|
|
|
'Bu görevi bırakıyorum' demiyorum
Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Emekli Orgeneral Edip Başer, ''Herkes bilsin, ben bugün 'bu görevi bırakıyorum' demiyorsam eğer, henüz bazı yapabileceğim şeyler olduğu kanısındayım, onun için bırakmıyorum'' dedi.
Başer, Bahçeşehir Üniversitesinin düzenlediği ''Terör Okulu'' kapsamında yaptığı konuşma öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın koordinatörlük kurumu hakkındaki sözleri sizden aldığı bilgilere mi dayanıyor?'' şeklindeki sorusu üzerine Başer, Başbakan Erdoğan'ın, henüz kendisiyle o konuda herhangi bir şey görüşmediğini, önümüzdeki günlerde bir görüşme olacağını söyledi.
Başer,
''Başbakan Erdoğan'ın sözleri benden alınan bilgilere dayanmıyor. Kendi takdirleridir'' dedi.
Bir gazetecinin, ''Mekanizmanın işlemediği şeklinde yorumlar olduğunu'' ifade etmesi üzerine Başer, mekanizmanın işlemediğini söylemenin bir takdir meselesi olduğunu dile getirerek, ''Siz, bir işin 3 günde bitmesini istersiniz, 5. günde bitebilir. 3. gün hiçbir şey yapılmadı diyebilirsiniz'' dedi.
''BENİM UĞRAŞIM, ARKA PLANDAKİ FAALİYETLER''
Başer, terör ve terör örgütü konusunun 30 yıldan fazla süredir sürdüğünü ve bu örgütün silahlı kanadıyla mücadele etmenin tamamen güvenlik güçlerinin işi olduğunu anımsatarak, şöyle konuştu:
''Benim görevim, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bağımsız bir devlet sıfatıyla vereceği kararları etkilemez. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugün koşulları uygun ve kendi güvenliği için gerekli görüyorsa, sınır ötesi harekat dahil her türlü harekatı kararlaştırır ve bunun gereğini yapar. Benim uğraşım, bu tür verilecek kararların, yapılacak herhangi bir harekatın kolaylaştırılmasını sağlayacak arka plandaki diğer faaliyetlerdir. Çünkü bir terörden bahsediyorsanız, orada sadece dağda elinde silahlı adamdan söz etmiyorsunuz. O silahlı adama silahları sağlayan, o silahın attığı kurşunları temin eden lojistik sisteminden de söz ediyorsunuz. O silahların, iletişim araçlarının, mühimmatın, mermilerin, mayınların, bombaların, A-4 ve C-4'lerin satın alınmasında kullanılan paradan bahsediyorsunuz. Bu paranın hangi kanallardan geçerek bu örgüte ulaştığından söz ediyorsunuz. Bu örgüte sağlanan siyasi, psikolojik ve ekonomik destekten söz ediyorsunuz. Bunlar var bu işin gerisinde. Sadece dağdaki eli silahlı insanı yakalamakla, bertaraf etmekle terörün bütününü ortadan kaldırdığınızı zannederseniz, bunda çok yanılırsınız. Geçtiğimiz 30 sene bize bunun böyle olduğunu kanıtlamıştır.''
''BÜTÜNLÜK İÇERİSİNDE HAREKET EDİLMELİ''
Şimdi yapılması gerekenin, bütün bu alanlarda müşterek olarak bir bütünlük içerisinde hareket etmek olduğunu vurgulayan Başer, kendisinin yapmaya çalıştığının da bu alanlardan sadece birkaçında ABD ile olanakları birleştirerek neler yapılabileceğinin araştırılması olduğunu anlattı.
Başer, bu çalışmalar çerçevesinde bugüne kadar birçok konuda bazı kararlar alındığını, bazı işlemlerin başlatıldığını ve bundan sonrası için de atılacak adımların tespiti üzerinde çalışmaları sürdürdüklerini kaydetti.
Yaptıkları her şeyi zamanı gelmeden açıklamalarının mümkün olmadığını, çünkü bu konunun ulusal güvenlikle ilgili bir konu olduğunu dile getiren Başer, ne yaptıklarını ve bundan sonra neler yapmayı planladıklarını açık seçik aktaramayacağını, bunun milletin güvenliği açısından bu safhada mümkün olmadığını söyledi.
Bir gazetecinin, ''Başbakan Erdoğan, bu konuda soyut adımlardan şikayetçi, somut adımlar beklediğini ifade ediyor. Ne zaman somut adımlar atılacak. Bu görevin, Türkiye'nin sınır ötesi operasyonunu engellediği iddia ediliyor'' şeklindeki sorusu üzerine de Başer, bu görevin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sınır ötesi harekatı yapma kararını vermesini ve uygulamasını engelleyemeyeceğini kaydetti.
