| |
|
|
Olcay sepet mi?
Milliyet'in manşetinde Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'nun sözlerini görünce afalladım. Çubukçu, Deniz Baykal'ı suçluyor ve "Bizimkilere gelince imam nikâhı, CHP'ye gelince özel hayat" diyerek Deniz Baykal'ı eleştiriyordu: "Eşiyle akşam yemeği bile yemeyen, yanında götürmeyen biri, başörtüsüyle eşini her yerde temsil eden kadını oraya yakıştıramıyor." Dedim ya, şaşırdım. Çünkü bir süre önce CHP'li Canan Arıtman, Başbakan Erdoğan'a bir mektup yazarak Emine Erdoğan'ın başörtüsünü eleştirmiş ve Erdoğan'a eşinin başını açtırmasını talep etmişti. Bunun üzerine Deniz Baykal, Canan Arıtman'ı arayıp, " Bunlar nasıl sözler. Bizim siyasi rakibimiz Tayyip Erdoğan, eşler üzerinden siyaset yapmayalım. Herhangi bir erkeğin, eşinin giyim biçimine müdahale etmesini talep etmek yakışık alıyor mu?" diye bozuk atmıştı. Üstelik Arıtman'ın bu sözlerinden sonra Nimet Çubukçu, Baykal'ı aramış Baykal da Arıtman'a söylediği sözleri Çubukçu'ya tekrarlamıştı. Nimet Çubukçu'nun sözlerini okuyunca hemen Deniz Baykal'ı aradım. "Söyleceklerimi lütfen yazmayın. Yanıt veren olmak istemiyorum" dedi ve "Yazılmamak kaydıyla" görüşlerini aktardı. "Ortalıkta olmamak Olcay'ın 30 yıllık seçimi. O kendi işinin, kendi kariyerinin peşinde koştu. Ben gencecik bir bakanken, 30 yaşımdayken de aynı tavırdaydı. Sahne ışıkları önünde olmayı hiç istemedi. Sadece cumhurbaşkanlarına saygısından Çankaya'daki davetlere gider" dedi. Baykal'ın anlattıkları Olcay Baykal'ın duruşundaki doğruluğu gösteriyordu: "Maliye Bakanlığı'nda ve Milli Prodüktivite Merkezi'nde yıllarca çalıştı. İşe dolmuşla, minibüsle gidip geldi. İngiltere'de kursa gitti. Tek başına. Sürekli mücadele içindeydi, hep toplumun içindeydi ama kendi ayakları üzerinde durdu." Bildiğim kadarıyla Olcay hanım artık emekli. "Şimdi ne yapıyor?" diye sordum. "Burada bir arkadaş çevresi var. Onlarla görüşür. Bizlere bakar. İki çocuk büyütmüş. 7 aylıkken yeni bir çocuğun bakımını üstlenmiş. Onu 14 yaşına getirmiş. Kendisini, ailesine, çocuklarına, torunlarına adamış. Onlara kartal gibi kol kanat germiş. Başbaşa yemek yemeğe gidiyoruz. Sinemaya gidiyoruz. Yazları beraber yüzüyoruz. Temposunu günlük 1000 kulaca çıkardı" diye anlattı Deniz Baykal. Peki Bakan Nimet Çubukçu'nun sözleri. Deniz bey kızmış: "Benim için diyor ki, 'Yanında taşımıyor, götürmüyor.' Bu nasıl bir kafa! Olcay sepet mi ki, ben onu yanımda taşıyayım. Bir kadının, üstelik bakanlık yapan bir kadının bir başka kadın hakkında bu düşencede olması düşündürücü. Olcay ayakları üzerinde duran bir kadın. Ben mi onu taşıyacağım? Asla olmaz. Asıl o beni taşır. Bunları söyleyen asıl kendi bakanlığının sorunlarıyla ilgilensin. Fuhuş batağına batan, kendi sorumluluğundaki kızları kurtarsın. Kendi işine baksın. " Deniz Baykal, Çubukçu'nun sözleriyle ilgili olarak da kadınları göreve çağırıyor. "Duyarlı, aydın kadınların hassasiyetini bekliyorum. Olcay'ın haklarını ve kendi haklarını koruyacak, kendisine saygısı olan kadınların tepkisini bekliyorum" diyor. "Deniz Bey bu sözleri yazmalıyız. Ben de siyasetçi olsaydım, benim eşim de Olcay hanım gibi davranırdı. Bu sözleri kadınlar için yazmalıyız" diyorum. Sonunda razı oluyor. Off the record, on the record'a dönüşüyor.
|