Önce şu tespitte bulunalım; sivil toplum örgütlerinin
"krizi durduralım" çağrıları Türkiye'de gerginliğin olduğunu herkese kabul ettirdi.
Hatta krizin varlığı Çankaya Köşkü tarafından da teyit edildi.
Hafta ortasına kadar sokakta habersiz dolaşan vatandaş da ülkede krizin varlığından haberdar oldu.
Şimdi gelelim şu soruya; Cumhurbaşkanı
Gül'ün,
"çıkış yolu bulacağına inandığı" krizden çıkılabilir mi?
Başbakan
Tayyip Erdoğan'ın önceki akşam Türkiye'ye dönüşünden itibaren verdiği mesajlara bakılırsa, sivil toplumun
"krizi engelleme" girişiminden AK Parti hoşnut değil.
Erdoğan'ın da dün vurguladığı gibi
"kapatılıp siyasi yasaklı hale gelmeye karşı sessiz kalmayı kendilerinden kimsenin beklememesi gerektiğinin" altını çiziyorlar.
Geçmişte kitlesel güçten yoksun ve iktidar olamadıkları için partilerin kapatıldığını; milletin gücü arkasında, iktidar da elinde olan partinin kapatılmasının kolay olmayacağını belirtiyorlar.
"Geri adım yok, yola devam" diyorlar.
STK'ların sitemi İşin ilginci,
"rahatsızlık duyulan" sivil toplum kuruluşları da Erdoğan'ın verdiği mesajlardan memnun değil.
Onların gerekçesi de şöyle:
"Gerilimi yatıştırıp iktidara yardımcı olduğumuz için teşekkür beklerken, Erdoğan'ın bizi başka amaca hizmet için girişim yapıyorlar gibi göstermesi hoş olmadı..." Görüldüğü gibi böyle bir tablo içinde gerilimin yatışmasını kimse beklememeli.
Hatta, birinin çözümünün diğerinin krizi olduğu süreçte gerilim biraz daha tırmanırsa şaşmamalı.
Görülüyor ki AK Parti de sürecin böyle işleyecek olmasından hiç de rahatsız değil.
Hatta, oyun planının bir parçası olarak kullanması olasılığı da yüksek.
Mini paket riski AK Parti'nin görünen oyun planının nasıl işleyeceğini sıralamak gerekirse.
TBMM Başkanı
Köksal Toptan'ın da aralarında bulunduğu bazı milletvekilleri,
"yapılması doğru olmaz" diyorsa da, yönetim parti kapatmayı zorlaştıran mini Anayasa paketini Meclis'e getirmekte kararlı.
Hem de kendi grubunda ortaya çıkabilecek riske rağmen.
Çünkü sayıları azımsanmayacak AK Parti milletvekili
"Mini Anayasa paketine oy vermeyeceğini" söylüyor.
Bu durumda Meclis'te 339 milletvekili bulunan AK Parti'nin 330 oya ulaşıp Anayasa değişikliğini referandumla çözmesi zora girebilir.
Veya değişiklik Meclis'ten geçse bile Anayasa Mahkemesi tarafından iptali de gündeme gelebilir.
Her iki riske karşı da formül belli; erken genel seçim...
Yani, yerel seçimle genel seçimi birleştirip, iki seçimi referanduma dönüştürmek.
Anayasa Mahkemesi'nde dava süreci bitmeden, gerilimi de sona ermeden gidilecek bir seçim tüm tartışmaları noktalar.
Bir yanda hala toparlanamamış merkez sağın da desteğini arkasına alacak AK Parti, diğer tarafta ise CHP ve MHP...
Özetle, geçen yıl 367 tartışmasıyla başlayan Çankaya kavgasının genel seçimle biten sürecin bir versiyonu daha yaşanır.
Buna muhalefetin söyleyeceği bir söz de olamaz.
Zaten böyle bir beklentide oldukları MHP parti yönetiminin
"Erken seçim hazırlığına başlayalım" kararıyla da ortaya çıktı.
Süreç bu şekilde çalışır mı bilinmez, ama seçim bir kez ağızdan çıktı mı bir daha düne dönülmez.
Yayın tarihi: 30 Mart 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/30//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.