Kendisinin daha ilk günden, ilk görüşmede muhatabına gayet açık ve net bir şekilde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bağımsız bir devlet olduğunu, dolayısıyla kendi güvenliğinin gerekli kıldığı yer ve zamanda sınır ötesi harekat da dahil gereken kararları alacağı ve uygulayacağını ifade ettiğini anlatan Başer, muhatabının da ''Bundan daha doğal bir şey olamaz'' şeklinde tepki verdiğini bildirdi.
Bir gazetecinin, ''İstifayı düşündünüz mü, istifa etmek gündeminizde var mı?'' sorusu üzerine de Başer, bu görevi üstlendiğinden beri birçok risk ve eleştirileri göğüslediğini ifade ederek, kendisinin hiç kimseden görev talep etmediğini, bu görevin kendisine çağrılarak önerildiğini belirtti.
Başer, kısa bir durum değerlendirmesi yaptıktan sonra bu öneriyi, üzerinde çalışılmaya değer ve bu ülkeye bir hizmet olanağı olarak değerlendirdiğini ve bu nedenle kabul ettiğini anlattı.
''CEPLERİMDE İSTİFAM FALAN YOK''
Bir gazetecinin, ''Cebinizde istifayla dolaştığınız söyleniyor'' şeklindeki ifadesi üzerine de Başer, ''Ceplerimde istifam falan yok'' karşılığını verdi. Görevi kabul etmesinden bu yana birçok haber ve yazılar yazıldığını, bunların hepsinin kötü niyetli olmadığını, aralarında iyi niyetli olanların da bulunduğunu anlatan Başer, bilgiye dayalı her türlü eleştiriyi büyük saygıyla karşıladığını, ancak diğerlerinin kendisini çok üzdüğünü kaydetti.
Başer, ''Talepleriniz yerine getirilmezse istifa edeceğinizi söylediğiniz doğru mu?'' sorusu üzerine de öyle bir şey söylemediğini belirtti.
Şu anda bir emekli tümgeneral ve bir emekli kurmay albay ile birlikte 3 kişi olarak çalıştıklarını ifade eden Başer, ''Ne kimseden 13 kişi talebim oldu, ne de herhangi bir kişi böyle bir talebimi reddetti. Hiç kimsenin, 'burayı askeri karargaha çevirdiniz' gibi bir beyanda bulunmasına ne izin veririm, ne de böyle bir beyanda bulunulmasına fırsat veririm'' diye konuştu.
Askerlik onurunun bu milletin onuru olduğunu ve ulusal onurun ne demek olduğunu çok iyi bildiğini dile getiren Başer, hayatının bu onuru korumakla geçtiğini söyledi.
Başta Silahlı Kuvvetler ve Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere, devletin tüm kurumlarının kendisiyle yakın biçimde, gerçekten cansiperane diyebileceği bir şekilde çalıştıklarını ve kendisini her konuda desteklediklerini anlatan Başer, yaptıkları toplantılara onlardan temsilcilerin de katıldığını bildirdi.
''HENÜZ ÜLKENİN YARARINA ŞEYLER VAR''
Bir gazetecinin, ''Ocak ayında muhatabınızla yapılacak toplantıda ilerleme kaydedilmezse neler olur?'' şeklindeki sorusu üzerine Başer, şunları kaydetti: ''Bu mekanizmaya bizim katılmamız siyasi otorite tarafından kararlaştırılmıştı. Siyasi otorite bu mekanizmaya katılmak istemiyorsa, biter. Benim açımdan da, herkes bilsin, ben bugün 'bu görevi bırakıyorum' demiyorsam eğer, henüz bazı yapabileceğim şeyler olduğu kanısındayım, onun için bırakmıyorum. Henüz ülkenin yararına şeyler var. Benim özel temsilciliğim, koordinatörlüğüm terörün bütününü ortadan kaldıracak bir çalışma değil. Ben geri planda ülkemin terörle mücadelesini kolaylaştıracak, başarısını artıracak çalışma yapıyorum. Hepsi bu.''
''BENİM BU GÖREVDE HİÇ KİMSEDEN BİR TEK KURUŞLUK DAHİ MADDİ KARŞILIĞIM MEVCUT DEĞİLDİR''
Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Emekli Orgeneral Edip Başer, yaptığı görevde hiç kimseden tek kuruşluk maddi karşılık almadığını söyledi.
Bahçeşehir Üniversitesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başer, bu görevi maddi karşılık için yapmadığını kaydetti. Başer, ''Benim bu görevde hiç kimseden bir tek kuruşluk dahi maddi karşılığım mevcut değildir, bu devletin kesesinden bir tek kuruşluk dahi, sadece Ankara-İstanbul uçak biletim dışında. Zorunlu gidişlerimde gidiş-dönüş bileti ücreti dışında devletten bir kuruş fayda beklemiyorum'' dedi.
Bir gazetecinin, ''Sınır ötesi operasyon konusunda siz ne düşünüyorsunuz?'' şeklindeki sorusu üzerine Başer, sınır ötesi harekatın basit bir olay olmadığını, etki ve tepkilere neden olacak bir konu olduğunu vurguladı.
