kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Mayıs 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
ERGUN BABAHAN

Nasıl bir seçim dönemi?

Meclis'te temsil edilen siyasi partiler, kimi çekincelerini bir kenara bırakarak "erken seçim" tarihinde uzlaşmaya vardı.
Bu, demokratik sistemin sağlığına kavuşması yolunda doğru bir adım.
CHP'nin yaz döneminde kimi seçmenlerin oy kullanma hakkından mahrum kalacağı yolundaki düşüncesi haklıdır.
Birçok seçmen yazlıkta olacağı için kayıtlı olduğu seçim bölgesine gelmeye üşenmesi büyük bir olasılıktır.
Ancak demokrasiye inanan, attığı veya atmadığı her bir oyun ülke kaderinde belirleyici olacağını düşünen herkesin, mümkünse bir fedakarlık yapıp sandık başına gelmesi gerekir.
Çünkü Türkiye'nin bugünkü tabloyu hiçbir şey olmamışçasına sürdürmesi mümkün değildir.
Halk iradesiyle bir tazeleme yapıp, demokratik sistemin aldığı yaraları bir an önce sarmak kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Bunun için sandık, mümkün olduğunca hızlı gidilebilecek bir sandık önemli bir çaredir.
Bugünden sonra önem kazanan, büyük bir sürpriz gelişme olmazsa (ki Türkiye'nin mevcut koşulları her türlü sürpriz açıktır) temmuz sonunda gerçekleştirilecek seçimdir.
Bu seçime nasıl bir atmosferde gidileceği önemlidir.
Halkın bir bölümü yaşam biçiminin ciddi tehdit altında olduğu endişesi içindedir.
Miting meydanlarını dolduran milyonlar bu endişelerini olgun ama çarpıcı bir biçimde dile getirmiştir.
Diğer yandan kendi yaşam biçimine saygısızlık edildiğine, attığı oyun bir değeri olmadığına, ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğüne inanan önemli bir kesim de vardır.
Türkiye'nin tüm siyasetçilerinin toplumda oluşmaya başlayan bu ikiliği bir an önce ortadan kaldıracak bir yöntem izlemesi ve çatışmayı değil, toplumsal barışı hedeflemesi zorunluluktur.
Eğer siyasetçiler toplumsal barışı değil de çatışmayı körükler, bu ülkenin dokusunu bozacak söz ve eylemlerde bulunursa, demokrasiyi yaşatmak mümkün olmaz.
Elbette herkes kendi fikrini söyleyecek, rakibini eleştirecek ve hayalindeki toplum projesini anlatacaktır.
Ancak bunu yaparken halkı, gerek giyim-kuşam tarzı, gerek ibadet biçimi nedeniyle kamplara ayırmadan, bütün toplumu kucaklayarak, sarmalayarak yapmalıdır.
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener son dönemde böyle bir yaklaşım konusunda çok başarılı bir örnek çizmektedir.
Dileriz, Sayın Şener'in bu tavrı tüm siyasetçiler için bir model oluşturur ve bu seçim dönemi toplumda beliren çatlağı derinleştirici yöntemlerle değil, çatlağı yok edici yöntemlerle geçirilir.
Unutmayalım ki, bir Türkiye var ve bu ülkenin yapısını bozmak, huzurunu kaçırmak, insanlarını kamplara ayırmak, dünya görüşü ne olursa olsun, kimseye bir hayır sağlamaz.
O yüzden seçim hayırlı olsun derken, siyasetçilerimizi bu konularda dikkatli olmaya çağırmayı bir görev biliyorum.