Laiklik" ilkesi orada doğdu) benimsediler. Ama bir farkla: Fransa'da devlet tüm dinler karşısında tarafsız kalırken ve din hizmetleri ile eğitimini kiliselere bırakırken, Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığı ile din kontrol altına aldı. O nedenle "
Türkiye'ye özgü laiklik", "Atatürk laikliği", "Jakoben laiklik" gibi tamlamalar üretildi. Hatta,
Türkiye'deki laikliğe "Bir tür din" diyenler bile çıktı.
Bununla birlikte
Türkiye ve Fransa'daki laiklik genellikle aynı modelin iki yorumu olarak kabul edildi.
Papa'nın gövde gösterisi İşte bu katı veya ödün vermez laikliğin beşiği Fransa'da son zamanlarda ilginç şeyler olmaya başladı. Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, "Pozitif laiklik" diye yeni bir terim ortaya attı. Bu, 1905 yasasından bu yana "Negatif laiklik" ya da "Din karşıtı laiklik" uygulandığı iması içeriyordu. Laikliğin yeni versiyonunun içini de şöyle doldurdu: "Laikliğin önemini ve gerçek anlamını yeniden düşünmemizin zamanı geldi. Fransa'nın dinlerle diyalogdan kendini yoksun bırakması delilik olur. Pozitif laiklik ile saygı duyan, birleştiren, diyalog kuran bir laikliği kastediyorum. Dini ahlaktan bağımsız bir beşeri ahlak varsa, Cumhuriyet dini inançlardan esinlenmiş bir ahlaki düşüncenin varlığına da ilgi duymalı. Çünkü
laik ahlak öbür dünya umudu duvarına yaslanmazsa bir gün tükenebilir veya fanatizme dönüşebilir ."
Sarkozy'nin bu tanımı "Dini ahlakın laik ahlaka üstünlüğü, inançsızlığın yani tanrı tanıtamazlık felsefesinin reddi, yüz yıllık kazanımların sorgulanması" olarak yorumlandı. Ve tabii laik güçler ile sol partiler kıyameti kopardı: "Fransız laikliğinin başına herhangi bir sıfat getirmeye ihtiyacı yoktur", "Fransa'da tek laiklik vardır, o da anayasada tanımlanan laikliktir", "Sarkozy sinsi biçimde dini siyasal alana sokmaya uğraşıyor", "Ey Fransız halkı; uyan, laiklik tehlikede!" gibi...
Buna karşılık Papa 16'ncı Benedict, Sarkozy'nin "Pozitif laiklik" kavramına bayıldı, tıpkı Fransa Cumhurbaşkanı gibi o da "Laikliğin yeniden yorumlanması gerektiğini" söyledi, "Çünkü devletin ve toplumun inşasında Hıristiyan değerler temel işlevini görür. Din toplumsal uzlaşmanın sağlanmasına önemli katkıda bulunabilir. O nedenle dinsel ve kamusal alan birbirine açık olmalı" dedi.
O kadarla kalmadı; Paris'in göbeğinde, 1905 yasasının kabul edildiği parlamentoya pek de uzak olmayan Les Invalides meydanında dün 170 bin kişinin katıldığı bir ayin yönetti!
Anayasa Mahkemesi'nin yaklaşık üç hafta sonra birlikte açıklayacağı AK Parti hakkındaki kapatma davası ile üniversitelerde türban serbestisi öngören Anayasa değişikliğine ilişkin gerekçeli kararlarında laiklik ilkesine yapılacak yorumları veya getirilecek katkıları merakla bekliyoruz.
Yayın tarihi: 14 Eylül 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/14//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.