Cari açığın kontrolü, sosyal güvenlik reformundan geçer
GSMH'nın yüzde 4.5'ine çıkan sosyal güvenlik açığı azaltılabildiği ölçüde reel sektörün ve ihracatın üzerindeki kamusal yükler düşürülebilir; ihracat artışı ile cari açık azalabilir.
Bundan tam beş yıl önce 19-22 Şubat tarihleri arasında finansal kesimde başlayan kriz Türkiye'nin kur rejimini değiştirmesi ve bankacılık sektörünün üçte birini kaybetmesiyle sonuçlandı. Kriz bütün ekonomiye yayıldı ve Cumhuriyet tarihinin en derin krizini oluşturdu. Yüksek enflasyonun hüküm sürdüğü yaklaşık 30 yıllık dönemde bir yandan kamu kesimi diğer yandan cari işlemler dengesi zaman zaman yüksek açıklar verdi. Açıklardaki artışlar ekonomide krizlere yol açtı. 2001 krizinde de, dış açık, yani cari işlemler dengesi açığının milli gelire oranının yüzde 4.9'a, iç açığın yani bütçe açığının GSMH'ya oranının yüzde 16.5 ile rekor düzeye çıkması etkili oldu. Cumhuriyet tarihinin en derin ekonomik krizi aynı zamanda yeniden yapılanma için de milat oldu. Kriz sonrası ekonomideki toparlanmanın, bunun dayanaklarının ve yeni dönemde ortaya çıkan yeni tehlikenin rakamları bitişikteki tabloda yer alıyor. Rakamlar üzerinden gittiğimizde kriz sonrası için yapılabilecek bazı tespitlerde tablonun altındaki kutularda yer alıyor. Bu tespitlerin dışında kriz öncesindeki iki açıktan birinden kurtulurken, diğerinin daha büyük bir potansiyel tehlike olarak karşımızda durduğu söylenebilir.
* 2001 krizine yol açan ikiz açıktan şimdi biri kontrol altında. Kamu açığı milli gelirin yüzde 2'si düzeyine indi. Bu haliyle sorun olmaktan da çıktı. Ama cari açık olanca büyüklüğü ile potansiyel bir sorun olarak duruyor. Bunun çözümü ise reel sektörün yeniden yapılanmasından ve Türkiye'nin rekabet gücünün artırılmasından, döviz kazanıcı işlemlere ağırlık vermesinden geçiyor.
* 2001 krizi sonrasında ise reel sektörün yeniden yapılanmasına Ankara çok fazla öncülük etmedi. Yüksek enflasyon, yüksek faiz ve yüksek kamusal teşvik ortamına alışmış reel sektör, kriz sonrasında azalan teşvikler, değer kazanan yerli paradan dolayı yükselen maliyetler ve üretim ile yatırımların üzerindeki kamusal yüklerin ağırlığı altında çalışmak zorunda kaldı. Kalkan teşviklerin yerine konulacak olan yatırım ortamının iyileştirilmesi henüz gerçekleşmiş değil.
* Kayıtdışılık azaltılabilmiş, istihdam üzerindeki yükler ile enerji ve haberleşme maliyetleri Türkiye'nin rekabet ettiği ülkeler düzeyine çekilmiş değil. Krizi tetikleyen bankacılık sektöründe yeniden yapılanma büyük ölçüde tamamlanırken, kamu sektöründe bir ölçüde mesafe katedilirken özel sektörün yeniden yapılanmasında ağır davranıldı. Sonuçta ekonominin belalısı iki açıktan birinden kurtulduk sayılır ama diğeri varlığını sürdürüyor.
* Bunun çözümü de, 2001 sonrasının en önemli reformlarından birini oluşturacak olan kayıtdışılıkla mücadele ve sosyal güvenlik reformuna dayanıyor. Çünkü tek başına sosyal güvenlik açıkları GSMH'nın yüzde 4.5'ini oluşturuyor. Yani bu açık olmasa bütçe fazla verecek.
* Ekonomide yaklaşık yüzde 50 kayıtdışılık olduğu hesaplanıyor. Bırakalım 357 milyar dolarlık GSMH'nın yarısının kayıt içine alınmasını, onun dörtte biri belli bir zamanda kayıt içine alındığında yaklaşık 90 milyar dolarlık kayıtlı ekonomi ortaya çıkar. 90 milyar dolardan sağlanabilecek vergi gelirleri de toplamda reel sektörün üzerindeki yüklerin azaltılmasında kullanılabilir. Özellikle de istihdamın üzerindeki yüklerin azaltılması işsizlik sorunun hafifletilmesine de katkıda bulunabilir.
* Rekabet gücünün artması ile de hem Çin'in rekabetine ve düşen kurlara rağmen ihracat artışı sağlayabilir, hem de cari açığın kontrol altına alınması sağlanabilir.
Sonuç "Bugünü bilirsen, yarını düşünebilirsin" Türk Atasözü