Başer, bunun için koşulların oluşması gerektiğini ve bu koşulların da diplomatik temaslar, özel temsilcilikler kanalıyla yapılacak girişimler, üst düzeyde başbakan, cumhurbaşkanının özel girişimleri ve istihbarat örgütleri arasında yapılacak görüşme ve koordinasyonlarla oluşacağını belirtti.
Edip Başer, ''Küçük ya da büyük çaplı operasyona, koşullar oluştuğunda, başarısından emin olduğunuzda karar verirsiniz. Yoksa gelişigüzel, birkaç kişi alkışlasın, 'bravo, aferin, ne kahraman asker, ne kahraman komutan' densin diye sınır ötesi harekat olmaz'' şeklinde konuştu.
Başer, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu kararı her zaman verme hakkına sahip olduğunu, uluslararası hukukun Türkiye'ye böyle bir hak verdiğini kaydetti.
''İLETİŞİM KOPUKLUĞU VARMIŞ GİBİ BİR HAVA VERİLDİ''
Bir gazetecinin, ''Başbakanlık ile aranızda iletişim kopukluğu söz konusu mu? 'Böyle olacağını bilseydim baştan kabul etmezdim' sözlerini söylediniz mi?'' sorusu üzerine de Başer, o sözün kendisine ait olmadığını belirtti.
Başer, kendisi açısından öyle bir iletişim kopukluğunun söz konusu olmadığını belirterek, ''Genel anlamda bakıldığında iletişim kopukluğu varmış gibi bir hava verildi maalesef bu son beyanlarla. Keşke olmasaydı'' dedi.
''Amerika menşeli silahların PKK'dan çıkması ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?'' sorusu üzerine de Başer, silahların fabrikasından çıktığından itibaren hangi yolu izleyip, en son hangi noktadan terör örgütünün eline ulaştığı konusundaki bilgileri, ilgili kurum ve birimin çıkardığını, bunun çalışmalarını yaptığını dile getirerek, bunun sonuçlarının da ilgili ülkelere aktarıldığını ve söz konusu çalışmaların halen devam ettiğini anlattı.
Bu konularda elde edilen bilgilerin zaman zaman haber olacağını, gündeme geleceğini, ancak hiçbir zaman bu işin arkasında kimlerin olduğunun bilinmeyeceğini dile getiren Başer, bunun, işin karakteri ve özelliği olduğunu kaydetti.
DAHA GENİŞ KAPSAMLI TOPLANTI
Başer, ''Ocak ayı sonunda ABD'li muhatabınızla bir araya geleceksiniz. Bu, karar verme toplantısı olabilir mi?'' sorusu üzerine de toplantının çok daha ileri düzeyde, daha geniş kapsamlı, daha somut bazı adımların kararlaştırılacağı bir toplantı olacağını bildirdi.
''Irak'taki güvenlik güçlerinin başına 'çuvalcı bir komutanın' getirilmesi, Türkiye'nin mücadelesini etkiler mi?'' şeklindeki soru üzerine de Başer, bunun bir etkisinin olmayacağını, kişisel tutumların devletlerin politikalarını etkilemeyeceğini söyledi.
Başer, ''11 Aralık'ta Stuttgart'ta yapılan toplantı, aslında ABD'de yapılacaktı, ama bunu istemediniz. ABD'ye gitmekte tereddüt mü ettiniz?'' şeklindeki soru üzerine ise, o toplantıya 5 kişilik bir ekiple gidip, geldiklerini ve daha az bir maliyet oluşması için bunu istediğini kaydetti.
''BEKLE-GÖR-TAVIR AL'' TAKTİĞİ
Başer, MİT Müsteşarı Emre Taner'in ''Bekle-gör-tavır al'' taktiğinin yetersiz olacağı yönündeki sözlerine katılıp, katılmadığının sorulması üzerine ise bu görüşe çok uzun zamandan beri katıldığını dile getirdi.
Başer, ''MİT Müsteşarı'nın ulusal güvenlik ve ulus devlet konularındaki görüşlerine katılıyor musunuz?'' sorusu üzerine de bu görüşlere de tamamen katıldığını bildirdi.
Türkiye'nin çok dikkatli olması gerektiğini ifade eden Başer, şunları söyledi:
''Bazı dış etkenler ve içeriden onlarla bağlı unsurların çabalarıyla Türkiye, bazı alanlarda ulusal birlik, ulus devlet özelliklerini zafiyete uğratacak bir yoldadır. Örnek olarak sadece bir tek konuya dikkati çekeceğim. Türk dilinin geldiği noktayı dikkatle izleyin, bunu apaçık göreceksiniz.'' Başer, dilini koruyamayan bir toplumun, ulusal birliğini korumakta da güçlük çekeceğini kaydetti.
Bu sözleri üzerine bir gazetecinin, ''Sur Belediyesinin kararıyla ilgisi var mı?'' sorusuna karşılık Başer, ''Hayır. Çok genel konuşuyorum. Ankara Cinnah Caddesi ve İstanbul Bağdat Caddesindeki işyeri isimlerine bir bakın'' dedi.
(AA)
|