Malhan'ın çay bardağı tuttu üretim yılda 1 milyona çıkacak

Biraz daha tasarıma yoğunlaşabilmek için bir süre mevcut işlerinden uzaklaşan Koleksiyon Mobilya'nın kurucusu Faruk Malhan, döndüğünde bir çay bardağı tasarladı, gördüğü ilgiye kendisi de inanamadı. Malhan, Tarabya'daki mağazada kendi tasarımı bardaklarla ikram ettiği çayı yudumlarken anlattı. Başta 300'er adetlik üretimler yapılırken sonra biner biner üretilmeye başlanmış. Bu yıl ise 1 milyon adet üretim planlanıyor. Başta çok fazla gibi geliyor ama Malhan araştırmış, Türkiye'de bir yılda satılan çay bardağı sayısı 380 milyon! "Pazarın yüzde 10'unu alsak bile bu 38 milyon üretim demektir" diyor.
Peki niçin bu kadar tuttu ve bir anda kült bir objeye dönüştü bu bardak? Kendisi de çay tiryakisi olan Malhan, bu ilgiyi şöyle yorumluyor: "Büyükler şöyle der, (Hediye, vereni mağrur, alanı da mahcup etmemeli) Bu da öyle bir şey, bedel olarak pahalı değil, ama çok hoş bir şey. İkincisi Türkler çok çay içiyor."
Dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid de bardağı çok sevenler arasında. Ülkesine giderken kutu kutu götürmüş. Bu bardak öyle çok ince belli değil, ama camı çok ince. En esprili yanı, tabağıyla uyumu. Öyle sağa sola kayıp da dökülecek diye yüreğinizi ağzınıza getirmiyor. Bardağın ortasındaki boşluk, tabağın ortasındaki ince çıkıntıya oturuyor ve sabitleniyor. Ve de en büyük sürpriz, bu çay bardağı önümüzdeki aylarda Avrupa'da bir müzede sergilenmeye hazırlanıyor. Tabağıyla birlikte 18 YTL etiket taşıyan bardaklar tüm Koleksiyon mağazalarında satılıyor. Bir de Eczacıbaşı'nın Kanyon'daki Vileroy&Boch mağazasında var.

Rakı bardağı yakında
Bence Malhan'ın çay, ayran, su, viski bardaklarından oluşan İstanbul serisinin ikinci popüler ürünü de rakı bardağı olacak. Bu bardak da, akşamcıların sık sık tekrarladığı kadeh tokuşturma ritüeline uygun tasarlanmış. Rakı kadehlerinin dibe yakın bölümünde, tokuşturmayı kolaylaştıran bombeler olacak. Malhan'ın sözleriyle "Bardakların kalçaları olacak ki, dibinden kolay tokuşturulabilsin."

Kırsalın gücü
Malhan'a göre "küresel ekonomilerin evrensel pazara kodlanmış ürünleri, yerel unsurları geriletiyor, hatta eritiyor." Yani diyor ki, bizim Anadolu'daki bakır ibriğimiz, çamaşır kazanımız, ipek böceği kozamız, bütün bunlar bir değer ve kitlesel üretimlere dönüşmediği için unutulup gidiyor. İşte bu noktada Malhan'ın yeni döneminin başka bir önceliği ortaya çıkıyor: Yerel olanı tasarımla modernize edip ölmekten kurtarmak. Malhan bunun için adım adım Türkiye'nin köylerini geziyor, geleneksel olanı modernize etmek için gözlem yapıyor.