kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Dünyaya hangi mercekten bakıyorsunuz?
Dünyaya hangi mercekten bakıyorsunuz?
Kazanma hırsının anlamsızlığını farketmek önemli

Dünyaya hangi mercekten bakıyorsunuz?

Başkası için değil kendiniz için yaşamanın tadına varın. Başarı ve takdir edilmek kuşkusuz güzel ama dozunu ayarlamak şart.

Geçen gün Türkiye'de tanınan sanatçı bir arkadaşımla sohbet ederken "Türkiye gibi bir memlekette giriştiğin şey için kolay gelsin" dedi. Kendisine de söylediğim gibi, ben yazılarımı kimseyi dediğime inandırmak veya değiştirmek için yazmıyorum. Zaten hazır olmayan bir şeyi değiştirmeye imkan yok. Şimdi bir okurumun görüşünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Mail şöyle: "25 Eylül tarihli Tanrı ile ilgili yazınızı sevdim. Güç ve kazanma hırsı için ruhunu kaybetmekten bahsetmişsiniz. Burada sizinle tamamen hemfikirim. Yalnız bir şey var. Söz konusu güç olunca hepimizin içinde güce yönelme gibi doğamızda içkin bir eğilim var. Başkalarıyla rekabet etmemizin, hatta kendimizi geliştirmeye çalışmamızın bile önemli motorlarından biri bu bence. Belirlenen' değil 'belirleyen' olmak istiyoruz. Bugün çoğunluk, açıkça, verici olmadan, hep almayı isteyen kaba anlamdaki güce tapınıyor. İnsanların çoğunluğuyla yaşamaya muhtaç olduğumuz ortaklık duygusu uğruna, her birimiz çirkinleşiyoruz, iktidarcı oluyoruz... Yani toplumda insanlar arasında çok büyük bir etkileşim olduğu için batarsak hep beraber batıyoruz, çıkarsak da hep beraber çıkıyoruz. Güce yönelme güdümüz varken ve toplumlar açıkça kaba gücü isterken, neredeyse tüm dünyanın gittiği yönün aksine bireysel olarak gidip de kendimizi de temiz tutabilmemizin bir yolu var mı? Bu, hiçbir şekilde boş verelim demek değil elbette ama anlatmaya çalıştığım şeylerle bağlantılı olarak, bugün depresif olmamak mümkün mü? Ancak kabul edilip, bu çağın insanı olarak 'Kaderim buymuş' denebilir. O da ne kadar kabul edebilirsen tabii..." Yukarıdaki mail, bugüne kadar çok çeşitli sosyal seviyelerde gördüğüm genel karamsarlığı (hatta çok yerde boşvermişliği) ortaya çıkartıyor. Sevgili okurumun, hepimizin içinde olan iktidar hırsımızın nasıl kötüye kullanıldığını eleştirmesini çok iyi anlıyorum. Ancak akıntıya kürek çekme misali, kaba güce yönelen çoğunluğa karşı koyma çabasının bizleri daha da yoracağına inanıyorum. Eleştirmeye konsantre olduk mu, adım atmamızı gerektirecek enerjiyi yaratamıyoruz. Belirli bir yaşa kadar hayatımızı sahip olmak istediğimiz güç, materyal, statü, başarı için çalışarak geçiriyoruz. Sonra zaman geliyor ve bir bakıyoruz ki, bu yolda ilerlerken kazandığımız şeyler kadar, hatta daha da çok kaybetmişiz. Çoğu zaman ailemiz, sevdiklerimiz ve özellikle sağlığımız da bu kayıpların içinde. Kendimizi egomuzla bir tuttuğumuz sürece farklısını bekleyemeyiz. Tüm benliğinizin sadece düşünceleriniz olmadığını kavradığınızda, hayatla çoğunluktan başka bir çizgide ilgilenmeye başlarsınız. Hayata bakışınız çoğunluktan farklı olmaya başlar. Ancak bu korkulan anlamda bir yanlızlık değil, tam tersi zevk alınan bir yalnızlık, kendine yeterli olabilme hissi... Okuyucumun bahsettiği "İnsanların çoğunluğuyla yaşamaya muhtaç olduğumuz ortaklık duygusu", başkaları tarafından kabul edilme ihtiyacı çok hafifler. Başkası için değil, kendiniz için yaşamanın tadını alırsınız. Kuşkusuz başarı, takdir edilmek çok güzel duygular ancak çok insan dozu kaçırıp, bu gücü kimlikleri ile karıştırıyor. Acımasız gördüğünüz insanları düşünün... Geçirdikleri her kötü tecrübe şimdiyi kontrol etmelerine izin veriyordur.

Elvan Demirkan

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Bir Türk markasıyla yeniden doğuyor
 Karanlık dünyanın kahramanı
 İki cinayetin ardındaki sır
 Bir aslan evladınız olsun
 Antakya'da medeniyetler NASIL buluşamadı?
 Macahel'e bulutlararası yolculuk
 Gelecekte evlerden çok otomobilde yaşayacağız
 1700 yıllık seramik fırını canlanıyor
 Kahkaha tufanı
 Ceza Yasası'nda Fidyeci boşluğu
 Ortaköy cinayetlerinin sırrı
 AB'de bir Atatürk hayranı
 Onlar İzmirli Hıristiyan Türkler
 Zamanı yakalamak zamana egemen olmak
 Antalya'da bir devrim yaşandı
 Yedikçe aptallaşıyor muyuz?
 Anadolu'yu fotoğraflamak isterim
 Artık bizim de şarap uzmanlarımız olacak
 Bu kitaplar hep olacak
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Çocuk yere düşen şekeri yerse ne olur?
Örneğin ben...
MEHMET ALTAN
Gençler kalın kitap okumaz mı?
Ramazan'ın başlamasıyla...
KAZIM KANAT
Başbakan Erdoğan hedefim başka demiş!
Kahveye geldim,...
REFİK DURBAŞ
Galataport'ta Assos taşları
Hakir ve fakir Evliya...
Şimdi uçma zamanı
Şimdi uçma zamanı
Yurtdışı ve yurtiçi seferleriyle yoğun geçen yaz sezonu sonrasında...
Öger'den özel lounge
Öger'den özel lounge
Öger Grup, Avrupa'da ve Türkiye'de benzeri olmayan bir uygulama...
18. yüzyılda Mantık 19.'da Aşk vardı, şimdi Seks ön planda
Amerikalı evlilik uzmanı Stephanie Coontz "Evlilik Tarihi" adlı...
Gaziantep yerel mutfakların başkenti
Güneydoğu'da öncelikle mutfak kültürünü araştıracak koruyacak bir enstitü...
Susamlı, çörekotlu sıcacık pideler
İftar saati yaklaştıkca ramazan pidesini sıcak sıcak alıp eve getirmek için...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.