Önce futbol konuştuk... Sohbet sonra
"başka konulara" kaydı... Ardından söz
"başarıdan" açılınca, Abdüllatif beyin sözlerini
"not etme ihtiyacını" duyduk.
Not defterimizi çıkardık:
- Yetenek ve başarı dışında birtakım şeyler prim yapmaya başlarsa yanlış olur... Ülke geriler."Doğru" dedik ve Başbakan Yardımcısı'ndan
"aynı konuya devam etmesini" istedik.
- Liyakat esas alınmalı... Hatır, gönül, dostluk değil. - Ve de particilik.
- Temel sorun şu... Ülkenin her yerinde ve her sektörde prim yapan değerin başarı olduğu kabullenilmeli. ÖZELEŞTİRİ Perşembe saat 10.30...
Meclis'e gitmeden önce Başbakanlığa uğradık.
Abdüllatif Şener'in çayını içtik.
- Kişi ve kurum olarak hiç özeleştiri yapar mısınız? Soruyu uzun tuttuk:
- Hep Baykal ve öteki partililer mi suçlu?.. Hep medya mı kusurlu?.. Ya da öteki eleştirenler?.. Sizin tarafın hiç eksiği, gediği, yanlışı yok mu? ELBETTE Abdüllatif Şener:
-
Siyasetçi bu dediğiniz şeyleri yapar elbette. - Ama basının önünde şurada yanlış yaptık diyemeyiz... Yanlışımızı kamuoyuna söyleyemeyiz.
-
Zaten siyasetçinin hatalarını söyleyen o kadar çok ki, bir de kendimiz söylersek ayakta duramayız. SİYASETİN KARAKTERİ 2002'de Türkiye öfkeliydi.
Ekonomik kriz herkesi çileden çıkarmıştı.
Öfke sizi iktidara taşıdı sayın Bakan...
- Aradan 4.5 yıl geçti... Ama bakıyoruz bu defa da karşımızda öfkeli bir iktidar var... Neden? Şener:
-
Acaba iktidarı öfkeli olarak tanımlamak doğru mu, bundan tam emin değilim. - Zaman zaman söylemlerin sertleştiğini ben de görüyorum... Fakat bu siyasetin karakterinde var.
Bizce siyaset
"öfkeli." Son günlerde
"daha da öfkeli." Ama bu öfke selinin ortasında Abdüllatif Şener sanki
"farklı bir gezegen." Sakin, uzlaşmacı.
SOĞUK SAVAŞ Abdüllatif bey:
-
Benim kişisel siyaset tarzımda soğuk savaş dönemi kültürü yok. - Özellikle soğuk savaş döneminde uzlaşmaz sınırlar, kamplar, acımasız eleştiriler vardı.
-
Konuşma üslubu ve siyaset yapma biçimi kin ve nefreti artırıyordu. - Yıllardır bu anlayışı değiştirmek için çabalıyorum.
GÜVEN SORUNU Bakan beyin ağzından çıkan
"her şeyi" not almadık.
Not ettiklerimize gelince:
-
Türkiye'nin en büyük handikabı ülkedeki tüm insan ve kurumların birbirine karşı inanç ve güven içinde olamamaları. -
Türkiye'nin bunu mutlaka aşması lazım. NASIL OLACAK? Bizce de
"aşması lazım." Ama
"nasıl olacak" da aşılacak?
Abdüllatif Şener:
-
Birinci şart... Siyaset üslubunu değiştirmek. - Ve şeffaflık... Siyasetçi şeffaf olacak.
-
Farklı görüşteki insanlar hakkında güzel düşüneceksiniz. - Sizden farklı kulvardaki vatandaşlara kendiniz için zararlı unsur olarak bakmayacaksınız.
-
Onları da kendinizden bir parça olarak göreceksiniz. TANDOĞAN'DAN ÇAĞLAYAN'A Abdüllatif bey:
- Bana mitingi (Tandoğan ve Çağlayan) sordular... Dedim ki... Anayasa'
ya göre ben onların da bakanıyım.
Yayın tarihi: 4 Mayıs 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/04//donat.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.